Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

TÜRKİYE’NİN YAZARLARI BİRLEŞİN!

Dünyanın her yerinde kültür işçileri, küçük bir bölümü dışında zor koşullarda yaşıyor. Sanatlarını türlü mücadelelerle sürdürmeye çalışıyorlar. Pekçoğu başka işlerde çalışarak ekmek parası kazanıyor, kalan zamanını sanatsal çalışmasına ayırıyor.

İsveç Kültür İşçileri Birliği KLYS, Yazarlar Federasyonu SFF (sendika) ve Gazeteciler Federasyonu SJF (sendika) üyesiyim. Gazeteciler Sendikası’nda beş yıl yöneticilik yaptım, değişik görevlerde bulundum.

İsveç’te hemen hemen tüm emekçiler sendikalıdır. Buna kültür işçileri de dahildir. Gazetecisinden, yazarından, fotoğrafçısından, ressamından, heykeltıraşından müzisyenine, aklınıza gelebilecek her türlü sanat ve kültür dalına kadar herkes.

Eserinize hak ettiği parasal ücreti alabilmek için, intihale, korsan yayına, sahteciliğe karşı koyabilmek için örgütünüzle birlikte mücadele edersiniz. Örneğin serbest gazetecilerin alacakları ücretler bile belirlenmiştir. Saat ücretinden, günlük, haftalık, aylık ücretler bir tarife olarak hazırlanmıştır. Örneğin bir gazete ile anlaştınız, Türkiye’deki serbest gazetecilerin çalışma koşulları hakkında bir röportaj hazırlayacaksınız. Türkiye’ye geliş gidiş, otel, yemek, kaç günde yazı biter, hangi tarihte teslim edeceksiniz, kaç resim vereceksiniz, hepsini hesap edip gazete ile anlaşırsınız. Ve anlaştığınız tarihte verirsiniz, paranızı alırsınız. Gazete zamanında paranızı vermezse sendikayı devreye sokarsınız.

Bir de serbest çalışanlar olanaklarını birleştirip daha iyi koşullarda çalışmak ve daha uygun ekonomik kazanç elde etmek için kooperatifler ya da şirketler kurarlar. Herkes kendisine bir çalışma yeri tutmak yerine, ya da evden çalışmak yerine, kafaları uyan bir grup ortak bir lokal tutar. Herkes ayrı ayrı yazıcı, kağıt, mürekkep, kahve makinesi, bulaşık deterjanı, mutfak eşyası vs almak yerine ortak alıp, ortak kullanır. Kitap basacaksa, kooperatif matbaa ile anlaşır. Yayınevine, dağıtıcıya sömürülmez.

İsveç’in bazı ünlü yazarları, Pirat (Korsan) diye, kendileri bir yayınevi kurmuş, yayınevlerinin sömürüsünden kurtulmuşlardı. Bir de masrafları azaltmak için yeni yollar buluyorlardı. Örneğin yıllarca KLYS (İsveç Kültür İşçileri Birliği) başkanlığı yapmış olan değerli şair dostum Peter Curman öncülüğünde talebe/gereksinmeye göre basım (Print on demand) sistemi başlatmışlardı. Şimdi oldukça yaygın. Bu sistemde, kitabınızı belli bir sayı basıp satmaya çalışmak değil, basıma hazır hale getirilen kitabı bir okuyucu satın almak için başvurduğunda hemen basıp gönderme yolu uygulanıyor. Gereksiz bir sürü masrafa girmeden kitabınızı basmış oluyorsunuz.

Bu sistem çevre açısından da önemli. Her yıl binlerce kitap, gazete okuyucuya ulaşamadan çöpe gidiyor. O kadar, zaman, para, emek boşa gidiyor. Çevre kirleniyor. O kadar kağıt için binlerce ağaç kesiliyor. Doğaya zarar veriliyor.

Bizde bırakın telif ücreti almayı artık yayın evleri kitabınızı basmak için sizden para istiyor. İntihal ve korsan yayın Corona’dan beter bir salgın hastalık... Kitap yayınlamak çok daha zorlaşmış.

Kıbrıs konusu günümüzde oldukça hassas duruma geldi. İvedi olarak etkin bir kamuoyu yaratma çalışması gerekiyor. O nedenle bu konuda yazdığım yazılarımın ve Kıbrıs harekâtı sırasında başbakan olan Bülent Ecevit dahil birçok kişiyle yapılmış önemli söyleşilerin yer aldığı “YAVRUVATAN’DA TÜRK (SOY)KIRIMI)” isimli bir kitap hazırladım. Bunun Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıldönümü 20 Temmuz’a yetişmesini istiyordum. Kıbrıs konusunda en duyarlı olacağını düşündüğüm yayınevleri bile istekli davranmadı. Bunların içinde benim daha önceki kitaplarımı basmış olan, ilerici, devrimci, yurtsever yayınevleri de var. Artık bu tarihe yetişmesi mümkün değil. Ankara’da, daha önce benim kitaplarımı yayınlayan bir yayınevinde çalışmış, sonra ayrılmak zorunda kalıp kendisi yayınevi kurmuş değerli bir kardeşim ile ekim sonuna doğru yayınlanmak üzere anlaştık.

Sorun yalnız kitabınızı yayınlamakla da bitmiyor. Kitap doğru dürüst tanıtılmıyor, pazarlanmıyor, dağıtılmıyor, yeni baskısı yapılmıyor, satılmıyor. Kitabın birinci baskısı bitiyor, yıllarca bekliyorsunuz basılmıyor. Okuyucu, ta Amerika’dan, İsveç’ten size soruyor kitabı nereden bulabileceğini. İsveç Türk ilişkiler hakkında yazdığım bir kitap için okuyucu bana ulaşıyor ve kitabı istiyor. Toplu sipariş vermek isteyenler var. Yayınevine söylüyorsunuz,” yarın, öbür gün” derken yıllar geçiyor, basılmıyor.

Kooperatifleşme tanıtım, dağıtım, pazarlama satış açısından da büyük önem taşıyor.

Yazarlar yayınevlerine bağlı oldukları zincirleri kırmalıdır.

TÜRKİYE’NİN TÜM YAZARLARI BİRLEŞİN! YAZKO’YU YENİDEN KURALIM!

Önceki ve Sonraki Yazılar