KUVARS VE ÇEŞİTLERİ 7

Değerli arkadaşlar serinin yedinci bölümü ile devam ediyoruz.

M  A  V  İ   K  U  V  A  R  S:

Mavi kuvars ametist ve dumanlı kuvars larda olduğu gibi renk merkezlerinden dolayı değil,içinde olan kapanımlar ve benzerlerinden dolayı renklenmiş bu nedenle de daima en fazla yarı saydam olarak bulunabilen bir taştır.Şimdiye kadar tam saydam bir mavi kuvars bulunamamıştır.Üç nedenden dolayı renklenmenin olduğunu söyleyebiliriz.

1-  Küçük kapanımların ve bu kapanımların “raylight”saçılımı yaratması sonucu mavi renk kazanma(bu durum gökyüzünün mavi renk alması  ile benzerlik gösterir)

2-  Kuvars içerisinde yer alan büyük kapanımlar sebebi ile olan

3- ”Dumortierit”ve mavi mika gibi mineraller sebebi ile olan.

Brezilyada ısıtma yolu ile oluşturulan mavi kuvarslar insan yapısı olması nedeni ile doğal kabul edilemez.

EİSENKİESEL VE FERRUGİNOUS KUVARS:

Bu kuvarsda bir çeşit sayılamaz ama piyasada satıldığı ve bilindiği için yazılmıştır.Genel olarak demir bileşikleri (sulu demir oksitler)ile sarı,kırmızı,kahverengi tonlarında az yada koyu olarak renklenmiş bir kuvars tır(demir elementi bileşik yaparken sahip olduğu kimyasal değerliliğe göre yani +1,+2,+3,+4 olarak her biri için ayrı rengi gösterir.Bu renkler sarı,kırmızı,yeşil,K.rengi ve bu renklerin tonlardır).Bazen satış amacı ile normal kuvarsların üzeri demir oksitleri ile kaplanınca turuncu renk alır ancak bu kuvarslar asite bırakılınca üzerindeki tabaka erir ve normal haline döner oysa kuvars sadece “florik asitte”o da az miktarda çözülür(şöyle düşünelim bir sitrini asite atarsanız renginde değişme olmaz)Ayrıca bu tür kuvarslar asla saydam olamazlar.

Böylece büyük kristalli kuvarsları bitirmiş oluyoruz.Kripto(gizli)kristalli kuvarslara geçmeden önce bazı konulara değinmek gerekecek.

Birinci konu şu;kuvars çeşitlerinin nasıl bir ayrıma tutularak sınıflandırılacağı hep tartışma konusu olmuştur.Kimi ilgili kişilerce renk ayrımı ile yapılacağı kimilerince de oluşum biçimi ile ayrıma tabi tutulması fikrini benimsemişlerdir.Burada yazılanlar renk üzerine olması gerektiği fikrine göre yazılmıştır.Buna bir gerekçe yazalım,diyelim ki elimizde “asa tipi ametist”(asaya benzer ve kristalli ametist taşı)taşı var ve kesilerek işlendi,meydana gelen süs taşı yine ametist taşının bütün özelliklerini üzerinde taşır.İşte renk özelliğinin böyle avantajları vardır oysa aynı taş kesilirse eski şeklinden eser kalmayacak ve şeklinden dolayı isimlendirme anlamsız kalacaktı…

Bir diğer konu ise,pek çok taşta olduğu gibi isimlendirme çok eski çağlarda başlamış. ve çoğu günümüze kadar gelmiştir.Eski insanlar bu isimlendirmeleri yaparken bilimsel bir yöntem veya standart bir biçim kullanmamışlardır.Bu nedenlerle tarihsel taş isimlerinde bilimsellik aramak yanlıştır(ametist taşı sarhoş etmez manası taşır,isteyen yanına alıp deneyebilir!)Eğer mümkün olsa bütün taşlar yani baştan isimlendirilse mutlaka farklı bir durumla karşılaşacaktık.

Başka bir isimlendirme de sorun ise eskiden kalma değil yeni sayılacak zamanlarda ortaya çıkmıştır.Kuvars taşı çıkaranlar veya satıcılar piyasa çeşitliliği yaratarak satışları artırmak gayesi ile kendileri taşlara  birtakım isimler yakıştırmışlardır.Böylece piyasada “mandalin kuvars”,”portakal kuvars”(ki aralarında fark bulunmaz)veyehut “çilek kuvars”,”limon kuvars”,katedral kuvars”gibi isimlendirilmiş  kuvarslar ortaya çıkmıştır.Kuvarsın bazı çeşitlerinin alt çeşitleri gerçekten de çok fazladır(kalsedon,akik gibi)

Bu şekilde  yeni konumuza geçiyoruz.Artık kripto kristalli kuvarslara bakabiliriz.

 

 J  A  S  P  E  R    T  A  Ş  I:

kriptokristalli (kripto gizli anlamına gelir kısacası gizli kristalli kuvars) bir taştır.Homojen renkte ki jasper taşı çakmak taşı gibidir.Ancak genellikle renk çeşitliliği vardır,en çok tutulan renk kırmızıdır.Kendi içinde çeşitlilik arz eder.Jasper taşını diğer taşlardan ayıran en önemli özelliği (akik,kalsedon,sard taşından ayıran)opak olmasıdır.Bir akik yarı saydam olur ama jasper ise asla olamaz ancak çok ince kesitte kesilirse kısmen olur.Bu tanımla bakacak olursak türkçede “kan taşı”olarak bilinen taş aslında bir jasper çeşididir.Bu taş opak olur ve üzerinde kırmızı küçük lekeler vardır.Bazılarında düzensiz desenler olabilir(ek resimde var)Jasper taşının üzerindeki desenler nedeniyle çeşitli adlandırmalar yapılmıştır(manzaralı,leopard jasper gibi)

jasper oluşumunda kıta hareketleri yani tektonik hareketlerin rolü vardır.Bu tür hareketler sırasında önceden oluşmuş olan jasper taşı ezilerek ufalanır daha sonra ara boşluklar dolar yeniden jasper taşı oluşur bu süreç birkaç defa tekrar etmiş olabilir.Bu şekilde oluşanlarına “breşli jasper”denir.

Plazma denilen kuvars çeşidi taş da zaman zaman bu grup içine sokulmuştur ancak durum net değildir bu nedenle de bu seride ayrı bölüm ayrılacaktır.

Kan taşı ise koyu yeşil renkli üzerinde kırmızı lekeli taştır yeşil rengini çoğu zaman içine gömülü durumda ki klorit minerali(bu minerale doğada sıkca rastlanır mikaya benzerdir ama onun gibi elastiki değildir)sebeb olur bazen de aktinolit minerali bu rengi verir.En iyi kan taşı Hindistan dan çıkarılır.(Brezilya da çıkarılır)

 

 P  L  A  Z  M  A    T  A  Ş  I:

Yukarıda bahsetmiştik,ancak bu taş ile ilgili  kesin yargıya varılamamıştır,bazen bu taş jasper çeşidine dahil edilir bazen de kalsedon çeşidine dahil edenler vardır ama kesin bir ayrım yapılmamıştır.Eskiden yeşil ve yarı saydam olan taşlara “prase”denirdi ama artık bu ayrım yapılmıyor çünkü bu isim büyük kristalli taş için kullanılıyor.Şöyle demek uygundur,krizoprase olmayan taşlara plasma demek daha doğrudur.

Plazma taşları rengini içine gömülü olan “klorit”minerali,

 veya “aktinolit”minerali nedeniyle alır.Diğer renk vericilerin renklendirdiği taş (örnek nikel,çünkü bu elementte yeşil renk verir) plazma olarak kabul edilmez.İyi kalitede  olanları Hindistan dan çıkarılır.

 

Ç  A K M  A  K    T A Ş I   V E      Ç  Ö R  T:

Gizli kristalli kuvars çeşididir.Nerdeyse opak sayılacak kadar hafif saydamdır.Bu taşın pek çok ismi vardır,Türkçede çakmak taşı denir,(çört,flint,firestone vs.)kesin bir ayrım bulunmamakla birlikte küçük olanlarına çakmak taşı kütlesel olanına çört denir.Çakmak taşının çok belirgin bir rengi yoktur,kahverengi,kırmızı,sarı,koyu gri ve değişik tonlarda olabilir renk parlak değil donuk durur ve mumsu bir görünüşü vardır süs taşçılığı açısından çok az kısmı beğenilir ama iyi cila tutup parlar.Bazen bantlı olanına rastlanır ancak bu durum akik taşında olduğu gibi eş merkezli bir bantlanma değildir.

Eğer taş organik kökenli ise içinde siyah kısımlar olur.Metal sülfürleri bu taşta siyah renge sebeb olur,metal oksitler ve hidroksitler ise sarı,kırmızı,turuncu,k.rengi ne sebeb olur.

