ADANA'YA "UMUT" İÇİN VAR MISINIZ?

Olumsuzlukları, doyumsuzlukları, yetmezlikleri yazmaktan “yorulmadığım” söylenemez!

Güzel şeyler de yazılmalı, güne güzel uyanacak konularımız da olmalı, yaşanan tüm edilgenliklere karşın/ yaşama “dik” duruş gösterilecek yanımız da olmalıydı…

Yarının “daha güzel”, geleceğin “daha doyurgan” olabileceğinin ön izleri olmalıydı!

“Her şey güzel olacak” denilen günleri birlikte yaşadık, iki yıl önce!

İki yıldır “güzelleşen” neyi/ neleri görebildik ki?

Vuran vurgunculuğunu sürdürdü,

Köşeyi dönmüş olan bir köşe daha dönmeyi savsaklamadı!

Bir olanın iki, hiç olmayanın “yoksunluğu” yine değişmedi!

“Her şey güzel olacaktı” sözde…

Umuttu…

***

Neler olacaktı başka anımsayın…

Sistem/ rejim değişikliği…

İşsizlik yerle/ bir edilecekti,

İşsizlik diye bir olgudan söz edilemeyecekti,

Döviz kuru “yeni/ sisteme- rejime” dayanamayacaktı, tutunamayacaktı, beklentisinde avucunu yalayacaktı,

Dünyanın tüm ülkeleri biri kıskanacaktı, aya “nasıl” gittiğimizi izleyecekti,

Komşusu tokan “aç yatan komşu” olmayacaktı,

“Yeni/ sistem- rejim” için bunların söylendiğini unutmadık sanırım…

Herkesin çalışabileceği bir işi,

Herkesin yaşayabileceği bir evi,

Herkesin doyacağı ekmeği olsa kötü mü olurdu?

Her şeyin “daha iyiye” gitmesini beklerken, her şeyin daha “güzel” olmasını isterken/ bugün yaşananları yeniden anlatmama gerek yok sanırım!

İşsizlik, üretim, sağlık, eğitim, ekonomi, adalet; hangisi için “beklentileri” karşılayacak bir uygulamayla karşılaştık ki?

Sistem/ rejim değişikliği “kurtuluş” olacaktı sözde…

Umuttu…

***

Umutsuz, sevgisiz, yarını düşünmeden yaşamak olası değil ki…

Yarını/ geleceği istemenin bir nedeni olmalı…

Tutunağı olmadan, “güzel” beklentileri olmayan için “yarın/ gelecek” ne denli anlamlıdır ki?

Covid 19 sürecinde bunu “en iyi” biçimde gördük!

Günün belli saatlerinde Adana’nın belli caddeleri yoğunluğundan bir şey yitirmedi, covid 19 korkutamadı, onlarca uyarılar dize getiremedi, anlamsızca yazılan cezalar yıldıramadı!

Açlık sınırı altında yaşamını sürdürürken işsiz kalan, işyeri kapanan, evine ekmek götürmekte zorlanan, bu süreci fırsata döndüremeyen, evde kalmak zorunda kalan yurttaş şunu söyledi:

“Asıl korkumuz covid değil, açlık korkusu” dedi!

Caddeler yine doluydu, istendiği gibi önlem de alınmıyordu; neden?

“İktidara” sormalı bunu kanımca;

“Kural” denilerek, “ceza yaptırımlı” denerek sürekli yinelenen sözlere yurttaş neden duyarlı değildi, neden söylenenlere uyulmuyordu, neden yine sokaklar kalabalıktı, neden “sosyal aralık” denen “uzatma” sağlanamıyordu, neden?

İnsanlardan istenen bir şey vardı aslında;

Umuttu…

***

İki gün önce “iktidar” partisi AKP’nin yedinci olağan büyük kongresi yapıldı.

Birkaç gün önceden belirtilen “manifesto” konusundan iz taşımaması, gündemdeki “İstanbul Sözleşmesi’nin feshi” nedeniyle açıklama yapılmaması, Merkez Bankası başkanının/ dörtbuçuk ay sonra görevden alınmasını “sevinçle” karşılamasına değinmemesi, Sağlık Bakanı’nın sıkça yinelediği kurallara kongre salonunda uyulmaması, aşı sağlamada içinde bulunulan koşulları/ gecikmeleri dile getirmemesi “hep” konuşulacak…

Bizim Adana’da konuşacağımız, “tüm bunlar” dışında tutacağımız, “umut” sayacağımız bir konu var;

Ondokuz yıllık “iktidar” partisi AKP’nin, 2023’e gidiş sürecinde sözü olacak, MKYK üyeliğine seçilen beş Adanalı isim…

Ömer Çelik, Jülide Sarıeroğlu, Fatma Güldemet Sarı, Derya Yanık, Sunay Karamık…

Adana’da, “iktidarın” yerel yönetim seçimi başarısızlığından dolayı yaşanan “edilgenlik”, AKP’nin yeni MKYK üyeleriyle değişime dönüşebilir!

Geleceğim “güzel olması” öngörülüyordu…

Umuttu…

***

Gerçekten burada “yaşamdan” kesitler, “yaşamdan” izler yazarken “olanlar” bu!

Tüm bu yaşananların/ olanların da nedeni yurttaş değil, “iktidarlar”!

Bu güne değin “nasıl” umuttan yana adım atamamışlarsa; yaşamı karartmışlarsa, şiddeti kamçılamışlarsa, mutsuzluğa neden olmuşlarsa, doyumsuzluk yükselmişse…

Bugünden sonra da umuttan yana adım atılabilir; yaşam aydınlanabilir, şiddete neden olan etmenler ortadan kaldırılabilir, mutluluğu sağlayacak varsıllıklara yönelinebilir, doyumsuzluğun önündeki engeller/ dikenli- cam kırıklı yollar temizlenebilir…

AKP’li beş Adanalı üyeye sorum:

Adana’ya “umut” için var mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar