Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

TÜRKİYE'YE YAPILAN KÜRESEL YERLİ- MİLLİ OPERASYONLARIN MAHİYETİ

Anımsadığım kadarı ile Tansu Çiller hükumeti zamanında Türk Telekom 22 milyar dolar özelleştirilmiş idi. Danıştay bu miktarı az bularak özelleştirmeyi iptal etti. Daha sonra bu firma Hariri ailesine satıldı. Özelleştirme bedeli 6.5 milyar dolardı. Bunun için hiç para ödemeden OĞER gurubu bankalardan kredi kullandı. İhale şartnamesine aykırı olarak, bu firma Türk Telekom'un gayri menkullerini sattı. Kredi borçlarını ödemedi. Tüm karlarını transfer etti.

Bu küresel operasyonun operasyonun maliyeti 15. milyar dolardır.

Sonra T. Telekom kredi veren bankalar arası konsorsiyumuna devredildi. Bu konsorsiyumdaki devlet bankaları da Varlık Fonu'na devredildi. Böylece aslında basit bir muhasebe ile, T. Telekom'un borçları sıfırlanmış oldu ve para varlık fonu hesabından karşılanmış oldu.

Ziraat bankasının Virginya adalarına 1 milyar 615 milyon dolar kredi verdiği açıklandı. Bu kredinin Turksel'e verildiği anlaşıldı.

Borç ödenmeyince bu parayı Varlık Fonu ödedi ve ziraat bankasının bilançosunda bu alacak tahsil edilmiş gözüktü. Varlık Fonu da sahibi olduğu Ziraat bankası hisselerini yabancılara ipotek ederek bu parayı yabancı kaynaklardan temin etti.

Aslında ziraat bankasına borcu, bu bankanın sahibi olan fon üstlendi ve yine sahibi olduğu banka hisselerini ipotek ederek ödedi. Bu basit bir muhasebe ve mahsuplaşma işlemidir.

Peki Virjinya Adalarına verilen o kredi ne oldu. Toz- buz olup uçtu gitti.

Üçüncü bir kişinin firmanıza olan borcunu, firmanın sahibi olarak üstleniyorsunuz ve firmanızı da ipotek ederek bulduğunuz kredi ile ödüyorsunuz. Olan biten budur. Peki bu parayı alan üçüncü kişi bu parayı ne yapıyor dersiniz. Firma sahibi ile paylaştığını düşünelim. Bu durumda firma sahibi % 50 zarar etmiş olmaz mı ? Olur elbette.

Ama bu firma kendisine devlet tarafından görev süresi içerisinde tevdi edilmiş ise; ya da sermayesinin tamamını ülke halkı koymuş ise; bu yüzde elli hazır - helal paradır.

Peki, Ziraat Bankası'nı ipotek vererek dışarıdan aldığınız bu 1 milyar 615 milyon doları nereden aldınız. Yabancı bir fondan. Diyelim Katar'da ki hamile yazılı ( sahibi belli olmayan bir ) fondan aldınız. Bu 1.6 milyon doları da bu fona aktardınız. İşte bu fonun ödediği para ; o Virjinya adlarında buharlaşan para olup; böylece kamuya ait olan bir kamu fonuna ( varlık fonu) devredilen Ziraat bankası, özel bir fona geçiyor. Yani aynı bankadan bir off Shore hesabına kredi olarak aktardığınız para ile, kamu bankasını önce ipotek ediliyor ve bu ipotek bedeli ödenemez ise ( ki yönetim sizde olduğundan neden ödeyesiniz) satın almış oluyorsunuz. Tabii Katar'daki bu hamiline Fon size ait ise bir kamu bankasını, yine kamu bankasından aldığınız bir kredi ile uhdenize geçirmiş oluyorsunuz. Bu adil bir pazarlıktır ve serbest ticaret kurallarına uygun bir muameledir. Yasaya aykırı hiç bir durum yoktur.

BU ÖZELLEŞTİRMEDEN ÖZELLEŞTİRME İŞLEMİDİR

Bu işlemi paralı ve ödeme garantili oto yollar, köprüler, hava alanları, şehir hastaneleri ve maden şirketlerine teşmil edin. gelecek 10 yıl içinde kamu mülkiyetinin bir kişinin ( hamiline fon sahibi) eline, geçmesi kaçınılmazdır. hem de hiç bir kuruş para ödemeden.

Şehir hastanelerinin maliyet bedelinin toplam 65 milyar dolar; sözleşme bedelinin ise 165 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Aradaki 100 milyar dolar ise hastalar ( müşteri deniliyor bunlara ) tarafından ödenmez ise, hazine tarafından ödeniyor.

Bu sistemde hastaneye ne kadar az hasta gider ise, o kadar iyidir. Fark hazinden ödenir ve esasında birer yedi emin veya mutemet olan sözleşmenin diğer tarafı , hazinden aldıkları bu paraları yurt dışına transfer ederler. Bu muazzam miktar ile geri dönüp Türkiye'nin tüm fizik varlıklarını ( bankalar, sanayi tesisleri, zirai işletmeler .. vb) satın alabilirsiniz. Ve eğer kontrat muhatabı firma da hamiline bir fona ait ise yapılacak bir şey yoktur.

Bu fon sahiplerinin tek istediği ülkede yıkıcı bir kriz olmasıdır. Çünkü bir krizde her şeyin fiyatının yarı yarıya düştüğü açıktır. Ve basiretli bir tacir olarak , bu kimselerin en ucuz fiyatları kollayarak alımda bulunmasından daha doğal ne olabilir.

Zira, liberal sistemde her türlü akdi ilişki, adil ve yasaldır. Adil bir alış veriş yapılmıştır. Kontrat taraflarından birinin bir devlet olması bir sorun oluşturmaz.

Bu sistemi köprüler, yollar, tuneller, madenler, HES'ler hava alanları, elektrifikasyon ..vb için çalıştırın, o zaman kendi vergileriniz ile yapılan bu hizmetlerin - bedava olması gerekir iken- neden bu kadar fahiş olduğunu anlayabilirsiniz.

Bu sistem yakın bir gelecekte kamu hizmetleri için de ( pasaport, gümrük, nüfus işleri, gümrük, tarihi- turistik bölgeleri ziyaret .. vb) görebilirsiniz.. Bu alandaki rant ise 300 milyar dolardan fazladır.

İşte yerli milli edebiyatı yapan," sol" geçinen İngiltere Chatham House işbirlikçilerine duyurulur. Bu işbirlikçiler için aynı evi soymaya gelen iki hırsızdan birinin Türk olması "olayın yerli- milli olması" için yeterlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar