ONUN ADI BADEM BEY HAZRETLERİ

Dünkü yazımda “Bu nedir?” diye sormuştum. Sonra dayanamayıp bir hıyar destanı ve fotoğrafla yanıtını ben vermiştim. Ama gelen yanıtların birinde sanatçı kardeşim Şenay Bostancı Emre, “Sanırım ona artık badem bey diye hitap edeceğiz” demişti. Gül Kuday kardeşim de yorum niyetine bir karikatür eklemişti. Karikatürist meslektaşım beni bağışlasın, izni olmadan aşağıda paylaştım. Ancak badem bey hazretlerinin elindeki tesbih beni şeytani algılara sürükledi.

Yine dünkü yazımda alıntı yaptığım hıyar destanının şairini sormuştum. Şu ana kadar bilen çıkmadı. Peki, bu şairimiz kimdi? O, 1932 yılında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra köyünde bir süre marangozluk yaptı. Daha sonra belediyede muhasebeci olarak çalıştı. Bir gazetede köşe yazıları yazdı. Günümüz âşık tarzı şiirin büyük ustalarındandı. Şiirleri değişik gazete ve dergilerde yayınlandı. Hasan'a Mektuplar, El Kulakta, Vur Emri, Kan Yazısı, Bütün Şiirleri, Suları Islatamadım, Dosta Doğru ve Gökçekimi, gibi kitapları yayınlandı. 7 Haziran 2012 tarihinde Ankara'da vefat etti. Hatırladınız mı kim olduğunu? Ben yazayım: Abdürrahim Karakoç. Saygıyla anıyor, rahmetler diliyorum. Şimdi bir başka “Hıyarname” aktarayım da hıyarın namı yürüsün. Bu kez şairinin kim olduğunu sormayacağım. Bu hıyarnamenin şairi: Mustafa Enes Gündüz… Şöyle yazmış:

“ Hıyar deyip geçmeyin, çoğu derde şifadır,
O yüzden her yemeğin yanında salatadır.

Al hıyarı törpüle, yoğurt ile cacık yap,
Böl ikiye, tuzla ye, oldu tansiyonluk hap.

Sesi gür ve tok çıkar, hıyar yiyen adamın,
Yüzünde toksin kalmaz, maske yapan madamın.

İnek sürüsüne ver, ot yerine kullansın,
Kışlık turşusunu kur, ev halkı faydalansın.

Sert ve yeşildir taze hıyarın görünüşü,
Gübrelere katılır, soluk ve pörsümüşü.

Sobaya at ısıtsın, iki hıyar kasası,
Üstüne koy ısınsın bakırdan demlik tası.

Bir de insanoğlunun hıyar olanı vardır,
Hem bir işe yaramaz, hem yeriyle zarardır.

Tablo yapıp asmalı bu hıyar şiirini,
Anlatacağım size hıyarların pirini!

Cennet vatanımın çok bağı var, bahçesi var,
Bereketli topraklar hıyarlara olmuş dar!

Ağız tadıyla insan evde yemek yemeli,
Birkaç hıyar yüzünden sofra terketmemeli!

Canım ülkemde yaşar hıyarların en hası,
O hıyara çıkmalı tezden idam yasası!

Bu ülke bize yardır, bu ülke bize vatan,
Hıyar tablalarında, çokça var kelek satan!

Her tarlada elbette bostancıbaşı vardır,
Bostana nankör çiftçi, hıyar oğlu hıyardır!

Bu kadar güzel övgülerin arkasından nankör birine “Hıyar oğlu hıyar” denir mi? Şairdir bu. Amacı hıyarı kötülemek değil. Ah bu şarkıların gözü kör olsun diyen şair de aslında şarkıları kötülemiyor. Onların sapan taşının hedefi başka.

Eskiden hıyarlar ilkbaharın müjdecisiydi. Şimdi her mevsimde hıyarlarla karşılaşmanız mümkün. Ama turfandasında seyyar satıcıdan soydurup, üzerine tuz serptirerek yemenin tadını diğer mevsimlerde bulmanız mümkün değil.

Langa’nın Cengelköy’ün hıyarının nostaljisini yaşayıp kendi de fiyatı da hormonlu sera hıyarları ile idare ededuralım. Geliniz bir hıyar şiirini de Vuslati’den aktarayım. Ne olur hıyar bize darılmasın derken taşı gediğine koyalım:

““…Soy devleti, izler gelir devamı,
Millet malı soyulmaya reva mı?
Hortumcular senden alır selâmı,
Dedim ya, sen hıyar oğlu hıyarsın!

Kuş sütünden doldurursun helkeni (bakracı),
Her limanda indirirsin yelkeni,
Vuslatî der; ‘hor görürsün ülkeni’,
Dedim ya, sen hıyar oğlu hıyarsın!.. “

Manavlar hıyara hıyar demiyor, salatalık diyorlar. Kimi de “Badem bunlar badem”diye çığırtkanlık yapıyor. Lale Akaksoy da şiirinin bir yerinde şöyle söylemiş:

“‘Domates güzel, biber güzel, hıyara bak hıyara bak...’ diye bağırıyordu pazarcı.
Bahar gelmiş pazardan belli.
Zam şampiyonu sivri biber, inmiş 2 liraya.
Hıyar da ucuz ve bol her yerde.
İstemesen de, bakmak zorunda kalıyorsun hıyara.
Hıyara, hıyar demek çok kaba.
Salatalık diye geçiştiriyor kibarlar….”

Okuyucularım kusura bakmasınlar. Hıyarlar arasına bir girdim, pir girdim. Yarınki yazımda da hıyarlarla birlikte olup, daha sonra hıyarın kaderini paylaşan bir hayvana değineceğim ki şaşıracaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar