Güneş Gürseler

Güneş Gürseler

ÇEVREMİZİ VE MARMARA’YI KORUMADIK…

Tümüyle bizim sorumluluğumuzda yani Türklerin, Türkiye'de yaşayanların sorumluluğunda olan Marmara Denizini son elli yılda göz göre göre, adım adım büyük bir aymazlıkla öldürdük. Bugün su yüzüne çıkarak Marmara’nın feryadını haykıran “müsilaj” bütün bu yapılan ve yapılmayanların sadece bir sonucudur.

Yıllardır bilim insanlarının uyarılarını dikkate almayan, doğayı tükenmez sanan, üretimi daha çok tüketim için hedefleyen, tüm doğal kaynak ve değerleri tüketim ve kalkınma için sadece “girdi” olarak gören, “çevre”nin kalkınmanın hem kaynağı hem de sınırı olduğunu anlamak istemeyen bir siyaset, ekonomi ve kalkınma anlayışı ile yönetildik.

Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan dengesiz bir sanayileşme ve kentleşme ile birlikte büyük bir işsizlik.

Sanayileşme istihdam sağlamada nüfus artış hızının yarattığı işsizliğe ve tarımın yarattığı işsizliğe yetişemiyor. Bunun doğal sonucu da düzensiz ve kontrolsüz göç, bu göçün baskısı ile oluşan çarpık kentler, kentleşmeden kentlileşen bir nüfus. Bu yapıdan beslenen ve bu yapıyı besleyen siyaset.

Bu anlayış, önderlik etme, ufuk açma, bilimi dikkate alma yerine fiili durumu kabul ederek olumsuzluklara uyum sağlamayı, günlük çözümleri ve kendi nemalanmasını siyaset sandı.

Neler oldu?

  • Planlama anlayışı gerilerde kaldı.

  • Sanayi yerleşiminin ülke çapında planlanması sürdürülmedi, isteyen istediği yere istediği fabrikayı kurabildi.

  • 16 milyonu geçen İstanbul Trakya’yı işgal etti, Trakistanbul oldu.

  • Ruhsatlı ruhsatsız binlerce sanayi kuruluşu Trakya ve Marmara Bölgesi’nde Ergene Nehri ve Marmara Denizi etrafında arıtması ya da uygun arıtması olmadan yerleştirildi. Siyasiler ruhsatsız fabrikaların temelini atıp açılışlarını yaptılar.

  • Tarım toprakları, meralar yerleşime açıldı.

  • Otoyollar tarım topraklarından geçirilerek ulaşımda öncelik karayoluna verildi.

  • Yeraltı suları tükenmez sanılarak hoyratça tüketildi ve tüketiliyor.

  • Yüzyıllık ağaçları kesip fidan dikmek “ormanlaştırma” sayıldı.

  • Çevre Bakanlığı çalışma alanları bir türlü istikrar kazanamadı; sürekli bağlanan ve ayrılan kuruluşlarla verimli olunamadı. Başka işler arasında “çevre”ye de bakanlık yapılmaya çalışıldı.

  • Taşra örgütlenmesinde su havzaları esas alınması gerekirken her ilde bir çevre müdürlüğü kurularak bürokrasiye gömülündü. Liyakat esas alınmadı.

Bu belirttiğim ve de belirtmediğim daha pek çok uygulama ülkenin çevre değerlerine zarar verdiği gibi Marmara’yı da öldürdü.

Görüldüğü gibi temel sorun, siyasetin ve siyasetçinin çevreyi önemsememesi, çevre politikaları belirleyip bunları uygulama arayış ve ısrarında olmaması, vatandaşın da böyle politikaları istediğini göstermemesidir.

Uzun erimli düşünmeden güncel kaygılarla oluşturulan politikalar başarılı olamamıştır.

Bunun bir örneği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onsekiz yıl önce kurduğu Ergene Nehrindeki Kirliliğin ve Çevreye Etkilerinin Araştırılması Komisyonu’nun 25.4.2003 tarihli raporundaki Ergene’nin kirli suyunu arıtıp Marmara’ya verme önerisidir. Bu önerinin yanlışlığını dile getirmiş ama dinletememiştik. Sonuç ortada, derin deşarj sistemi 2021 Kasım ayından bu yana sadece %10 kapasite ile çalıştığı halde çöküşü hızlandırmaya yetti.

Haliç’i temizlemek için Marmara nasıl kirletildi ise aynı acımasızlık bir kez daha Ergene üzerinden Marmara’ya yapılıyor. Haliç’e gelen bütün atık suların bir kanalla toplanıp Ahırkapı açıklarından Marmara’ya verilmesi gibi Ergene’de toplanan pislik de Marmara’ya veriliyor.

Onsekiz yıldır yazıp söylüyoruz:

Bu yaklaşım sorun çözmek değil sorunu gözden uzaklaştırmak, saklamak ve başka sorunlara yol açmaktır. “Marmara zaten öldü, her gün milyonlarca ton atık su dökülüyor, bir de Ergenenin pisliğini vermişiz ne olacak?” anlayışı ile davranmanın doğaya, insanlığa ve gelecek kuşaklara saygıyla hiçbir ilgisi olmadığı, bilimsellikle ve ekonomiye katkı ile bağdaşmadığı çok acı ve maliyeti çok çok yüksek bir deneyimle ortaya çıkmıştır.

Hemen yanlıştan dönülmelidir.

Temizlemekle bitirilemeyecek yoğunluktaki yüzeydeki müsilajın tetikleyicilerinden olan Ergene derin deniz deşarjını hemen durdurup Marmara’yı atık deposu olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.

Müsilaj Karadeniz ve Ege’ye de yayılırsa sorun uluslararası boyut kazanacaktır.12.6.2021

Önceki ve Sonraki Yazılar