İLKESİZLİK

Demirel’in meşhur sözü esasında oportünizmin veciz bir sözle Türkçe izahıdır.

“Dün dündür bugün bugündür.”

İlkesizliğin ilanıdır.

Şimdi düşünün;

Atatürk dönemi meclislerinde ve CHP’sinde Türk Milletine, Türk Devletine ihanet edebilir barındırılır mıydı?

Türk Askerine, Türk Devletine, Türk vatanına, Atatürk’e düşmanlık eden, husumet besleyen, mühimmat taşıyan, eleman kazandıranlar mecliste veya CHP’de bulunabilir miydi?

Elbette bulunmazdı.

Çünkü Atatürk’te, silah arkadaşları da, Millet Meclisi üyeleri de, CHP mensupları da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini yaşatmak için var güçleriyle, her türlü kişisel fedakârlıkta bulunarak vatana ve devlete hizmet için çırpınan insanlardı.

Bunun adı adanmışlık ve ilkeli duruştur.
 

Gelelim şimdiki Meclisimize;

Şimdiki meclisimiz nasıl meclistir?

Hangi devlet?

Hangi ülke?

Hangi millet ihanete katlanır ve kendine alenen düşmanlık edenleri meclisinde barındırır ve hoş görür ki?

Bu kadar vurdumduymazlığın sebebi nedir?

Devletin aklı dumura mı uğramıştır?

Bu esasında bir devlet için ilkesizlik değil de nedir?

 

Devlet kuran, Atatürk’ün en büyük eserim dediği şimdiki CHP’ye Atatürk’ün CHP’si diyebilir miyiz?

Bahçeli’nin siyaset yapışının dünü ile bugünü ilkeli mi?

Davutoğlu ve Babacan’ın AKP ve Erdoğan’a karşı bayrak açmasının arkasında yatan sebep nedir? İktidar hayali mi?

Esasında Türkiye’de beğenelim veya beğenmeyelim Türkiye’de siyaseten ne yapmak istediğini, siyaseten nereye varmak istediğini bilen iki parti vardır.

Birincisi Erdoğan yönetimindeki AKP’dir.

Diğeri de PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’dir.

Emekli asker ve uzman askeri sosyolog olarak dünyaya ve olaylara bakışım devletimizin kurucu değerlerinin temellidir. Bu nedenledir ki ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmelere, anayasamızın değişmez maddeleri ile başlangıç kısmını gözeten bir anlayışla sosyolojik analizler yaparım ve fikri takiplerde bulunurum.

Aslında bu yöntem dünyaya ve olaylara Atatürk’çe bir bakışın gereğidir. Bilincimde yarattığım sanılarımı yalın şekilde kâğıda dökerim.

Analizde bulunurken kendime neden ve nasıl sorusunu da sormadan edemem.

Türkiye’deki ilkesizliklerin ana sebeplerini de; yasama, yürütme ve yargının aşırı iç içe geçmesine ve iktidar kontrolünde kontrolün de olmasına bağlarım.

Nasıl oluyor da Türkiye böyle oluyor sorusuna cevabım da hazırdır.

Yargı bağımsızlığının yeterince olmaması,

Liyakatin ikinci plana itilmesi,

Rüşvet ve adam kayırmanın yaygınlığı,

Gelir dağılımındaki adaletsizlik,

Cemaat ve tarikat gibi dini işlerle uğraşması gerek yapıların devlette etkin olmaya kalkışması ve bu cemaat ve tarikatların müritlerinden yana tarafgir olması,

Tarafsız olması gerek devlet kurumlarının aşırı siyasallaştırılması,

Sivil asker ilişkilerindeki dengesizlik,

Üniversite sınav soruları da dâhil her seviyede soruların cemaatler ve diğer yapılar tarafından çalınarak masum insanların haklarının gasp edilmesidir.

Dip Not:

AB ve ABD’nin hamisi olduğu ayrılıkçı Kürtçüler her fırsatta hedeflerini belli etmekten çekinmiyorlar. Son olarak Papa’nın Irak ziyareti sebebiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarını da içine alan bir haritayı propaganda maksatlı dünyaya duyururken, Türkiye ve İran’ın tepkisi ile geri adım atmışa benzemektedir. Ki bu geri adım tam bir aldatmaca örneğidir. Niyetleri bu iken Türkiye neden hâlâ IKBY’ne kol kanat germeye ve sahip çıkmaya çalışıyor? Anlamak da mümkün değildir.

Şayet Türkiye bölgede varlığını sürdürmek istiyorsa kendi oyununu kurmalı ve oyun kurucu olarak kendini göstermelidir. Elleriyle kendini yemeye çalışan IKBY’ni ve benzer yapıları beslememelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar