YA ADAM OLACAKSINIZ, YA DA ADAM EDECEĞİZ

Kendilerini öyle efendi görüyorlar ki; misal "Fransa İslâmı" yok bilmem ne İslâm'ı gibi ifadelerle İslâm'ı tekrar dizayn etme , yön verme hakkını kendilerinde bulabiliyorlar.

Hıristiyanlıktaki mezhepsel çekişmelerin bedellerini bildiklerinden varoluşsal kaygılarını İslâm üzerinden betimlediler.

Neredeyse yüzyıldır da sürdürüyorlar.

Her müslümanı potansiyel tehdit unsuru sayarak toplumu belli bir noktaya da getirdiler.

Baskı altına aldıkça da bardağı taşırdılar, sabrı zorladılar.

Etki-tepkiyi doğurur.

IŞİD'in elinde bu kadar çok Avrupalı terörist olması boşuna değil.

Laiklik ve sekülerizmden anladıkları tek bir şey kaldı...

"İslâm'ı şekillendirmek, İstedikleri biçime sokmak"...

Müslüman ülkelerde buna meyilli kim varsa irtibat kurup muhatap aldılar; finanse ettiler; yol verdiler.

İslâm'a kim saldırdıysa, hakaret edip aşağıladıysa onu yücelttiler, yükselttiler.

Yeni paradigma kurgusuna yönelik "Dinler Arası Diyalog ve Bilderberg Toplantıları" da bunun için yapıldı.

Öyle adamlar seçtiler ki, emin olunuz, giden bir çok kişiye telkin edilen bir çok fikir ve düşünce modern, çağdaş, adeta dünyada cenneti tahayyül ediyordu.

Bu yüzden suçlamıyorum. Beni davet etselerdi, belki ben de giderdim.

Bu kadar sinsice...

Bunlar Türkiye'de yaşanırken...

Her horoz kendi çöplüğünde öter hesabı...

"Örtünme, sakal bırakma, oruç tutma, içki iç, domuz eti ye" demediler belki...

Artık onu da diyorlar.

Lakin yüzyılların getirisi dinlerin farklı yaşam biçimini emreden yapıları...

İktisadi ve siyasal güç elde ettikçe sırıtır olup faşizme evrildi.

Yaşanılan meselelerin temelinde, kölenin efendiye evrilmesi yatıyor.

Misâl; Avusturya'da İslâm'ın resmi din olduğunu kaç kişi biliyor?

Avusturya Bosna'yı ele geçirdiğinden beri resmi dinlerden biridir, İslâm.

Avusturya ordusunda Bosnalı askerler fes giyiyordu; o derece yani...

Avusturya bu kararı dinlere olan saygısından değil, yayılmacı politikasından dolayı aldı.

Bunu kıskanan Bosnalı Sırp kırması Arşidük'ü köprü üstünde indirince kızılca kıyamet koptu.

Avusturya ile Birinci Savaş'ta keyfimizden ittifak etmedik...

Tarihi bir kenara koyalım...

Bizdeki sistem daha akıllıca, din ibaresini tamamen yok ettik.

Yani konjonktüre göre, hem hiç dinli hem tek, hem de çok dinli bir sistem kurduk.

Aynen Fransa ve ABD de olduğu gibi...

Lakin kazın ayağı hiç bir zaman böyle ütopik değil.

Gün geldi mi, birbirlerini ötekileştirip, şeytanlaştırıyor.

Bugün Avrupa'da da, bizde de yaşanan iki yüzlülük işte bu!

Bunda Müslümanların bir kabahati yok mu?

Düşülen mezhep tuzakları, etnik ve kültürel farklılıklar İslâm'ı paramparça etti. Bir türlü de bir araya gelinip adam gibi bir güç oluşturulamadı...

Bunun için, işte halk ile devletleri birbirinden ayırmaya..

Devleti ile arasındaki mesafeyi açmaya oynuyoruz.

Devletin millete tekabülü esası da cevap buluyor.

Türk mallarına boykot yiyoruz. Lâkin, hakikati gören halk, aksine Türk mallarına daha çok abanıyor.

Hasılı kelâm...

Rahat ve huzur istiyorlarsa...

Öncelikle riyayı bırakıp "tayin edilen kadar yaşanabilir, tarif edilen kadar anlatabilirsin" politikası terkedilmeli...

Gerçekten demokrat iseniz... Demokrasiye, insan haklarına inanıyorsanız...

Aldıklarınızı paylaşarak sömürmekten vazgeçip insanlaşacaksınız..

Kendine getirmek misyonumuz bizde hâlâ mevcut.

Önceki ve Sonraki Yazılar