HDP Erdoğan'ı devirebilmek için şeytanla bile yatağa girebileceklerini anladığından 'artık bu oyunu açık oynamanın zamanı geldi" diyerek... 

CHP ve İYİ Parti'yi kuyruğundan öyle bir yakaladı ki...

Mecburi bir "Görev Dağılımı" yapılmak zorundaydı.

Öyle bir adam bulunmalıydı ki, hem CHP içinden olacak hem de ucunu çıkardığında mabad sıkışırsa "şahsi düşüncesidir" denmeye münasip biri olmalı...

Ayrıca "asker adam bile bunu söylüyorsa, bunda ne mahsur olabilir ki" dedirtebilmeliydi.

Dursun Çiçek, "En Kahraman Rıdvan" edası ile "HDP'ye bir iki bakanlık verilse n'olur ki!" diyerek kafayı çıkardı.

Eleştirilerin geleceği belli idi...

"Ne yani, HDP bu ülkenin partisi değil mi?"

"O zaman yasamadan da çıkaralım. Meclis başkan vekilliği veriyorsunuz, ama bakan olamazlar diyorsunuz"..

"Ak Parti HDP ile işbirliği yaparken meşru, biz yaparken namahrem, bu ikiyüzlülük" absorbe'sini karşılama rolü de ben Canan'a verilir diyordum, lakin Gürsel Tekin kaptı...

Öztırak gibilerin rolü  işi pişirmek... Geçiniz!

Esas "sen bir süre ortada görünme" rolü kimin; siz ona bakın!

Elbette Ağır-oğlu abimizin.

Onun yerine kimler sahne alır derseniz, tabi ki Meral Aplamız, A. Çıray, L. Türkkan, A.Andican, B. Erdem gibi ikincil derecedeki toplarını piyasaya sürmesi kuvvetle muhtemeldir.

Ne anlatırlarsa anlatsınlar...

AK Parti'nin münazarası ile Millet İttifakı'nın HDP ile işbirliği arasında dağlar kadar fark mevcut.

Ak Parti PKK'ya silah bıraktırmak ve Kürt siyasi hareketini meşru zeminde tutmak için HDP ile masaya otururken büyük bir siyasi risk aldı...

Tabanını da buna ikna etti. Bunu oy kaybedeceğini, işler sarpa sararsa hainlik ile suçlanacağını bile bile yaptı. En az yüzyıllık meseleydi ve bunun halledilmesi için ele bir fırsat geçmişti.

Hasılı amaç doğru, bazı metodlar yanlıştı... 

Çoğunlukla da başarılı oldu.

1-İHA, SİHA, piyade tüfeği, akıllı mühimmat yapana, Kalekollar inşa edene kadar devlet "zaman" kazandı.

2-Devlet merhamet yüzünü gösterdi. Siyasi çözüm için gerekli adımları attı...

Bölge halkına devletin merhamet yüzünü göstererek suça karışmayan herkesin bu ülkenin evladı olabileceğine inandırarak, PKK'nın dağ kadrosunu oluşturan insan kaynaklarına ağır bir darbe vurdu...

Bunu yapmasa idi, PKK'nın tünel- hendek yapılanmaları ile kurtarılmış bölgeler oluşturma amacına yönelik "meskun mahal operasyonlarını" meşrulaştıramazdı.

Bu operasyonlar devletin "gazap yüzü"...

Ülkenin ve devletin bekâsı sözkonusu olduğunda her şey teferruattan ibaret idi.

Böyle kutsal bir amaca yönelik ilişkiye karşılık CHP, İYİ Parti ve Saadetlilerin amacı ne?

Hakikaten gözlerini kan bürümüşçesine kutsal tek bir amaçları var: "Erdoğan'ı devirmek!"

Haydi diyelim ki devirdiniz?

Bize şunların cevabını vermekle mükellefsiniz!

1-Hâlâ PYD'nin terör örgütü olmadığını düşünüyor musunuz?

2-Amerika'nın Suriye'nin Kuzeyinde kurmaya çalıştığı PKK devletine müsaade edecek misiniz, bunu müzakere edecek misiniz?

3-Tank, top, MİLGEM, SİHA, İHA projelerine devam edecek misiniz?

4-S-400'leri geri mi çekeceksiniz?

5-Amerika, Türkiye ile ilişkilerinde eski "emre intizar Türkiye'yi istiyor"..

Ak Parti'nin İncirlik ve Kürecik ile tasarrufunu eleştiriyorsunuz ya, İncirlik ve Kürecik'i kapatacak mısınız?

Sosyal, iktisadi, kültürel, tarım-hayvancılık şehirleşme, eğitim politikalarına dair gördüğünüz gibi daha bir şey sormadım.

6-Merakı mucibimiz iktidarı paylaştıracak-mış-sınız ya, misal Temel Ağa nazır olduğundan başörtüsü falan mesele olmayacak mış...

HDP'ye hangi nazırlığı vereceksiniz?

-Dahiliye Nazırlığı?

Pervin Hanım'a nasıl da yakışır ama!

-Hariciye? 

Demirtaş'ı kodesten çıkarın; adam haksız(!) yere yatıyor. Huzur Nazırlığı yakışır.

Yoksa Harbiye Nazırlığı mı? 

Karayılan anlar bu işlerden?