2023’DEKİ TÜRKİYE

2023 yılında nasıl bir devletin düşünülmeye başlandığı esasında çoktandır belliydi.

Dünkü AKP kongresi sonrası daha da netleşti. 2023 yılında nasıl bir Türkiye’nin olacağı üç aşağı beş yukarı belli olmaya başladı.

İçinde doğduğum, uğrunda canımı vermeye razı geldiğim, ailemi, sevdiklerimi aylarca yıllarca görmeden dağında bayırında gezdiğim Türkiyem, Atatürkümün kurduğu devletim, sanki tarihin tozlu yapraklarına terk edilecek gibi?

Açılım süreci ile tetiklenen Atatürk ve Türk Milletsiz devlet kurma hayalleri yine ve yeniden hortlamış gibi. Türkiye’nin sahibi Türk Milletini yok kabul ederek, “Türkiye Milleti” gibi uydurma bir millet yaratmaya çalışanların yeni anaya çalışması ile el ele vererek bir kere daha ve bu kez daha da organize olarak Atatürksüz, Türksüz ve Türk milletsiz bir devlet kurmak için kollarını sıvadığını görüyorum. Ben böyle bir devlette yaşamam, Türkiyeli gibi bir kimliği kabul edemem.

Böyle bir şey ancak, bir devletin yıkılması ve yok edilmesiyle mümkündür. Türkiye, 2023 yılına Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmayacağı yönünde çok ciddi emareler ortadadır. Şimdiki devletimizi çeşitli şekilde ve kılıfta tasfiye etmeye çalışanlara karşı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet adamları ve görevlileri anayasasının yüklediği görevleri hukuk çerçevesinde tereddütsüz uygulamalıdır.

2023 yılı için düşünülen yeni anayasa hazırlığında, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerinin göz ardı edilerek, Türksüz, Atatürksüz, ne idüğü belirsiz Türkiyeli(Türkiye) Milleti yaratılmaya çalışacağı büyük olasılıktır. Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi durumunda anti laik ümmetçi cemaat ve tarikatlarla, etnik ayrılıkçılara gün doğacak ve bu iki kesim kin ve nefretle intikamcı duygularını harekete geçirerek hoyratça maddi ve manevi olarak Türklüğe ve Türk Milletine, Atatürk’e karşı saldıracaklardır. Türklüğü, Atatürk’ü ve devletin kurucu değerlerinin teminatı olan anayasamızın başlangıç kısmını ve değişmez maddelerini reddeden yeni bir anayasa yazılırsa bilin ki Türkiye artık bizim varlığından gurur duyduğumuz, yaşamımızın teminatı gördüğümüz Türkiye olmayacaktır. Böyle bir Türkiye’de Türk Milletine ve Atatürk severlere yaşam hakkı verilmeyecektir.

Neden böyle bir düşünceye kapıldığımın ve neden böyle bir analiz yaptığımın sebebine gelince. O sebeplerin hepsi alenen önümüzde durmaktadır. Yıllardır PKK terör örgütünün ve onların uluslar arası kullanıcılarının harekete geçirdiği AYRILIKÇI ETNİK KÜRTÇÜLÜK hareketine başka etnik ayrılıkçılarında katılacağı bellidir. Türklük ve Türk Milleti kavramının anayasadan çıkmasıyla birlikte Türkiyemizin birlik ve beraberliği, iç barışı yeryüzünde hiçbir devletin bozamayacağı kadar bozulacak Türkiye adeta hurdaya dönecektir. Çok uzun olmayan bir zamanda Türkiye adeta yeni bir YUGOSLAVYA olarak parçalanıp tarihin çöplüğüne atılacaktır. Böyle bir adımın ülke birliğini nasıl parçalayacağını daha ayrıntılı olarak hipotezlemek mümkün olsa da şimdilik bunu yapmanın da gereği yoktur.

Türkiye’de Türksüz ve Atatürksüz bir anayasa gerçekleştiğinde milli şuurdan yoksun tarikat ve cemaatlerin Türkiye’yi laik yaşam şeklinden hızla uzaklaştıracağı da alenen bellidir. Daha şimdiden abuk sabuk şahsiyetlerin din adına kendi ideolojik çıkarları için o güzel dinimizi suistimal ederek Türkiye’de toplumsal huzuru bozacak beyanatları ve eylemleri ortadayken, ellerine geçecek ilk fırsatta IŞİD vari militanlaştıracağı müritleriyle Türkiyemizi cehenneme çevirecekleri de öyle zor bir olasılık da değildir. İşte güya cemaatlerin en ılımlısı ve en muteberi olarak yıllarca desteklenen, korunup kollanan FETÖ denen yapının devletimize, ülkemize ve insanlarımıza verdiği zarar ortadadır.

İnanıyorum ki Atatürk’ü ve değerlerini inkar eden, Türk Milletini ve devletin kurucu değerlerini yok sayan bir yeni anayasa ile kurulacak yeni devletin yaşaması saman alevi gibi kısa sürecektir. Ancak yapacağı ölümcül tahribat ülkemizi Emperyalizmin de desteği ile kanlı bir iç savaşa götürecektir.

Bu düşünce ve analizlerimi hem bir sosyolog olarak, hem de emekli bir asker olarak ifade ediyorum.Türkiye’nin önünü açmak için illaki anayasanın değişmez maddelerini değiştirmeye, Atatürk’ü ve değerlerini inkara, Türk Milletini inkara veya itibarsızlaştırmaya gerek yoktur. Çünkü bu değerler bizim varlığımızın ve bağımsızlığımızın teminatı, bu ülkede yaşama sebebimiz ve devletimizi ve ülkemizi korumak için sığındığımız maddi ve manevi kaynağımızdır. Demokratik özgürlüklerin artması, gelir dağılımında adalet ve eşitliklerin daha da artırılmasıyla, hukukun gerektirdiği yargı bağımsızlığı ile zaten ülkemiz kısa sürede huzura kavuşacaktır.

Türkiye’de ne mütedeyyin insanlarımızın, ne etnik kimliği nedeni mutsuzluk yaşayan insanlarımız yoktur veya yok denecek azdır. Ancak bir realite olarak da bunlar üzerinden siyasi ve ticari çıkar sağlayan fırsatçıların kendi varlıklarını sürdürmek için her türlü belayı ülkemizin ve insanlarımıza dayattıkları da bir gerçektir.

Ama yetmez ama evet peşinde koşanlara da diyecek bir sözümüz vardır. Allah gözünüzü doyursun. Türkiye’yi mi yutmak peşindesiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar