Prof. Dr. Hamdi Temel

Prof. Dr. Hamdi Temel

KİRLENDİKÇE KİRLENECEĞİZ!

Geçen gün otobüs ile yolculuk yaparken, arkadaki bir koltuktan birisi cep telefonundan videolar izleyip sesli sesli gülüyordu, muhtemelen kulaklığını unutmuştu ama kendi keyfi için otobüsteki tüm insanları rahatsız etmekten çekinmiyordu.

İşin ilginç tarafı ise hiç kimse ses çıkarmıyordu,

Ya korkusundan, ya çekingenliğinden ya da umursamazlığından.

Nasıl bir şeydi bu.

Arkamı dönüp o şahsa baktım, hiç aldırmadı bile.

Otobüs muavini de belli bir müddet ses çıkarmadı. Daha sonra ise uyarılar ile sesli videosunu kapatmak zorunda kaldı.

Kendi keyfi için etrafındaki insanları rahatsız etmekten hiç mi utanmıyordu,

Ya da gerçekten insanların yaptığı şeylerden rahatsız olmaları onu hiç rahatsız etmiyor muydu?

Nasıl bu kadar saygısız ve düşüncesiz bir topluma dönüşmüştük?

Caddede yaya olarak yürürken karşıya geçmek isteyip de yola adımımızı attığımız anda arabaların bizi görmesi ile hızlanmasına ne dersiniz peki, sanki yollar sadece benimdir diye hareket eden bir garip sürücüler türemişti.

Veya ana caddede rahatlıkları ile trafiği hercü merc eden yayaları da unutmamalıyız tabi ki.

Yollarda ralli yapanlardan ise hiç bahsetmiyorum.

Trafik lambalarındaki sarı rengi ise unutmuşuz, kırmızı rengin değişmesi ile birlikte yeşil yanmadan arkadan kornaların çalmalarına ne dersiniz. Düşüncesi bile huzursuzluk hissetmeme neden oluyor.

Arabalarının pencerelerini açıp, maskelerini sağa sola atmaları, yedikleri içtikleri şeylerin paketlerinin atılması, sigara izmaritlerinin gelişi güzel çevreye fırlatılması ne kadar çirkin şeyler değil mi?

Pencerelerden atılan şeyleri birileri toplar imasında mı idiler yoksa çevresine bile bile zarar vermek hoşlarına mı gidiyor?

Ben anlayamıyorum.

Galiba anlamakta istemiyorum.

Yol kenarlarımız izmaritlerden tutun, pet şişelere kadar renksiz renksiz, çirkin mi çirkin şeyler ile dolu. Göz zevkimizi de bozuyor, çevremizin fiziksel ve kimyasal özelliklerini de olumsuz yönden değiştiriyor.

Etrafımızda gürültü kirliliği de bol miktarda var görüntü kirliliği de.

Ruh sağlığımızın bozulmasının ispatı ise son yıllarda psikolojik ya da psikiyatrik vakaların sıkça işlendiği filmlerin oldukça reytinginin fazla olması. O alanların uzmanları da şaşırmış durumdalar.

Çok rahatlık ile sağlığımıza kavuşmamıza yardım eden doktorlarımıza saldıran insanları televizyonlardan ya da bizzat görebiliyoruz.

Düşünebiliyor musunuz, sizi sağlınıza kavuşturan insanlara zarar verebilecek kadar canileşebilen insanların ruh hallerini…

Haberleri izlemeye korkuyorum artık,

Bir öğrenci hocasını dövüyor,

Ya da bir öğretmen ilkokul öğrencisini tekme tokat dövecek kadar canileşebiliyor.

Galiba çıldırıyoruz, yok yok cinnet geçiriyoruz.

İş işten geçmeden, kendi rahatımız için, başkalarına zarar vermeyi önlememizi öğrenmemiz gerekiyor.

Güzel ahlak ile yoğrulup öğrendiğimiz şeyler ile yaşamayı öğrenmeli, maneviyatımızı güçlendirmeli, çevre bilincini kazanmalıyız.

Belki de eğitim ve öğretim sistemimizi yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Nerede yanlış yaptığımızı çok geç olmadan bulmalıyız

Çok acil çözüm yolları bulmaz isek,

Haberiniz olsun,

Kirlendikçe kirleneceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar