Güneş Gürseler

Güneş Gürseler

ÇEVRE VE MİLLİYETÇİLİK!

GÖÇMEN KUŞLARIN VATANI VAR MI?

DENİZDEKİ, TOPRAKTAKİ CANLILAR, HAVADA UÇANLAR SINIR DİNLİYOR MU? ONLAR İÇİN BÜTÜN SINIRLAR KAĞIT ÜZERİNDE DEĞİL Mİ?

SINIRAŞAN NEHİRLER KİMİN?

KÜRESEL ISINMA VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SINIR DİNLEDİ Mİ, TÜM GEZEGENİ ETKİLEMİYOR MU?

AVUSTRALYA’DA YA DA ÜLKEMİZDEKİ ORMAN YANGINI FELAKETLERİNİN ETKİSİ SADECE YEREL Mİ?

HER ÇEVRESEL SORUNUN MAĞDURU GEZEGENİMİZ VE TÜM İNSANLIK DEĞİL Mİ?

ÇERNOBİL’İN ETKİLERİ SINIR DİNLEDİ Mİ?

COVİD 19 SALGINI YEREL KALABİLDİ Mİ?

BİR BAŞKA ÜLKEDEKİ ÇEVRESEL SORUNA YARDIM ELİNİ UZATANLARIN ÇABALARI SADECE O ÜLKENİN DEĞİL İNSANLIĞIN YARARINA OLMUYOR MU?

ULUSLARAŞIRI EKOLOJİ

Bugün insan soyunun doğal yaşam çevresi tehlike altındadır.

Sorun bu kadar küreselleşmiştir ve hiçbir insanın bu sorundan kendisini soyutlaması düşünülemez. Bu nedenle sorun; tüm insanların, tüm ulusların tüm ülkelerin ortak sorunudur.

Ekoloji ya da çevre, ulusların aralarındaki ilişkilerle düzenlenebilecek sadece bu ilişkilerle sınırlandırılabilecek bir boyutta değildir. Çünkü ekoloji uluslaraşırıdır. İnsanlığın ortak koruyuculuğundadır. Ne tek bir insan ne de tek bir ulus doğayı tek başına koruyup geliştiremez. Küresel birliktelik ruhu ortak geleceğimizin ön koşuludur.

Hazar Denizi, Akdeniz, Marmara Denizi, Karadeniz, Nil Nehri, Tuna Nehri, Baykal Gölü, Amazon ve tüm ormanlar, sulak alanlar; bütün bunlar küresel servetimizin birer parçası, gezegenimizin ortak değerleridir. Bu değerleri korumak için küresel birliktelik ve uluslararası işbirliği dışında bir seçenek düşünülemez.

Uluslaraşırı ekoloji kavramı, bütün farklılıklarımızı unutturarak yeni bir inanç ve düzenle ortak bir çevre anlayışı geliştirmenin temelini oluşturmaktadır. Bu anlayış ülkeler ve bölgeler arasında yoğunlaştırılarak geliştirilmeli ve yeni olanaklar yaratılmalıdır. Böyle bir anlayışla çevreyi koruyabilmek için yapılması gereken işbirliği bilim ve teknolojinin tüm olanaklarını kullanmayı, bütün gücü bu alana yöneltmeyi gerekli kılmaktadır. Ancak bu noktada temel sorun, çevreyle ilgili yapılanmalara kaynak ayırmada yaşanmaktadır. Kaynak ayırma ise sorunu hemen politikleştirmekte; bilimsel kaygılar yerini ekonomik ve siyasal tercihlere bırakmaktadır. Bu da hem ulusal hem de uluslararası boyutta kaynak ayırımı çatışmasının ortaya çıkması demektir.

Bu tür çatışmaları aşabilmek ve ortak tehlikeyi birlikte göğüsleyebilecek kararlılığa varabilmek için uluslaraşırı ekoloji kavramına gereken değeri vermek zorundayız.

ÇEVRESEL GÜVENLİK

Bütün bunlar yeni bir güvenlik anlayışını da zorunlu kılmaktadır.

Bugün için dünyayı tümüyle ortadan kaldıracak bir nükleer ya da askeri tehlike yok ama; iklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklık, ormansızlaşma, çölleşme ve su kaynaklarının kirlenmesi insanlığı tümüyle yok edebilecek ortak tehditler olarak gündemdedir. İşte çevre baskısının giderek büyüyen etkileri, böyle bir tehdit karşısında insanlığın yeni bir güvenlik kavramı oluşturmasını gerekli kılmaktadır.

Günümüzün güvenlik kavramı “ÇEVRESEL GÜVENLİK” tir. Çevre baskısının giderek büyüyen etkileri, derinleşen ve genişleyen çevre bunalımını dünyayı ve insanlığın geleceğini tümüyle tehdit eden bir boyuta getirmiştir. Artık, gezegenimizin ve insan yaşamının sürdürülebilirliği yeryüzü ekolojisinin ve temel yaşam sistemlerinin varlıklarını devam ettirebilmelerine bağlıdır.

BİR BAŞKA ÜLKEDEKİ ÇEVRESEL SORUNA YARDIM ELİNİ UZATANLARIN ÇABALARI SADECE O ÜLKENİN DEĞİL TÜM İNSANLIĞIN YARARINADIR.

AYRICA BU YARDIMI İSTEMEK DE YARDIMA KOŞMAK DA DÜNYALI OLMANIN GEREĞİDİR.

(Ayrıntı için bakınız: Güneş Gürseler, YENİ KAVRAMLARI TARTIŞMAK Birleşmiş Milletler Türk Derneği 1993 Yıllığı, GÜNÜMÜZ ÇEVRE SORUNLARI Ayrı Basımı ve http://www.gurselertufan.av.tr/?s=121) 5.8.2021

Önceki ve Sonraki Yazılar