BOĞAZİÇİ'NDE VAROŞ EYLEMİ

Salgının getirdiği ekonomik sıskıntıları fırsat bilen muhterisler...

Erken seçim söylemleri bir yandan...

Mütekait genel kurmay başkanı ve bir muharrir bozuntusunun darbe söylemleri bir yandan...

Asimetrik bir taarruza hazırlandıkları aşikar.

Eskiden olsa, adliye olsun, ilmiye olsun cüppeleri giyip "Ordu Göreve" pankartı açarlardı ya...

O cepheyi de yitirdiklerinden elde kalan tekaütler ve talebelerle ortamı köpürtmeye çalışıyorlar.

Chp İstanbul İl Başkanı C.Kaftancıoğlu'nun başını çektiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde yaşananlar işte tam da bunlara işaret ediyor.

Polis kimlik göstermesini istiyor, posta koyuyor. Çünkü öğrenci değil. 
Öğrenci olsa da bindirilmiş kıta... 

Boğaziçili değil.

Çekilen halaylar, atılan sloganlara baktığımızda da... 

Boğaziçi'nde hiç bu tür varoş eylemleri gördüğümü hatırlamıyorum.

Sanki hepsi kızılötesi gibi seksen öncesi Gazi Mahallesi'nden fışkırmış gibi...

Polis coplasın, biber gazı sıksın beklentisi içinde...

Sebep de "Kayyum rektör istemiyoruz" şeklinde tezahür eden...

Cumhurbaşkanlığı Yönetim sistemindeki otoritenin sarsılmasına yönelik üniversite özerkliği talebi... 

Neyse uzatmayayım...

Zenginin çocuğunu kandıramazsınız. 

Çünkü onun emek miş... İş miş, yuva imiş, vatan, bayrak, aş mış gibi dertleri olmaz. 

Ancak aşk meşk sıkıntısı olur.

Benim derdim ise, saçını süpürge eden ananın...

Elleri nasır tutmuş babanın...

Okusun da adam olsun, vatanına milletine faydalı insan olsun diye gönderdiği evladından bihaber olması...

Bihaber olmak istediği falan da yok ha!

Aslında yanında olmayı o kadar çok isterler ki!..

Ama ana baba çaresiz. Hem evladının sabi zihnine özgürlük, bireysellik zehri zerk edilmiş...

Hem de sosyal çevre böyle şekillendirilmiş. 

Onsekiz yaşında rüştünü(!) ispatlamış özgürlük timsaline...

Kanunlar da neyleyince...

Ortaya kullanılmaya oldukça elverişli bir güç çıkmış.

İşte kendi iktidarları için üniversitelerde  boğazla(t)maya çalıştıkları gençlik bu!

Attıkları slogan da:
Katil Polis Üniversiteden Defol!

(....!)

Küfretmeden bu mevzuyu burada keseyim de...

Ben size geçen sene tam bugün ibretlik bir olaydan dolayı kaleme aldığım bir yazımı arz edeyim.
................................
EVLATTAN NE BEKLENİR

Olaya bakın!

Baba Özel Harekatçı...

Oğlu Hukuk Fakültesi 4.ncü sınıf öğrencisi...

Hocası sınavda kopya çekerken yakalıyor.

İntikam duygusuyla yirmisekiz yaşında üç aylık evli kadına..

Önce babasının silahıyla iki el ateş ediyor.

Ardından on yerinden bıçaklayarak daha hayatının baharındaki bir insanı katlediyor.

Ortada hem maktul hem de katil açısından dünya kadar kararan hayat var iken...

Olayı nasıl analiz edeceğimi  bilemedim.

Olayın hem sosyopsikolojik, hem eğitim sorunlarına dair çok yönü var.

Ailenin öğrenciden beklentisi mi yüksek?

Öğrenci bu senede kalırsam endişesi mi taşıyor?

Akşamdan kalma da ders mi  çalışamadı?

Öğretmen çok mu idealist de "ders olsun" diye kopyayı ifşa etti?

Olayın şu anda içeriği belli olmadığından çok da karıştırmak istemiyorum...

Ellerinizden öper, benim bir oğlum var, henüz yedi yaşında... 

Dün akşam kapıdan adımımı atar atmaz...

-Baba valla öyle bir okudum ki, birinci oldum; demez mi!

Sadece "Aslan oğlum" dedim.

Yüzüme şöyle bir baktı. Ödül beklentisinden mi, yoksa yeterince övgü göremediğinden mi...

-Ama baba, dakikada otuzyedi kelime okudum. Kimse beni geçemedi, dedi.

Israra binaen...

Bak oğlum!

Biliyorsun ki ben senden öncelikle başarı değil...

Doğru düzgün ve ahlaklı biri olmanı bekliyorum".

Başarı bundan sonra zaten kendiliğinden gelir.

Kimseyle yarışmana gerek yok. Yarışacaksan kendinle yarış. Bugün otuzyedi okuduysan yarın bunu otuzsekize çıkar.

Bakma etrafına. Benim öyle arkadaşlarım var ki..

Mesela biri...

Sınıfın en çalışkanıydı. Sınıfın da başkanıydı. Ben onu hiç geçemedim. Hep ikinciydim.

O mühendis oldu. Ben astsb...

Ama bak.. Ben şu anda sana doya doya sarılabilirken, o hem babasının trilyonlarını batırdı, hem emekli maaşına talim ediyor...

Hem de evladının her daim kokusundan mahrum.

Ha bak; sınıfımızın en tembeli de sümüklü mü sümüklü biri idi...

Şu anda tekstil işiyle ilgileniyor. Fabrikatör.

Karısıyla oğlunu alıp alıp dünyayı geziyor.

Bugün başarılı olabilirsin. Ya da başarısız.

Yarın ne olacağını kimse bilemez.

Sen en önce "insan ol" oğlum!

Önceki ve Sonraki Yazılar