Çakmak taşı saf (homojen ) bir çeşit değildir,birçok yönden jasper taşına benzemesine karşın bu taştan;opak olmamasıyla ayrılır bilindiği gibi jasper tamamen opak bir taştır.Çakmak taşı taze durumda ise(yeni çıkarılmış)ateşten etkilenir ve şiddetli biçimde patlar sert ve keskin olduğu için tehlikelidir.

Sedimenter(çökelti) kayaçlarda bulunabilir ancak bu durumda üzeri beyaz bir tabaka ile kaplıdır.Buralarda bulunan taşlar görünüş olarak tebeşire benzemesine rağmen değildir ve her kuvars gibi asitte erimez(tebeşir erir ve tepki verir)taş kırılınca keskin olacağından çalışırken dikkatli olunmalıdır(obsidyen içinde aynı uyarı geçerlidir)Sedimanter kayaçlarda bulunan çakmak taşları genellikle biyolojik kökenlidir.Okyanus((deniz) tabanına ölerek biriken “diatom,radyoplar,faramineferler”gibi küçük,iskeleti silis kökenli canlıların taşlaşması ile oluşmuştur.Nitekim çakmak taşı içinde bu canlılara ait izlere rastlanır.

Çakmak taşı yüzbinlerce yıl önce ilk insanların kullandığından emin olduğumuz alet olucu materyallerden biridir(diğerleri,kemik,boynuz,ağaç,bitki lifi)bilhassa silah ve kesici alet yapımında kullanılmıştır.Barutun bulunmasından sonra kullanılan silahlarda ateşleyici olarak pirit ile birlikte kullanılmıştır(bilindiği gibi iki çakmak taşı sertce birbirine vurulursa kıvılcım çıkartır genellikle bu kıvılcım barutu ateşlemeye yetmez o yüzden pirit ile beraber kullanılır,pirit ismini ateşten alır)gazlı çalışan çakmakmak larda ise kıvılcım gazı yakmaya yeter,uzun süre bu taş böyle yerlerde kullanılmıştır.Köy kökenli arkadaşlar bilir eskider “döven”denilen bir tarım aleti vardı bunun altına bu taşlardan döşenirdi.

Çakmak taşı tehlikeli olduğu için 24 saat süre ile 150-260 derece sıcaklıkta tutularak daha homojen hale getirilir böylece zaralı olmadan şekil verilebilir(alet yapmak için)

Bir not ekleyelim;obsidyen taşı ile bazı benzerlikleri olmasına rağmen ikisi ayrı taşlardır.Obsidiyen volkanik kökenli ve saydam olabilen vede daha parlak göz alıcı renkleri olabilen,en önemlisi mineral kabul edilmeyen bir taştır.Buna sebeb obsediyenin aslında cam gibi kristalsiz yapıda olması ve belli bir formülünün olmaması gibi nedenlerdendir.Obsidyen molekül düzeyine kadar kırılabildiği için olabilecek en keskin bıçaktır(sertlik ve esneklik hariç)bu nedenle de önemli ameliyatlarda “bistüri”olarak kullanılır.

Not: Yaşadığımız pek çok tecrübe bu taşlar hakkında bu eki yazmayı zorunlu alet getirdi.İlk olarak bir daha yineleyeyim ki obsidyen bir mineral değil taştır.Bu demektir ki bu oluşumun belli bir standardı yoktur ayrıca bu taş “cam” olarak kabul edilir.Çünkü bu taşımızın içinde kristal yapı yoktur.Bu nedenle de erimiş ve hızla soğumuş bir camsı maddedir.Kristalli olmadığı için mineral kabul edilmez.Mağmanın aniden soğuması sonucu oluşmuştur fakat mamalarda ki  bileşimleri standart değildir bu gibi nedenlerle bazen öyle obsediyenler bulunabilir ki çekici renklerde ve saydam veya yarı saydam olabilir.Unutmayalım meteor patlaması sonucu oluşan (Romanya,Libya)bazı yeşil ve sarı renkli olanları iyi fiyata alıcı bulur.Türkiye meteor araştırmaları yönünden çok geri durumdadır.Ayrıca ülkemiz yanardağlar yönünden çok zengindir.Her iki sebeple de kaliteli obsidyenlerin bulunma olasılığı mevcuttur.Bulunan her cam benzeri taşı insan yapısı diye düşünmeyelim.Böyle şüpheli taşları asit vs ile yapısını bozmadan ilgili laboratuvarda test ettirelim.Aynı uyarı meteor olduğundan şüphelenilen taşlar içinde geçerlidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar