ALEX DE SOUZA VE 8 -0!

Bugün haberlere bakarken Türk'lerin eski kimlikleri ile KKTC'ye giremeyeceği ile ilgili haber dikkatimi çekti.

Türkiye'nin dahil, kendi eski kimliklerinin son kullanım tarihi muamma içindeyken Yavru Vatan dediğimiz ülkenin bu yaklaşımı hoş değil.

KKTC hükümetinin bunu yapmasından 2 sebep-, sonuç ilişkisi çıkartıyorum. 

Birincisi, ya, mevcut Türkiye Cumhuriyeti yönetiminden hoşlanmıyor ve kendince yaptırımlar uyguluyor Cennet Türkiye'mize. 

Ülkemize yapılan bu ayrımcılığın bir sebebi de, ihtimalen Suriye'den gelen mültecilerin büyük bir kısmı Türk Vatandaşı olması. (Suriyelilerin çoğuna yeni kimlik verildi)

Ya da ikincisi, Türk hükümeti ile anlaştı, eski kimliklerin sonu gelsin diye, çünkü ülkemizde hâlâ eski kimlik kullanan çok sayıda vatandaş var.

Hangi sebeple olursa olsun KKTC'nin kendisini uluslararası ülkeler içinde tanıyan tek ülke olan Türkiye'ye bu yaptırım hoş olmadı.

* * *

Özellikle Fenerbahçe'li okurlarım bileceklerdir. Fenerbahçe'nin efsane oyuncularından Alex De Souza; Fenerbahçe'de gösterdiği başarılı performansını Teknik Direktör olarak da gösteriyor.

Ülkesinin köklü kulüplerinden Santos'un U20  takımının başına geçen hoca, takımını oyunun 2. yarısında 10 kişi oynatarak oyuncuların olası kırmızı kart gördüğünde oyun dsiplininden kopmasını engellemek istemiş.

Bunda da başarılı olmuş. Nasıl mı?

Son maçını 1 kişi eksik olarak 8-0 kazanmış. Türkiye'de bir hoca A takımda bunu yapmaya kalksa, hemen daha maç bitmeden yorumcular ve futbol medyası o hocayı yerin dibine sokar, hatta o hocanın ülkemizde futbol hayatı bile biter.

Ancak kazanırsa Alex De Souza gibi, o zaman da  tüm kulüpler peşine düşer.

Ancak Türkiye'de büyük kulüpler bu hareketi kaldıramaz.

Küçükler de zaten yabancı hocayı getirecek, takımda tutacak bütçeyi ve başarıyı sağlaması çok zor.

Bu belki A.Ş. olan, şirket gibi yönetilen takımlarda, başkanın (patronun) takımı satana kadar kendisiyle çalışan işçisi ile olur.

Süreklilik olmaz. Yeni başkan geldiğinde o hoca gönderilir.

* * *

Galatasaray'dan ayrılması seçimlere bağlı olan Fatih Terim'in Başakşehir'e gitme ihtimali varmış.

Siz çalıştığı sektörde bir tesise ölmediği halde birisinin adını veriyorsanız, uzun vadede o statta oynayan ev sahibi takımın başına o kişiyi düşünüyorsunuz demektir.

Başakşehir Futbol Kulübü kurulduğunda Hollanda, Almanya gibi uzun soluklu yönetim planları yapıldığı belliydi.

Takım 2-3 sene kafaya oynadı ve finalini de lig kupasını alarak yaptı.

Sonrasında katarlara satılacaktı, vazgeçildi.

Şimdi, Fatih Terim'in Başakşehir'e hoca olması gayet mantıklı.

Çünkü Galatasaray'da misyonunu tamamladı hoca.

Bundan sonra Galatasaray'a yönetici olarak gelecektir.

Ancak öncesinde, aktif teknik direktörlüğü bırakmadan önce, Başakşehir veya başka takıma gitmesi en tabii hakkıdır.

Başakşehir bana göre bir adım öndedir. 

Siz olsanız, resmi evrakta ve/veya bir yapıda adınızın geçtiği statta veya iş yerinde çalışmak istemez misiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar