AVANGART TEKNOLOJİK ORDU

Teknolojinin gelişimi ile birlikte kitle orduları gün geçtikçe gözden düşmektedir. Harp, artık küçük ölçekli ve dar alanlarda yapılması planlanan bir harekâtlar bütünü de değildir. Çünkü günümüzün ve geleceğin harpleri tamamen teknolojik harplerdir. Harp sahası, dost veya düşman ülkenin bütün ülke topraklarıdır.

İletişim çağının harpleri, klasik fiili harplerin başlama tarihine de tabi değildir. İleri çağ harpleri, her gün ve sürekli olarak yapılmaktadır. Savaş teknolojilerinde geliştirilen bir düşüncenin, uygulamaya geçilmesiyle birlikte ileri çağ harbinin yeni bir cephesi de açılmış demektir.

Harpler artık ileri teknoloji araştırma ve geliştirme sahalarında yapılmaktadır. Harp silah ve araçlarının her büyük atılımında, dünyadaki savaş anlayışı değişmektedir. İnsanlık tarihin en büyük imha harbini ikinci dünya savaşında yaşamış ve atılan nükleer bir bomba ile en büyük kitle katliamı gerçekleşmiştir.

İnsanlığın toplayıcılıktan tarım toplumuna geçmesiyle birlikte ilk örnekleri ortaya çıkmaya başlayan orduların gücü taş devri silahlarından, ok mızrak kalkana, barutla birlikte namlulu silahlara geçişlerle harbin şekli sürekli değişmiştir. Yavaş yavaş başlayan ve internet ve yapay zekânın da devreye girmesiyle hızlanan yeni harp anlayışı son yıllarda dünyayı hızla sarsmaya başlamıştır.

Yıllardır dünyayı elinde tutan emperyalist güçler yeni teknolojilerin dünyada hızla yayılmaya başlamasıyla birlikte dünya üzerindeki otoritelerini ve sömürülerini de kaybetmeye başlamıştır. Bunun en büyük örneği son yıllarda açıkça yaşanmaktadır. Batı ve doğu emperyalizmi yarattıkları dünya kutuplaşması sayesinde karşı kutuptan korunmak ve korumak için etraflarına topladıkları ve zapturapt altına aldıkları ülkeler üzerindeki etkilerini hızla kaybetmektedirler. Bunun en büyük sebebi de yine kendileridir. Hedefe oturttukları ülkelere karşı kurup kullandıkları anarşist ve terörist örgütleri saha sürdükçe ülkeleri yakan ateş kendilerini de kuşatmaya başlamıştır. Özellikle batı emperyalizmi kendi çıkarları uğruna dost düşman ayırmadan her ülkeyi hedef almaya başlamıştır.

İşte özellikle ABD’nin açıktan, AB ülkelerinin üstü örtülü olarak yürüttükleri müdahaleler, silah ambargoları, siyasi tehdit ve şantajlar derin uykuda olan bazı ülkeleri gaflet uykusundan uyandırmıştır.

Türkiye 1974 Kıbrıs Harbi sonrası uğradığı ağır ambargolar nedeniyle erkenden kendi ulusal savunmasını kurması gerektiği kanaatine varmış ve gerekli adımları atmaya başlamıştır. Gerek içeriden ve gerekse dışarıdan Türk Ulusal sanayinin gelişimine engeller çıkarıldıysa da Türk Savunma Sanayi hızla kendini rüştünü ispat yönünde hızla ilerlemektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfımızın değerli savunma sanayi kuruluşları Türkiye’yi hızla dışa bağımlılıktan kurtarma gayreti içerindedir.

Bu gayretler ülkenin yetişmiş bilim insanı sayısının ve ulusal savunmaya ayrılan payların artmasıyla birlikte son yıllarda çok büyük ivme kaybetmiştir. Başta ABD, İsrail olmak üzere birçok ülkenin kabuk olarak kullanıp gözlem için uçurarak kullandığı İnsansız Hava Araçları alanında Türkiye hem devlet hem de özel sektör çalışmaları ile İHA ve SİHA’ları aktif ve etkin olarak harp sahasında kullanarak dünyadaki yeni harp anlayışına katkı sunmuştur.

Türkiye, sadece İHA’ları uçurmakla kalmamış teknolojik adımlarla birlikte İHA’ları hızla SİHA pozisyonuna getirerek yurt içinde, Suriye’de, Libya’da ve son olarak da Azerbaycan’da etkin olarak kullanmıştır.

İleri teknolojik harp silah ve araçları artık klasik harpleri ve klasik askeri anlayışı da hızla rafa kaldırmaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak klasik orduların yerine profesyonel ordular alırken artık profesyonel ordular da avangart teknolojik ordulara dönüşmeye başlamıştır. Bu bağlamda Askeri Sosyolojik açıdan, asker, askeri kurum, askeri kurum-asker ve sivil-asker ilişkileri de hızla değişime uğramaya başlamıştır. İşte bu nokta da Türkiye özellikle askeri sosyoloji biliminde istifade etmek zorundadır. Avangart Teknolojik Ordu mensuplarının; klasik kitle ordularının ve profesyonel orduların aksine bambaşka bir askeri zihniyetle yetiştirilmesini zorunlu kılarken asker, askeri kurum-asker ilişkisi ve sivil-asker ilişkilerine yepyeni bir boyut ve bakış açısını zorunlu kılmaktadır.

Bu konu sadece askerlerin eğitimini değil, toplumun bütün kanaat önderlerini ve bizzat siyasilerin de eğitimini zorunlu kılmaktadır. Günümüzde bazı ilkel beyinler; ülke ordularında görev yapan askerleri adeta bir kiralık katil sürüsü seviyesine veya lejyoner ordusuna indirecek kadar absürt fikirler üretmektedir. Ve ne yazık ki bu absürt insanalar zaman zaman devletin ve ulusunun kaderinde de söz sahibi olabilmektedir.

Bu düşünceler ışığında;

Askerler;

“Kahraman Asker” zihniyetinden hızla “Faydacı Asker” zihniyetine geçmelidir.

Askerlik sistemi özellikle subay ve astsubay temininde daha demokratik ve daha eşitlikçi bir anlayış ve eğitim sitemiyle tek havuzdan beslenecek tarzda yaygın bir askeri lise sistemi üzerinden personel teminine başlamalıdır.

Askeri personelin, muvazzaflık süresi boyunca ordusuna faydası olmayan, orduyu yakından alakadar etmeyen, kendi kişisel çıkarlarına hizmet edecek eğitimler almasına müsaade edilmemelidir.

Teknolojik silahların geliştirilmesinde, kullanılmasında lider askeri personelin yetiştirilmesi okul yıllarından başlamalıdır.

Siviller( kast edilen devleti yöneten sivillerdir;

Askerin ulusal çıkarların sağlanması bakımında siyasi amaçlar için kullanılmasında tereddüt göstermemelidirler.

Askerlik mesleğinin ne olduğunu ve ne işe yaradığını çok iyi idrak etmelidirler.

Askeri siyasi hedeflerin belirlenmesine paralel olarak, askerlerin siyasilerin verdiği vazifeyi başarmasını sağlayacak olanakları da önceden düşünmelidirler.

Belirlenen siyasi hedefleri için en devletin ilgili kurumlarının ve askerin yıllarca hazırlık yapması gerektiğini de unutmamaları gerekir.

Ulusal savunma sanayinin gelişimine büyük önem vermeliler ve bu alanın ihtiyaç duyacağı kaynakları da oluşturmayı başarmalılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar