Prof. Dr. Osman Erk

Prof. Dr. Osman Erk

GÜÇLÜ BİR VÜCUT İÇİN GÜÇLÜ BİR BAĞIRSAK GEREK!

Güçlü bir vücut için bağırsağın güçlü olması, bağırsağınızı korumak için şeker, tuz ve undan uzak durulması gerekmektedir. Hipokrat’ın dediği gibi bütün hastalıklar bağırsaklardan başlar. Bağırsaklarda yoğun olan ve Enterik Sinir Sistemi (ESS) adı verilen özel sinir hücreleri bulunmaktadır. Bu nedenle ikinci beyin adı verilmektedir.

İnsülini Ortaya Çıkarır

Zararlı mikroorganizmaların sayı ve türlerinin artması; yararlı dost mikroorganizmaların sayı ve türlerinin azalması ise vücutta inflamasyon ve inflamasyondan kaynaklanan hastalıklarını ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Bağışıklık sisteminden kaynaklanan ve moleküller hücrelerdeki insülin reseptörlerini bloke ederek, insülin direncinin ortaya çıkmasını kolaylaştırır ve bu kısır döngü sürer gider.

Yağlar Büyük Tehlike

Trans yağ, glisemik indeksi yüksek karbonhidratlı gıdalar zararlı bakterilerin hakimiyetinin artmasına neden olurlar. GDO’lu ve tarım ilacı içeren besinler, şeker, tuz, un zararlıdır. Bol sebze ve meyveler tüketin.

Sindirim İyi Değilse Sağlık Kötüdür

Yenilen besinlerin kalitesi kadar, sindirim sisteminin bu besinleri nasıl işlediği de son derece önemlidir. Çiğneme özellikle sebze ve meyvelerin sindiriminde son derece önemlidir. Çünkü sebze ve meyvelerin hücre zarları sindirimi son derece güç olan selülozdan yapılmıştır. Hücre içindeki yararlı besinlerin açığa çıkması için bu selüloz zarların parçalanması gerekmektedir.

OBEZİTENİN NEDENİ SAĞLIKSIZ BAĞIRSAK

Bağırsaktaki sağlıklı bakterilerin azalması, vücudun dengesini bozmakta ve obeziteye yol açmaktadır. Sindirimi korumak için yapay tatlandırıcıdan kaçınmalıyız. Doğal probiyotiklerden destek alınmalıdır. Bağırsaklar, vücudun ikinci beyni olarak adlandırılmaktadır. Bu organın sağlıklı olması, tüm bedenin sağlıklı olması anlamına gelmektedir. Düzenli bir sindirim sistemi için probiyotik besinler önem taşımaktadır.

İçeriği Tamamen Farklı

Eczaneler başta olmak üzere piyasada probiyotik olduğunu iddia eden pek çok ürün bulunuyor. Sağlıklı sindirimi ve bağırsağı vadeden bu ürünlerde, etiketinde yazan mikroorganizmaların bulunmadığı, ölü mikroorganizma içerdiği, bazılarında da zararlı mikroorganizmaların olduğu biliniyor. Bir ürünün probiyotik olması için canlı olması ve belirli sayıda mikroorganizma içermesi (en az bir milyar), mide ve safra bariyerlerini rahatlıkla aşarak kolona kadar ulaşması, orada lokalize olması gerekmektedir. Probiyotikler, en fazla bilimsel çalışmanın yapıldığı alanların başında geliyor. Ancak probiyotikleri her hastalığa ‘deva’ gibi görmemek gerekiyor. Kişinin genetik yapısı, probiyotiklerin etkinliğini önemli ölçüde değiştiriyor. Üst ve alt solunum yolları enfeksiyonlarını hafifleten probiyotikler, kolit, Crohn, irritabl bağırsak sendromuna iyi geldiği biliniyor.

Karaciğere Zarar

Bağırsak mikrobiyotasının zarar görmesi, pek çok hastalığa yol açıyor. Bunun başında obezite geliyor. Yağ üreten Firmicutes bakterileri obezitenin nedeni olarak gösteriliyor. Probiyotiklerin enfeksiyonu ve obeziteyi önleyici, insülin direncini hafifletici etkisi bulunuyor. Vitamin ve mineral düzeyini artıran probiyotikler kalp hastalıkları, diyabet, karaciğer yağlanması ve depresyon gibi birçok hastalığa iyi geliyor. Stres ise mikrobiyatanın çeşitliliğini azaltıyor. İlerleyen yaşta mikrobiyatanın çeşitliliği azalıyor ve zararlı bakteriler çoğalıyor.

Sistemi Bozan Durumlar İlaçlar: Antibiyotikler, antiromatizmal ilaçlar, kortizon, doğum kontrol hapları, mide ilaçları, kanser ilaçları ve anti depresanlar.

Kimyasal Toksinler: Tarım ilaçları, GDO’lu besinler, hava kirliliği, sigara dumanı ve daha birçok kimyasal rafine şeker ve yapay tatlandırıcılar. Doymuş ve trans yağ. Mide asidi ve safra asidi azlığı.

Önceki ve Sonraki Yazılar