Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

İMANIN TANIMI VE KAPSAMI

İman: Bir kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine güven vermek, güvenlikte olmak, şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak.

Terim olarak iman: Hz. Peygamberi, Allah Teâlâ’dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde ( zarurat-ı diniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak.

Kalbin tasdiki imanın değişmeyen asli unsurudur. İmanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir. Bununla ilgili ayetler ve hadisler: “ Ey Peygamber, kalpleri iman etmediği halde, ağızlarıyla inandık diyenlerden ve Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin…” (Maide:5/41)

“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslam’a açar…” (En’am: 6/125)

“Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri cehenneme koyacak, sonra da bakın; kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız onu cehennemden çıkarın diyecektir.” (Buhari, ”İman” 15, Müslim,”İman”,82)

Her inanan kişi neye inandığını bilir ama her bilme inanmayı gerektirmez. Bu yüzden imanla bilgi arasında çok yakın bir ilişki vardır. İnanılacak esaslarla ilgili bilgiye iman denilebilmesi için kişinin gönlünde ve kalbinde hür iradeye dayalı bir boyun eğişin, teslimiyet ve tasdik bulunması gerekir. İman edene sevap, etmeyene ceza verilmesinin dayanağı, kişinin gönülden bağlılığının bulunup, bulunmamasıdır.

Kalp ile tasdik imanın asli unsuru olmasına rağmen kalpte neyin gizli olduğunu insanlar bilemeyeceğinden dolayı, imanın dil ile söylenerek açığa vurulması (ikrar), imanın bir parçası değil, adeta onun dünyevi şartıdır. Zira; kişinin dünyada ikrarına göre bir işleme tabi tutulması gerekir. İkrar ile kişi mümin olarak tanınır, Müslüman muamelesi görür, Müslümanla evlenebilir, kestiği hayvanın eti yenir, zekât ve öşür gibi dini vergilerle yükümlü tutulur. Ölünce cenaze namazı kılınır, Müslüman mezarlığına defnedilir. Eğer bir kimse diliyle inancını ikrar etmezse ona, Müslümana özgü bu hükümler uygulanmaz.

Sahabilerden Ammar b. Yasir, kureyş müşriklerinin ağır baskılarına ve ölüm tehditlerine dayanamayarak kalben inanmakla birlikte, diliyle Müslüman olmadığını bunun Hz. Muhammed’in dininden çıktığını söylemiş, bu olay hakkında ayet-i kerime inmiş ve Ammar’ın; Mümin olduğunu belirtmiştir: “Kalbi imanla dolu olduğu halde (inkara) zorlanan kimse hariç; kim iman ettikten sonra Allah’ı inkar ederse ve kim kalbini kafirliğe açarsa, işte Allah’ın gazabı bunlaradır. Onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl: 16/106)

Kalp ile tasdik imanın rüknü, olmazsa olmaz unsuru ve değişmez temelidir; dil ile ikrar bu asıl ve gerçeğin tanınmasını sağlayan bir şarttır.

5 vakit okunan Ezanla; kulaklarımıza dolan tekbir, Allahuekber “Allah Büyüktür”; Tevhit, “ Allah vardır ve Bir’dir; O’ndan başka ilah yoktur!”;

Kelimeyi Şahadet “ Ben;(şahitlik ederim ki) tanır ve tanıtırım ki; Allah vardır ve Bir’dir ve ben yine tanır ve tanıtırım ki Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir!” sözleri de günlük hayatımıza yansımasıdır. Tekbir, Şahadet ve Tevhit gökyüzünden, yeryüzüne, insanlığa ince, nazik bir hatırlatmanın tezahürüdür. O yüzden arıtır, dinginlik verir.

Tövbelerimizde, dualarımızda dillendirdiğimiz; “Batıl şeylerin cümlesinden ari ( temiz olmak)ve beri (uzak durduk) olduk, dini İslam’ı kabul ettik. Ahir zaman peygamberi ve peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın senin Canibi İzzetinden ( senin yüce katından) Cebrail (a.s) vasıtasıyla her neyi getirmiş ve her neyi haber vermiş ise dilimiz ile ikrar, kalbimizle tasdik ettik. İnandık, iman getirdik Hakk’tır ve gerçektir asla şek ve şüphemiz yoktur, ( tam ve tereddütsüz inandık) “ Amentübillahi, ve melaiketihi, ve kütübihi, ve rusulihi, velyevmil ahiri, ve bil kaderi, hayrihi ve şerrihi, minallahiteala velba’sü ba’del mevt; vel hisab, velmizan, vessırat, velcennetü vennaru hakkun küllühu eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve rasuluh!” demekteyiz.

Âmentüde sıralanan ve Ehl-i sünnet inancına bağlı herkesin kabul etmesi gereken bu iman esasları Kur’an’da çeşitli ifadelerle yer almıştır. Bir yerde müminin vasıfları olarak Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba (Kur’an’a) ve peygamberlere iman şeklinde sıralanırken (bk. el-Bakara 2/177), başka bir yerde müminlere “Allah’a, peygamberine (Hz. Muhammed’e), peygamberine indirdiği kitaba (Kur’an’a) ve önceden indirdiği kitaba” iman etmeleri emredilir (bk. en-Nisâ 4/136).

KAYNAKÇA: TDV İLMİHAL VE KUR’AN MEALİ

Önceki ve Sonraki Yazılar