Selahattin Akarsu

Selahattin Akarsu

BEDEL ÖDEYEN OZANLAR

Ozanlarımız dert çekmişler. Dertli yazmışlar, yoksulluk içinde yaşamış ve yokluk içinde ölüp gitmişlerdir.

Ozanlar, düzenin adamı olmayanlardır. Baş kaldırıp eleştirmişlerdir.

Bu çile dolu, dert dolu yaşamlarında bir de hapislere atılmışlar. Sömürü, soygun düzene kayıtsız kalmamışlardır. Sazıyla sözüyle karşı gelmişlerdir.

Neydi suçları şimdi; “tescili katil Amerika” demiş, “Yuh” demiş soyanlara, insana kıyanlara! 

Muhlis Akarsu da “sırtımızda ağaların yükünü, silkinip atmanın zamanı geldi. Cehaleti geride bırakıp, ileri gitmenin zamanı geldi” demiş.

Sistem ne yapmış “fazla ileri gittin, gel buraya” deyip hapse atmış.

Bazı ozanlarımız neden haksızlığa, zulme boyun eğmedi, bedel ödedi?

Haksızlık hâlâ sürüp gidiyor.

Dert çekmiş ozanların yazdığı türkülerle servet edinen türkücüler de sefasını sürmüşler.

Deyişleri içki masasında meze edenlerin yazarları Alevi Vakfı Dernekleri’nden fahiş paralar isteyen parası çıkmadığı için bu türkücülere senet veren dernek yöneticileri, Sivas'ta Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen ozan sanatçılarımız üzerinden Avrupa’da, Türkiye’de onlarca konser, panel düzenleyerek onlara yüksek miktarda para ödendiğini biliyoruz. Yananlar yandılar, kurtulanların bazıları ise, kahraman yapılıp el üstünde tutuldular.

Bedel ödeyen ozanların türküleriyle ünlenen, zengin olan; Alevi inancıyla yaşamayan, ama bu değerleri sömüren türküleri sarhoş mezesi yapanları biz biliyoruz.

Vitrine koyup hiç bilgisi, birikimi, ideolojisi olmayan, 6 Ok'un manası nedir diye sorsan tarif edemeyenler türkücü, sanatçı ve hatta milletvekili yapıldılar! 

Velhasıl dert çok, derman yok, neyi anlatayım!

Gerçekler acı da olsa, gerçektir.

Başa dönecek olursak, yıllar önce, salonları hınca hınç dolduran kalabalık karşısına, ozanlarımız, örneğin Mahzunî Şerif çıktığında inlerdi salon. “Defol git benim yurdumdan, katil Amerika” diye başlardı ve alkışlarla inlerdi salon.

Neden türkü söylediği için hapse atılmış bu ozanlar? 

Muhlis Akarsu,“sırtımızda çetelerin yükünü silkinip atmanın zamanı geldi” demiş.

Ben bir işçi vatandaşım

Zaten belâlıdır başım
Soya soya bitti işim
Etme utan utan”

demiş, haydi hapis!

Aşık İhsanî;

Yeter bunca uyumamız
Kalkalım bakalım hele
Kara gündür çıramızı
Yakalım bakalım hele“

Yine Aşık İhsanî;

Düzenbazlar ellediler devleti,

Talan var ha beyler, talan var, talan!

Demokrasi türküleri söylenir,

Yalan var ha beyler, yalan var, yalan!”

dediği için hapse atılmış.

Düzene baş kaldıran ozanlar, yurtsever ozanlar hep antiemperyalisttir.

Ozanlarımız, gerçeğin yanında, ülkesi, vatanı, bayrağı için kaygılanmışlar. Mazlumun yanında, zalimin karşısında olmuşlardır.

Pir Sultan’ın direnciyle, 7 Ulu Ozan’ın izinde aşka, sevdaya, kavgaya dair ne varsa, söylemişlerdir.

İşte bu ozanlarla aynı çağda yaşadım, anılarımı, bende kalan izlerini yazmaya devam edeceğim.

Ozanlarımız çalmamış, çırpmamış; sadece sazlarını çalıp türkü söylemişlerdir. Mahzunî Şerif, Abuzer Karakoç, Aşık İhsanî, Abdullah Papur bile hapsedilmiş.

Muhlis Akarsu’yu inzibatlar Metris Cezaevi’nde 1 hafta tutmuşlardı. Suçu nedir? Türkü söylemek! 

Erim erim eriyesin! Yuh yuh çekmiş, ağalara-beylere, hacılara-hocalara. “Arapça okuyanlar, Allah Türkçe biliyor mu” demiş diye “gel buraya Mahzunî suçlusun” demişler.

Gizli anlaşmalar suç değil, yabancıların iliklerimize kadar sömürmesi suç değil, bütün kaynaklarımızın talan edilmesi suç değil, vatanın parsel parsel satılması suç değil; ama vatanı sevmek suç olmuş! 

Bu memlekette vatanı sevdikleri için “Komünisttir bunlar” denilmiş. Mahzunî Şerif, Spor Sergi Sarayı’ndaki bir konserinde devletin yasak saydığı türküleri istek üzerine söyledi.

Mevlam gül diyerek iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı,
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı

Pir Sultan'lar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı, boylamasam mı”

dediğinde salondaki 20.000 kişi her bir ağızdan “boyla Mahzuni boyla” deyip tempo tutarlardı.

Ve diğer yasaklı türkülerini söylediğinde hapsi boyladı. Konser sonunda evlerimize, sıcak yataklarımıza dönerken, Mahzunî kendi deyimiyle bir bekçi tarafından sorgulanmak üzere, karakola götürüldü. Vatanı parsel parsel satmak suç değil, gizli anlaşmalar suç değil ama türkü söylemek suçtur.

Yabancıların iliklerimize kadar sömürmesi, bütün kaynaklarımızı talan etmesi, güzel vatanımızda cirit atmaları suç değil; her türlü sömürüye, vurguna, talana karşı sözü olan ozanlar suçludur.

Vatanı sevdiği için komünisttir. Bunlar cezalandırılmalıdır.

Aşık İhsanî, Mahzunî Şerif, Hüseyin Çırakman, Aşık Yoksulî, Abuzer Karakoç daha niceleri cezaevlerine atılmışlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar