ONDOKUZ YILIN ANLAMI OLMALI -3

“İktidarı”, ondokuz yıllık süreçte yaşattıklarıyla “anlamaya” çalışıyorum!

Koca yüzyılın, elin parmaklarla gösterilmesi istendiğinde, “parmaklardan” biri; az değil!

Ondokuz yılda neler yapılmazdı ki; üstelik “hazırlanmış ekonomik paket” olumlu sonuç verirse “nedeni” sen/ olumsuz olursa suçlayacak bir Kemal Derviş de vardı!

Binlerce can alan terör de bastırılmış/ inlerinden çıkacak durumları yoktu!

Laikliğe “aykırı” davranış içerisinde olanlara karşı yargının/ kamuda öbekleşmesini engelleme gücü de vardı!

Ne yapılmazdı ondokuz yılda?

Yurttaş üretmeye aç, çalışmaya aç, bir şeylerle uğraşmaya aç, geleceğe aydınlık vermek adına aç, eğitime aç, bilmeye aç; birkaç ay önce yaşanan “ekonomik krizin” kırıntıları da kaldırılmaya çalışılıyor üstelik…

Nasıl bir “fırsat” ya da olanak isteniyordu başka?

***

Samanyolucu, Tarafçı, Fetoşçu, kumpasçıları anımsatırken; kimlerin korosunun susmadığının, kimlerin beslemediğinin, kimlerin eteklerine sarılmadığının, kimlerin yolunu yol eylemediğinin, kimlerin ağırlamadığının “sözü” edilirken, “neden” karşı duruyorum ki ben?

Bu ondokuz yılda yaşananları neresinden alırsanız alın, “iki yılı” bir sosyal demokrat “hükümet” döneminde yaşanmış olsaydı;

Piyasası, patronları, politikacıları, sistemcileri “hep bir ağızdan”, öyle bir hışımla yağmurun yağmasına/ denizin taşmasına gerek duyulmadan, sözleriyle boğarlardı!

Geçmişte örnekleri olmadı mı sanki, üstelik ondokuz yılda yaşananlardan daha da “suçsuzdu”; oniki eylül öncesinde oluşturulan kuyruk, milenyumda “Saddam için aynı düşüncede değilim” denilmesinin karşılığı “ülkeye” yaşatılanları bilen biliyor!

Onun içinde ondokuz yılı “iyileştirme” uğraşını anlayamıyorum!

***

Bugünlerde sosyal medyada dolaşan bir “kartal ile karga öyküsü” var.

Okuduğumda ilginç geldiği gibi, düşündüm de, şöyle diyordu:

Bir kartal güçlü kanatlarıyla havadan süzülerek pençeleriyle bir kuzuyu yakalamış, yemek için yuvasına götürüyordu. Bu arada bir ağacın dalları arasından olup biteni izleyen karga da kartalın yaptığını yapabileceğini içinden geçiriyordu. Tüylerini kabartmış, kanatlarını açmış, hemen gözüne kestirdiği büyük bir koçun sırtına inmişti karga. Ancak koçu yerden kaldırmanın zorluğunu anlayınca da uçarak uzaklaşmak istemiş, pençeleri koçun yünlerine dolandığı için kurtulamamıştı. Karga çığlık çığlığa bağırmaya başlayınca da, bu duyan çoban kolayca yakalamış, bir kafese koyup evine götürmüştü.

Çobanın çocukları babalarının kendilerine getirdiği bu hediyeyi çok sevinip sormuşlar:

“Bu ne kuşu babacığım.

“Bu bir karga” demiş babası. “Ama kendisini kartal sanan bir karga…”

Bu öyküden çıkarılan öz şu:

Yeteneklerinizin gücünüzün farkında olun. Herkesin farklı bir becerisi vardır. Önemli olan bu beceriyi ortaya çıkarıp ona yönelmektir. Kibre kapılıp daha önce tecrübeniz olmayan işlerin altından hemen kalkabileceğinizi beklemek en büyük yanlıştır!

***

“İktidar” biraz da “karganın, kartalın yaptıklarını yapacağını sanması” gibi davranmıyor mu?

Yaptıklarınız ortada; ondokuz yılın “ilk” döneminde “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını kim için söylüyordunuz, kimlerle kol kola tutuşup bir oluyordunuz, kimlere “ne istediniz de vermedik” diyordunuz, kimlerle tün sınavlara “leke” bulaştırdınız, kimlerle yargı sisteminin atını/ üstüne getirdiniz, kiminle kozmik oda sırlarını ele geçirdiniz, kimlerle bu ülkenin yurtsever insanlarını ergenekonla/ hayınlıkla/ bölenlikle suçladınız?

Laikliği hiçe saydınız, “Türkçe olimpiyatları” gerekçesiyle “ılımlı İslam” gösterilerine güç kattınız, düşünmek/ sorgulamak/ çözmek isteyenlerin önünde “tıkaç” olmayı yeğlediniz…

Yeteneğiniz, gücünüz, öngörünüz bu!

Göz boyamayı seviyorsunuz, üretimin insana katacağı değeri önemsemiyorsunuz, “balık yedirmeyi” yaşam bakışınız yapmışsınız, “balık tutmanın” önemini özümseyemiyorsunuz!

Ardından da…

Sanki ülkenin verimli topraklarının ekimi için “dikenli/ cam kırıklı” yolları temizlemişsiniz gibi,

Sanki bilimsel çalışmaların önündeki “çamurla/ dikenli” yolları ayıklamışsınız gibi,

Sanki emekçiden bin isterken “bir” vermişsiniz gibi,

Sanki “betondan yatırım” yolda/ tünelde/ köprüde üreticiyi “büyüttü” gibi…

Karga örneği; “iktidarın” pençeleri öyle dal/ budak yapağılara dolanmış ki…

Üreteceğim, büyüyeceğim, gelişeceğim, eğiteceğim, yapacağım dedikçe geçmiş yıllarda oluşturduğu çıkmazları gün yüzüne çıkarıyor!

Koca ondokuz yıldan söz ediyorum…

***

“İktidarın”, ondokuz yıllık süreçte “yaptığını” söylediği “ne” varsa masaya yatırılsın!

Şimdi bir yandan “iktidarın” sözcüleri, bir yandan “yandaş” sesleri ondokuz yılda bozduklarını düzeltmek için “sözde” yapacakları reformları anlatıyorlar!

Gerçekten “inandırıcı” bulan var mı, daha demokrat bir allayışın egemen olması için uğraş vereceklerini düşünen var mı?

Artık politikacılar birbirlerine daha “güzel” sözler mi söyleyecekler, “hayın, şeref yoksunu, terörist” sözlerini kullanırken “biraz daha” özen gösterecekler mi?

Ondokuz yılda yaptıklarını unutturabilecekler mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar