İYİLER HER ZAMAN İYİDİR

Hangi milletler kaygılıdır?

İnsanoğlu, güneşin her doğuş ve batışını, sayılabilir ve hesaplanabilir salileselere, dakikalara, saatlere, günlere, haftalara, aylara bölerek, mevsimsel gruplandırarak, zamana bir isim verdiğinden beridir, yok olma denen son, daha kolay hesaplanır oldu.

Bu nedenledir ki yaşanan her an, artık rakamsal tarihleştiğinden unutulmuyor ve her şeyin başlangıç ve sonu çabuk hesaplanıyor. Hesaplanan o zaman dilimine ister ömür deyin, ister kullanma süresi deyin, geçen sürenin insanoğluna verdiği mutluluğa göre bir anlamı oluyor.

Her meslek erbabı gibi siyasette siyasetçi de tükeniyor. Yaşamanın kıymetini bilenlerin bir kısmı eğer elinde imkan varsa zamanı doya doya yaşamak için “ adeta zamanı yavaşlatma adına” daha sakin ve daha huzurlu yaşamak için kendini önceki yaşam alanından kurtararak bir başka bir yaşam alanına geçiş yapıyor.

Medeni dünyanın sosyal devletlerde insanlar devletlerine güvendiklerinden, ömür boyu sadece yaşadıkları anı/günü doya doya özgürce yaşamaya, üretmeye güdülenirler ve daha mutludurlar. Çünkü böyle devletler, vatandaşına kıymet verirler. Ama adaletin olmadığı, gelir dağılımında eşitliğin olmadığı, yöneticilerinin ve iş dünyasının daha nobran olduğu ülkelerde insanlar mutsuzluğa ve gelecek kaygısına mahkûmdurlar.

Ama bir gerçek varsa; o da devleti yöneten insanların, yönettikleri devletin vatandaşlarına sahip çıkma ve onların mutluluğuna katkı sunma şekilleri asla unutulmuyor. Mesela biz Türkiye Türkleri için Mustafa Kemal Atatürk.

Biz onun sayesinde padişah kulu olmaktan kurtulup, egemenliğimizi kayıtsız şartsız elimize aldık. Onun için onu hala ısrarla sahipleniyor ve avunuyoruz.

Çünkü o; yaşantısıyla, kültürüyle,bilgisi ve görgüsüyle,özellikle hak ve adalet anlayışıyla, milletin her kör kuruşunu korumasıyla, devlet adamlığıyla, yaptığı devrimlerle bizlere insanca yaşamanın ufkunu açtı. Medeniyet dediğin şeyin esasında insanı mutlu etmek ,insanca yaşamak olduğunu gösteri.Bu nedenledir ki Türkiye’de yaşayan biz vatandaşlar özgürlüğümüze son derece düşkünüzdür.Diğer Müslüman ülkelerde olmayan çağdaş yaşam anlayışımız, bir güneş gibi parlamaktadır. Türkiye’de Türk Milletini tekrar kapı kulu yapmak isteyen, Atatürk’ü yok etmek isteyen niceleri çıksa da akıbetleri hep aynı olmuştur. Siyaseten utanç içinde yok olup gitmişlerdir. Türk Milletinin gözünde adeta lanetlenmişlerdir.

Siyaset mesleğinin liderliği ve vatandaş olmak.

Türkiye’de her meslek sahibi mesleğini bıraksa da bir tek siyasi partilerin liderleri asla liderlikten vazgeçmiyor.

Eskiler daha iyi bilir yeniler de yeni yeni öğrenmeye başladılar.

Mesela Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş dörtlüsü nice nesillerin gençliğine hükmetmişlerdir. Bu dörtlü hem Türkiye’nin hem de vatandaşın yaşantısını şekillendirmiştir.

Siyasi liderler önemli insanlardır. Çünkü onlar vatandaşların yaşam kalitesini ve ocağında pişecek yemeğin kalitesini belirleyen insanlardır.

Demirel’in Çilleri, Ecevit’in Baykal’ı, Özal’ın Mesut Yılmaz’ı, Türkeş’in Bahçelisi, Erbakan’ın Erdoğan’ı ülkeyi ağabeylerinden daha iyi yönetmemişlerdir.

Ülke eskiye göre daha zenginken, Türkiye Cumhuriyetin meyveleri olgunlaşmaya başlamışken, hal bitmez siyasi ihtiraslar nedeniyle ailelerin dengesi iyice bozulmuş yıllar içinde ekonomik yokluğa ve çaresizliğe mahkum edilmişlerdir.

Şimdi ki zamanın gözlüğüyle baktığımızda, her şeye rağmen eski zaman siyasetçileri Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan; gerçekten daha milliyetçi/ulusalcı ve gerçekten daha halkçı ve hakçı liderler olduğunu görmek mümkündür. Çünkü bu liderler vatandaşlarını enflasyon canavarına yem etmiyorlardı. Ne zaman ki önce Özal geldi, hızlı bir kapitalizmin gayda kuyusuna sürüklenir olduk. “benim memurum işini bilir”, “ ben zengini severim” devlet yönetme anlayışı Türkiye Cumhuriyetinin etik değerlerinin temeline konulan en büyük ahlaki hastalıktı.

Özellikle Demirel’in Çilleri ile tepe taklak olan Türk halkı, Özal’ın Mesut Yılmaz’ıyla dibe vurmuş, Türkeş’in Bahçelisi ile selası okunmuş, Erbakan’ın talebesi Erdoğan ile de zannımca adeta defnedilmiştir. İşte, daha yeni karara bağlanan, ücretlilere yapılan zamlar ortadadır. Halk ne yazık ki yandaş sendikacıların ve hükümetin iki dudağı arasında sokağın enflasyonuna kurban edilirken, kendi hayal dünyalarındaki düşük enflasyonla insanın aklıyla alay edercesine iki yıl içerinde verilecek zam toplamını sanki ocak 2021 de uygulanacakmış gibi lanse etmekten de geri durulmamaktadır.

AKP hükümetidir. Yapar .

Memurların sendikası olduğunu iddia ederek hükümetin yaptığı zamları alkışlayan o sendika yok mu o?. İşte bu hal Türkiye’de insanların neden mutsuz olduğunu bir örneğidir.

İyi olmak lazım.

İyi ve güzel düşünmek lazım.

İnsan ne yerse onu kokar, ne düşünürse dünyaya öyle bakar.

Diyeceğim o ki iyiler her zaman iyidir. İşçinin memurun, esnafın, köylünün haklarını koruması gereken devleti yöneten siyasiler ve sendikalardır. Aksi adım atmanın vebali çoktur.

İyi olmak ve iyilikler her zaman hayır dua getirir.

Mazlumun ve halkın ahını almak kadar bela getiren bir şey yoktur.

Seçim çanları çalmaya başladı.

Seçim barajı sanırım % 7’ye düşürüldü.

Seçimler günden güne daha fazla konuşulur oldu.

Ardı arkası kesilmeyen ifşaatlar. Dedikodular gırla gidiyor.

Art arda gelen zamlar, pandemiyi fırsata çeviren piyasanın başı boşluğu nedeniyle market raflarındaki malların her gün fiyatının artması, işsizlik,iktidara yakın olanların çifte maaş almaları ve ülkemize yığılan göçmen akınları başta olmak üzere daha birçok neden de dolayı halk iyice bunaldı ve artık burnundan solur oldu.

AKP iktidarın bunca hoşnutsuzluğu görüp tedbir alması olası görülmüyor. Çünkü iktidarda artık kolektif akıl yeterince etkili değile benziyor. Özellikle Bahçeli’nin gelgitli politik anlayışı MHP’yi tükenme noktasına getirdiği de işin cabasıdır.

Bu nedenle muhalefet parti liderleri halka umut olacak, teselli verecek planlarını ve projelerini halka çok iyi anlatmak zorundadır.

Hele de AKP-MHP iktidarının seçimleri kaybetmesi durumunda ( ki öyle gözüküyor) merkez sağın tek çatısı haline gelecek İYİ Parti yöneticileri, önümüzdeki yılları CHP ve SP ile birlikte siyasi iktidar olarak yönetmeye hazır olmalıdır. Kadrolarını iyi belirlemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar