KUVARS VE ÇEŞİTLERİ 6

Değerli  arkadaşlar,kuvars yazı dizisine devam ediyoruz.


S  Ü  T   K  U  V  A  R  S  I:

bu kuvars çeşidi hakkında kaya kuvarsı bahsinde söz etmiştik aslında söylenecek fazla şey yok.Normal kuvars ile aralarında ki fark içinde olan gaz ve sıvı nedeniyle buzlu cam veya sütlü görünüm dışında bir şey yok ama başka nedenlerden dolayı bu taş çok önemli.Buna sebep ise bu taşın altın ve kıymetli maden arayanlar için çok

önemli olması,peki neden önemli oraya geldik...Kısa cevap altın ve değerli maden ihtiva ettiği için,neden böyledir sorusu uzun bir cevabı gerektirir.Plaser altın yatakları bilindiği gibi asıl kaynak olan kuvars kayaçlarının çeşitli nedenlerle parçalanması ve su tarafından(dere,ırmak)sürüklenerek yığınlar oluşturmasıdır.Yani herşey gelir süt kuvarsına dayanır,o zaman soru şu neden süt kuvarsı?işte bu soruya cevap vermek için işin ta en başına dönmek gerekiyor.Biraz uzun olacak şimdiden özür…

Güneş sistemi oluşurken,güneşimiz var olan sıcaklığı ve basıncı ile esas element olan “hidrojen”i (evrende ki en fazla olan element)kullanarak diğer elementleri üretti.Bilindiği gibi evrenin ilk ve en bol bulunan elementi hidrojendir.Hidrojen tek elektronlu bir elementtir.(elementleri birbirinden ayıran en önemli faktör elektron sayısıdır,bu elektron sayısına göre proton sayısı bulunur,nötron element farklılığını değil aynı elementin farklı “izotopunu”belirler.)işte güneş iki hidrojenin elektronunu bir araya getirerek “helyum “elementini oluşturur(He(helyum elementi ilk ve son yörüngesi tam dolu olduğu için soy gazdır bileşik yapamaz ancak bu olay bilim dünyasında “füzyon” diye bilinir ve muazzam bir enerji ortaya çıkar bunun dünyadaki karşılığı hidrojen bombasıdır dikkat atom bombası değil! Atom bombası ise yine bilim dünyasınca “fizyon” adı verilen yani atom çekirdeğini ayrıştıran ve enerji salan bir olgudur ancak diğerine göre çıkan enerji daha azdır))-iki elektron ve iki protonu var)bu ikisinden üç elektronlu (yazıyı kısaltmak için,biraz atlamalı yazacağım)”lLİTYUM”elementi(bu element de son yörüngesinde tek elektron olduğu için çok özeldir),4 elektron lu “BERİLYUM”bu element de kolay bileşik yapar değerli taş yaratıcısıdır ve nükleer enerji için önemlidir)”5 elektron lu “BOR”elementi(son yörüngesindeki beş açık nedeni ile çok aktiftir bu nedenle çok sayıda bileşik yapabilir özellikle hidrojen yutucusudur),6 elektronlu “KARBON”elementi(yaşamın temel elementi zira son yörüngesinde ki dört eksiklik nedeni ile dörde kadar  elektron alabilir veya verebilir bu durum nedeni ile inanılmaz sayıda bileşik oluşturabilir),7elektronlu”AZOT”son yörüngesinde üç eksik elektronu var agresif şekilde bir elektron alır)8 “elektronlu “OKSİJEN”(yaşamın en önemli elementlerinden)”,9 elektron lu “FLOR”elementi(bu element en aktiflerden biridir sebebi de elektron yörüngesindeki boşluktur),10 elektronlu”NEON”element(bu soy gazdır,sebebi de yörüngelerinin dolu olmasıdır),11 elektronlu “SODYUM” 12 elektronlu “MAĞNEZYUM””dur,13 elektronlu  “ALÜMİNYUM”(en hafif metallerdendir)”,14 elektronlu “SİLİSYUM””dur(bu element elektron sayısı yönünden karbona benzer her ikisinin de son yörüngesinde dört elektronlu boşluk vardır bu da onlara bileşikler yapmak için sonsuz olanak verir),15 elektron lu“FOSFOR”  16  elektronlu “KÜKÜRT”,17 elektron lu “KLOR”dur(bu element florun benzeri özelliklerine sahiptir),18  elektronlu “ARGON”dur(bu element neon elementine benzer soy gazdır),19 elektron lu “POTASYUM”,20 elektronlu “KALSİYUM”,21 elektron lu “SKANDİYUM”(bu element çok ilginçtir dünyada çok az bulunur)22 elektronlu “TİTANYUM”,23 elektronlu “VANADYUM” 24 elektronlu “KROM”,25 elektron lu “MANGAN”veya Manganez”,ve nihayet 26 elektronlu “DEMİR”.

İşte yukarıda yazılan yirmi altı element bizim güneş tarafından üretilmiştir.O zaman soru şu,etrafımızda  gördüğümüz her şey bu elementler tarafından mı oluşturdu?cevabı hayır!Çünkü doğada 94 adet doğal olarak bulunan ayrıca insan yapımı olanlarla birlikte 120 kadar element vardır.(sayılar zaman içinde değişebilir)Bu durumda 26-94=68adet element bize güneş sistemi dışından gelmiştir.

Güneş sistemi dışında bizim dahil olduğumuz galaksi(samanyolu diye bilinir)içinde veya belki başka galaksilerden gelmiştir peki kaynak nedir?kaynak “süper nova”patlamalarıdır,Quasardır,(belki ileride başka kaynaklarda olduğu ispatlanabilir)bu patlamalardan öyle yüksek sıcaklık ve basınç ortaya çıkar ki yukarıda yazılı 26 element dışında ki elementler meydana gelir.Bunun türkçesi altın gibi kıymetli metaller dış uzay kaynaklıdır.İşte dünyamızın ilk oluşum anlarında kendisinin sıvı (veya jelatin halinde)halde olduğunu ve dış uzaydan büyük süratle gelen ağır metal partikülleri bombardımanına tutulduğunu hayal edersek ve gelenleren ağırlığı nedeni ile dip kısımlarda yani yerin derinlerinde kaldıklarını anlarsak çözüme doğru gideriz.Ekliyelim,altın en ağır elementlerdendir(Özgül ağırlığı 19.3 ve evrenin en ağır elementlerinden biridir,en ağırı ise Osmiyum dur)

Anlattığım süreç milyarlarca yıl sürmüştür ve sürmektedir.Her element yoğunluk ve ağırlığına göre kabaca sıralanmıştır zira yeraltı korkunç hareketlidir.Bilim henüz bu konulara tam olarak vakıf değildir.Sadece bazı teoriler mevcuttur.Ayrıca yerkabuğu altında ki kısım dışarı çıkınca “lav”dediğimiz haldedir.Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan araştırmalar da bu sıvının farklı farklı yapıda olduğu tespit edilmiştir.Bu farklı yapıya içerdiği elementin oranına göre isimler verilmiştir(mafik,ultramafik,Ortaç gibi)Var olan sıvı sıcaklığın ve gazlarında etkisi ile yukarıya çıkmak için hareket halindedir.Bu hareketlenmeler neticesinde volkan ve benzeri oluşumlar(Volkan,kimberlit,lamroit,lamprofir,dayk) sürekli olur,neticede yerin üstüne bahsettiğimiz elementler ulaşır.Burada bir önemli konu var,kuvars ve kalsit en son oluşan mineraldir(mağmada ki soğumanın kendine özgü özelliği vardır,önce mağnezyum,karbon,krom gibi Elementler uygun sıcaklık ve basınç ile özgün mineralleri oluşturur. Magmanın silikaca zengin veya mağnezyumca zengin olmasına göre farklılıklar olmasına karşın diyebiliriz ki ilk önce “olivin,piroksen,amfibol “ oluşur yukarıda yazıldığı gibi en son oluşanlar kuvars ve kalsit tir..En son oluşması ve yer kabuğunda büyük yer kaplaması sebebiyle yukarı hareketlenen mağma bu kuvars damarları ile karşılaşır,sıcaklığı ile eritir ve ilerlemeye devam eder ancak yerin üst kısımları aşağısı ile kıyaslandığında aşırı soğuktur ve elementler donarak katılaşmaya başlar(tabi çeşitli sebeplerle elementler ancak uygun olanlarla beraber olurlar ve bileşikler,mineraller meydana  getirirler.)mağma büyük miktarda gaz ihtiva eder ve gazlar daha hareketlidir,sonuçta kuvars damarları gaz ve sıvı nedeniyle süt gibi görüntüye kavuşur.İçinde ağır metal olan mağma içinde ki altın,platin gibi soy metaller bileşik yapamadıkları için diğer elementlere göre daha serbest kalırlar ve yüksek ağırlıkları neticesinde bir araya gelme eğilimindedirler .Burada bu olayların  bu kadar basit olmadığını işi kolaylaştırmak için bazı kısımların es geçildiğini hatırlatırım.Bir başka önemli faktör de elementlerin iyon çaplarının farklı büyüklükte olmasıdır(yani her element iyon çapı kadar yer kapsar)elementler iyon çapı birbirine yakın olan(%15fark ile)elementler ile yeni bileşik yaparlar(bu durumu ilk defa Goldschmit bulmuştur bu nedenle Goldschmit’s kurallar I  diye bilinir ) bu şekilde diyelim ki garnet oluşumunda hep aynı elementler rol alır(bunlar Fe,Al,Ca,Cr,Mg,Mn gibi elementlerdir bu elementler birbirinin yerini  alabilirler) benzeri şekilde altın iyon çapı uyması nedeni ile gümüş ile birlikte olur.(elektrum adlı alaşım)bir diğer önemli konuda şudur;mineraller oluşurken hem ortam birlikteliği(sıcaklık ve basınç gibi)hem de element uyumlulusu isterler yani her element her element ile birleşmez,birleşebilmenin yani bileşik yapmanın çeşitli kuralları vardır(elektron değişimi,ortak elektron kullanımı vs.)işte bu sebeplerle bazı minerallerin bulunduğu yerlerde aradığımız minerali bulabiliriz bunlara GÖSTERGE MİNERALLERİ denir.Konu ile ilgili örnek verelim,rhodonit ve rhodokrozit mineralleri mangan esaslı minerallerdir bu minerallerin olduğu yerde sonuç olarak gümüş bulunur,gümüş ile altın genelde beraber bulunur.Altın ve ağır metaller işte bu anlatılanlardan dolayı süt kuvarsı ile (elbette kalsit de buna dahildir)birlikteliği vardır ancak bu konu sanıldığından daha karışık olduğunu bir kez daha yineleyeyim.Fakat şu konuyu anlarsak her daim işimize yarar;mineral oluşum sırası vardır ayrıca elementlerin birbiri ile ilgili bileşik yapmada da bazı kuralları mevcuttur bu nedenle de altın bazı minerallerle bağıntılıdır,bunları kabaca yazarsak şunlardır.

1:Gümüş elementi (ikiside soy metal olduğundan bileşik değil daha çok alaşım yapar ancak bileşikde yaptığını bilelim.

2: Bakır ile birlikteliği vardır.Ancak ayrıştırma sorunu da mevcuttur.

3: Pirit ve kükürt bileşikleri birlikteliği,burada da problem vardır altın genelde çok küçük halde yapı içinde gizlidir bunun için bazı yöntemler geliştirilmiştir en kolay ama az faydalı olanı kükürtün yakılarak uzaklaştırılmasıdır ancak sonradan “kükürt yiyen bakteriler”metodu ile daha ekonomik hale gelmiştir.

4: Demir ile birliktelik; bu konu biraz daha problemli zira Demir yer kabuğunda çok bol bulunur fakat demir de ağır bir elementtir özellikle dere yatağı dip kısmında birikir genelde hep mikro düzeydedir şayet bölgede altın mevcutsa demir zerreleri içinde görülür.

5: Civa ile birliktelik;civa da ender bulunan element olduğu akılda kalması gerekir ve civa ile altın derhal “amalgam “denilen alaşımı yapar.Bir bölgede civa bulunma miktarı yüksekse altın olması beklenir.

6: Wolfram ile birliktelik;wolfram da ender bulunan metallerdendir ve Özgül ağırlığı altınla aynı gibidir bunun sonucu olarak şu kural geçerlidir”eğer bir yerde wolfram çok yüksek ise altın mutlaka vardır ancak tersi geçerli olmayabilir”.

7: Kurşun ile birliktelik; kurşunda ağır metallerdendir fakat nisbeten yer kabuğunda az bulunur,klark sayısı yüksekse altın bulunur.

8: arsenik ile birliktelik;çoğumuz zehir olarak biliyoruz ama mineraldir fakat ayrıştırma sorunu getirir.

9: Diğer birliktelikler; özellikle mağmatik kayaçların “ultramafik”olanları diğer kayaç çeşitlerine göre daha çok altın bulundurur.Süt kuvarsı ile ilgili kısmı noktalıyorum.

 

P  R  A  S  E:

Bu kuvars çeşidide tartışmalıdır.Bir ara kuvars çeşidi değil bir kayaç olarak tanımlanmıştı (kuvarsit)ayrıca kriptokristalli bir taş olan krizoprase ile bir tutulduğu da olmuştu.Fakat son yıllarda bu taşın bazı kristalleri bulununca yeni bir çeşit olarak kabul edildi.prase kelimesi eski Yunancada yeşil anlamına gelir(bizdeki pırasa sebzesi).

internette bu adla arama yaparsanız pek çok sitede bu taşın bir kalsedon  cinsi olduğu yazacaktır.Bu durumda taş kriptokristalin demektir ve bu taşlar asla saydam olmaz fakat yazdığım gibi birçok saydam olanı bulunmuştur bu nedenle kriptolu olması mümkün değildir.Ancak yinede yeni yeni tanınmaya  başlayan bir taştır.Elbette rengi yeşildir,diğer özellikleri kuvars çeşitleri ile aynıdır.

 

P  R  A  S  İ  O  L  İ  T  E:

Bu taşda yeşil şeffaf bir taşdır.Çok az bulunmuştur.Ancak bazı yerlerde bulunduğuna dair raporlar ciddi gözükmektedir.Brezilyada ametist taşının ısıtılması ile yapay olarak üretilmiştir,bu çeşide yeşil ametist taşı denir(Amegreen  taşı da denilir)

Elde ki numunelerin çoğunluğu insanlar tarafından üretilmiştir,insan yapısı olanlarında ametist renk bölgeleri belli olmaktadır.Ayrıca sulu çözeltiye demir tuzu ekleyerek bu taş elde edilebilir.Normalde +3 değerlikli demir sarı renge sebeb olur,prasiolite taşına benzer yeşil renkli olanı elde etmek için potasyum ve +2değerlikli demir çözeltiye ilave edilir.Hala konu tartışmalıdır,Brezilya,ABD,Tanzanya,Nabibya,Polanya,Kanada da bulunduğuna dair bildirimler vardır.En önemlisi Nabibya da iyi bir şekelde belgelenmiş bir raporda bir kuvars damarında ametist ile birlikte bulunduğu bildirilmiştir bu güvenilir kabul edilmektedir.Bulunan bazı kristalleri soluk yeşil renkte ve morumsu izlar taşır(ametist gibi)ilk defa Polonyada bulunmuştur.

 

 A  V E  N  T  U  R  İ  N  E:

 

aventurin bir kuvars çeşidi olarak görülmesine karşın aslında tam anlamı ile bir mineral bile değildir.Metalik parlaklığını veren mika çeşitleridir.Bu şekilde düşünüldüğü zaman “kuvarsit”olarak kabul görmesi gerekir.Bu taş yeşil rengi ile tanınmasına karşın daha değişik renklerde olabilir ama piyasaya sürülenleri yeşil renklidir.Tanecikli yapısından dolayı düzensiz kırılması vardır.Bu anlamda mermere benzer ancak daha kompakt ve yoğundur.Yeşil olana rengini veren “fuksit”minaralidir,bu mika cinsi rengini kromdan alır(bu anlamı ile fuksit çok önemlidir,bölgenizde bu mineral var ise krom var demektir bu da birçok önemli taşın o yörede olabiliceğini düşündürür.)mavi renkli olanı ise sebebi “Dumurtierot”mineralidir.Mor renkli olanı ise yine bir mika çeşidi olan “Lepidolit”mikası tarafından verilir.

Aventurin taşının kaliteli olanları Hindistan’da  da bulunur,ayrıca Brezilya ve Norveç te de bulunur.

Aventurin taşı ismini 18 yy.da Venedikte bir cam atölyesinde  yanlış işlem sonucu aldığı rivayet edilmektedir(avantür kelimesi içeriği)

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar