TANRI PARÇACIĞI

İnsanoğlu, yaradılışı itibarıyla devlet gibi üç erkten oluşur.

Yasama, yürütme, yargı  üçlemesi, çağdaş ve modern bir devlet tanımlaması ise

Ahlaklı ve akıllı bir  insan için de, beden, akıl ve ruh üçlemesi de o anlama gelir.

Yasama, bedendir.

Yürütme, akıldır.

Yargı, ruhtur. Yani vicdandır.

Akıl ve beden yöreseldir, dünyevidir. Ruh ise evrenseldir.

Hiç bir zaman biri diğerinin işine karışmamalıdır.

Akıl, bedenin işine karışmaya başladığında,

Akıl, bedeni kendine tek iş edindiğinde, beden beden olmaktan çıkar, aklın maskarası, kölesi olur.

Beden ile uğraşan akıl, şekilcidir. Üretken değildir. Bedeni kullanarak kendini pazarlamaya, yüceltmeye çalışır.

Bir diğer ifadeyle akıl, bedeni kendi şahsi çıkarları için kullanmaya başladığında, beden aklın kölesi olduğunda, beden artık aklın fahişesidir.

Akıl, akılsız olunca; bedenin dışı görünüşüyle, şekli şemalıyla uğraşır.

Diktatörleşen akla teslim olan bedenin iflah olması mümkün değildir. 

Kanser illetine yakalanmış gibi günden güne, içten içi boşalarak koflaşacak ve nihayetinde ayakta duramayıp yığılıp kalacak, toprağa karışıp yok olup gidecektir.

Ya da aklı bloke edecek, aklı aciz bırakarak müzmin hastalıklara yakalanacak ve aklı prangaya vurup onun acılar içinde kıvranmasına neden olacaktır.

Yaratılan Adem evlatları için akıl, tanrının insan bahşettiği en büyük lütuftur.

Akıl, düşünmek içindir.

Düşünmeyen, iyiyi kötüyü birbirinden ayıramayan bir aklı tespit eden  yakalayan şeytan, aklı bedenine ihanete, cehennem azabına, kötülüklere hazırlar.

Kültürsüz, görgüsüz ve demokrasinden bihaber ortamda yetişen ve gelişen bir akıl, fitnenin, fesadın, huzursuzluğun, kalleşliğin, sahtekarlığın yani kötülüğün kaynağıdır, anasıdır.

Bu nedenle beden,  insan üçlemenin en zayıf halkasıdır.

Aklın bedeni ele geçirdiği noktada, ruh sessizdir.

Seyreder ve asla varlığını göstermez.

Çünkü şeytanın olduğu yerde ruh olmaz, ruh barınamaz.

Ruh her zaman, bahar mevsimi gibi  tomur tomur, tomurcuktur.

Her güzel ortamda muhteşem çiçekler açar.

Ruh; iyiliğe, güzelliğe yürüyen, doğruluğa çalışan aklın olduğu yerlerde varlık gösterir ve aklı yüceltir, beden korur.

Ruh, huzurdur.

Ruh, güvendir.

Ruh, gelecektir.

Ruh, üretmektir.

Ruh, adalettir, iyiliktir, hoşluktur, güzelliktir.Bilmenin, bilimin hayır kapısıdır.

Ruh, VİCDANDIR,

Ruh vicdandır çünkü bedendeki TANRI PARÇACIĞIDIR.

Ruhu bozuk adamda vicdan, dolayısı ile TANRI PARÇACIĞI bulunmaz.

Devletlerde ise;

Yargı, TANRI PARÇACIĞI'dır.

Yürütme ise akıl.

Meclis ise bedendir.

Fikri olarak Atatürk, Türk Milletinin Tanrı Parçacığıdır.

Türk Milletine, Türk devletine, Türk ordusuna ihanet edenlerde TANRI PARÇACIĞI olmaz.

Haydi, hep birlikte güzel ülkemizin vatandaşı olarak düşünelim !...

İçimizde “Tanrı Parçacığı” barındırıyor muyuz?

Tanrı Parçacığı yoksunlarını tanıyabiliyor muyuz?...

Dip not:

1- Çok küçük düzeltmeler yapılmış olsa da bu yazı 2013 yılında yazılmış bir yazıdır.

2- Bugünkü yazımın konusu Diyarbakır anneleriydi. Evladını PKK denen bataklıktan kurtarmaya çalışan Diyarbakır Annelerinin seslerini duyurmaktı. Ancak geçen cuma günü İçişleri Bakanlığı Basın Müşavirliğinden Diyarbakır Anneleri ile ilgili son durumu yazılı olarak müracaat ederek öğrenmek istedim. Cevap vermelerini bekliyorum. Cevap alır almaz DİYARBAKIR ANNELERİ hakkında yazımı paylaşacağım.

Son olarak: Başta annem olmak üzere, vatana ve millete hizmet eden evlatlar yetiştirmiş veya yetiştirecek olan tüm annelerinin, eşimin kızlarımın, anne olan her kadının anneler gününü kutluyorum. Anne olmak bir ayrıcalıktır. Anne demek bereket demektir. Annelerimizin kıymetini bilmek ve kadına şiddete hayır diyerek yazımı sonlandırıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar