BİLDİRİ/YORUM

Öncelikle şunu ifade edeyim ki:

Bildirinin geneline bakıldığnda "Darbe Muhtırası" olarak algılanacak bir husus yoktur. Bu haksızlık!

İmza verenlere bakıyorum. İçlerinde misal, ben astsb çavuş iken(18 yaşındaydım) komutanlığımı yapmış saygı duyduğum bir Koramiral var.

Sonrasında benim Harp Filo K'lığımı yapmış, burada herkesin tanıdığı, sevip saydığım, görürsem elini öpeceğim, sayın Atilla Kıyat mevcut.

Bir diğeri, milliyetçi muhafazakarlığı ile bildiğim benim Muavenet'te İkinci Komutanlığımı yapmış bir komutanım mevcut.

Yaşı yetmişi sekseni geçmişlerin hepsi gazi! 

En azından bundan dolayı yutkunur insan.

Lakin araya sızmış " Ne var canım; Suriye'nin Kuzeyinde radikal İslâmi örgütler olacağına; laik PYD devletleşsin; orada onlar olsun" diyen Natotürkçüler de var.

İnsan Amerikan Suriye Özel Temsilcisi olsa ancak bu kadar konuşur. Bunları da "es" geçemem.

Olmayan bir şeyi köpürtmelerine itiraz ettim ben daha çok.

Son iki makalemi niye buna ayırdım sanıyorsunuz?

Geldiklerini hissetmesem o yazıları yazar mıydım?!

Makalelerimden birinin adı "Montrö'den Erdoğan'a Yürüyüş"...

Diiğeri Ukrayna-Rusya, Donbass Krizi'ne yönelik Montrö ilişkisini anlatmaya çalıştığım "ABD Garanti Olmadan Savaşmaz" başlığını taşıyordu.

İlk önce Mavi Vatan'ın isim babası Cem Gürdeniz, Meclis Başkanı Şentop'un bir sözüne istinaden aldı mevzuyu gündeme taşıdı. 

Başladılar, Montrö'nün jeostratejik ve jeopolitik ehemmiyetini sanki tartışmaya açan var-mış gibi üstünde tepinmeye...

Tahminim odur ki, işgüzarın biri bildiriyi hazırladı... Sundu amirallere. 

Düşüncelerine göre... İktidara, Genkur'a, Dz.K.K'lığının yeni amiral, subay, astsubaylarına kimse ayar vermiyor, nasıl olmalarını gerektiğine dair kimse çakmıyor ya...

Bildiri ile hatırlatmak istemiş olabilirler.

Benim itirazım içeriğe değil, metoda! Her türlü düşünce ve fikri ifade edebilirsiniz.

Ben imzalayanları değil, asıl kimler reddetti, onları merak ediyorum.

Diğer argümana gelirsek...

Tarikatçı diye nitelendirilen bir tuğamiral üstünden Dz.K.K'lığı nezdinde TSK içine tarikatların sızdığı iddiası..

Sızar. Her zaman da sızmıştır. Her türlü etnik, ideolojik, dini örgütler her yere bir şekilde sızar. Yukarıda açık ettim; bakın, PYD'ci paşa ile aynı imzayı attınız 

Diyorlar ki: "15 Temmuz'dan hiç mi ders almadınız?"

Almaz olur muyuz, en az sizlerin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, E-Muhtıralardan ders aldığınız kadar, az çok hepsinden nasiplendik!

Sizlerin kabul buyuramadığınız mevzu asıl şu: Dindar ile dinciyi birbirinden ayıramayacak kadar din cahili olmanız.

O yüzden hepsini aynı torbaya doldurup onlarca yıldır aynı hatayı yapyorsunuz 

Bir kere daha ifade edeyim:

Mükemmel Devlet:

Toplumun her kesiminin devlet içinde nispi temsilini gerçekleştirebildiği devlettir. 

Çünkü devlet kimsenin babasnın çiftliği değildir.

Böyle olursa ancak, otomatik ehliyet ve liyakat...

Birbirini denetleyen, hiç bir grubun diğerini tahakküm altına almadğı bir devlet otoritesi oluşturabilirsiniz.

Hasılı, onlarca bildiri de yazsanız yarısı dinler, diğer yarısı da "zevzeklikle" suçlar.

Hep birlikte üzülürüz.

Önceki ve Sonraki Yazılar