Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ALEVİLERİN SİYASETLE İMTİHANI

Hükümetin 2019 yılından beri Alevi ibadethaneleri olan cemevlerini kayıt altına alarak, sorunların ve taleplerin tespiti ile çözüm önerilerinin kataloglanması çalışmasının ardından, 7 Ekim 2022 tarihinde, tarihsel önemi bakımından Hacı Bektaş Velî Dergâhı’ndan sonra en önemli ikinci dergâh olan Şahkulu Dergâhı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kurulacağı açıklanan “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” ile yeni bir sayfa açılıyordu.

Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin 100 yıllık tarihinde ve hem de Alevi inancına sahip yurttaşlar açısından büyük öneme sahip bu girişim ile, Alevilik yasal ve kurumsal bir kimlik kazanıyor.

Ancak, bu noktaya nasıl gelindiğini incelediğimizde, Milli Güvenlik Kurulu’ndan başlayarak, pek çok devlet kurumunun güçlü insiyatif göstermesine karşılık, Alevileri temsil iddiasındaki odakların tam tersi bir pasif tutum içerisinde olduklarını tespit ediyoruz.

Daha doğrusu, “pasif tutum”dan da öte, kimi örgütlerde bu sürece katılmayı reddeden, hatta katılanları da tekfir eden tepkilerin öne çıktığını görüyoruz.

Hınzır Paşalar”, “Kınalı keklikler”, “Yağlı pilava kaşık sallayanlar” gibi ağır hakaretler, 2019'dan beri süreci yöneten İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Ali Arif Özzeybek ile görüşen, sorunlarını ve taleplerini aktaran cemevleri yöneticilerine ve dedelere sosyal medya ve kimi kirli yayınlar üzerinden yapılan tekfir kampanyalarının temel sloganlarına dönüştü.

Bu süreçte olumlu rol oynaması beklenen kimi taraflar ise, ya beklentilerinin farklılığı veya karşılanmakta yetersiz kalışı, ya da “ret cephesi”nin şerrinden çekindiklerinden olsa gerek, sessiz kalmayı tercih ettiler.

TABELASINDA ALEVİ YAZAN RET CEPHESİ YİNE SAHNEDE

Hacı Bektaş Velî Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy, “Hünkâr Hacı Bektaş Veli Vakfı Başkanı” sıfatıyla yaptığı açıklamada, kurulacak Başkanlık öncesinde gerekli yasal değişikliklerin ele alındığı görüşmeleri şöyle değerlendiriyordu:

Ayrıca hukuki bağlamda kanun koyucunun ve bu kanunların uygulayıcısı olarak yürütenlerin Aleviliğin dinsel niteliğini yok sayma, reddetme ya da onun yerine karar verme yetkisi yoktur. Bu konuda niteleme ve değerlendirme yapma yetkisi olmayan kanun teklifinin Aleviliğin dinsel niteliğini kabul etmeyip, onu bir kültür olarak görmesi; kanun teklifinin bir dinsel topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetlerini kategorik şekilde inkâr ettiği anlamına gelmektedir ve bu durum uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi Anayasa’nın 24. Maddesine de aykırıdır.” (2 Kasım 2022)

Bu açıklamanın yanında, tabelasında Alevi yazan 7 örgütün konuyla ilgili açıklamaları ise tarih sırasına göre şöyle:

Alevi Kurum temsilcileri olarak önce Plan ve Bütçe Komisyonunda yapmış olduğumuz itirazları bugün de Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekilleri ile görüşerek “Eşit Yurttaşlık” ve başta cemevlerimizin ibadethane olarak kabul edilmesi taleplerimizi ilettik.” (27 Ekim 2022)

Alevi Kurumları meclis genel kuruluna getirilmesi beklenen yasa tasarısının, Alevilik ve Alevi toplumu adına kabul edilemez olduğunu, mevcut kazanımlarının  gasp edilmesi anlamına geldiğini ve acilen geri çekilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine vardı.” (1 Kasım 2022)

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın dergahlarımızı ziyaret ederek söylediği sözler, Bütçe komisyonuna gelen yasa tasarısı, özlemini çektiğimiz Rıza Şehri düsturuna ve Mürşit/Pir/Rehber/Talip yol-inanç ilişkisine aykırı olduğunu düşündüğümüz adımlar oldu.” (2 Kasım 2022)

Görüldüğü gibi, “ret cephesi” açıklamalarında ne sorunun tanımı, ne de talepler konusunda bir fikir birliği mevcuttur.

İşin daha da vahim tarafı, tabelasında Alevi yazan örgütlerin 8 Kasım’da TBMM’de ortak açıklama yapmak üzere yayınladıkları çağrı, tüm bu ifadelerin de dışına çıkarak, herkesi “Alevi kurumlarını kuşatmak ve Aleviliği asimile etmek amacıyla oluşturulan bu yasaya karşı” yanlarına çağırıyor!

Kanun teklifinin bir dinsel topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetlerini kategorik şekilde inkâr ettiği”nden başlayarak, “mevcut kazanımların gasp edilmesi” üzerinden, “özlemini çektiğimiz Rıza Şehri düsturuna ve Mürşit/Pir/Rehber/Talip yol-inanç ilişkisine aykırı” yasa tasarısı son durakta “Alevi kurumlarını kuşatmak ve Aleviliği asimile etmek amacıyla” hazırlanmış oluyor!

YASA DEĞİŞİKLİĞİNİN AMACI NEDİR?

Ret Cephesi’nin pozisyonunu kendi kaynaklarından açıkladıktan sonra, şimdi işin özüne gelelim.

2/4680 Esas Numarası ile 20 Ekim 2022 tarihinde, AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler'in “ilk imzacı” olduğu Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi özetinde, konuyla ilgili açıklama şöyledir:

Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması, belediye ve bağlı kuruluşlar tarafından cemevlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının indirimli veya ücretsiz olarak karşılanabilmesi, belediyeler tarafından mahalli müşterek nitelikte olan okul binalarının inşaatı, bakım ve onarımı ile kültür, tabiat varlıkları ve önemli tarihi mekanların bakım ve onarımlarını yapabildiği gibi aynı kapsamda mahalli müşterek nitelikteki cemevlerinin yapım, bakım ve onarımları ile malzeme desteği sağlanmasına imkan tanınması, aynı kapsamda il özel idareleri tarafından il sınırları içinde mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım, bakım ve onarımlarının yapılabilmesi ve 3194 sayılı İmar Kanununa ek madde eklenerek Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerine imar planlarının tanziminde planlanan beldenin veya bölgenin şartları ve ihtiyaçları göz önünde tutularak yer ayrılması ve cemevi yapılabilmesi için mülki idare amirinden izin alınmasına yönelik düzenlenme yapılması amaçlanmaktadır.

Şimdi teker teker soralım:

Bu tasarının neresinde; 

1- Hacı Bektaş Velî Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy'un iddia ettiği gibi, “bir dinsel topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetlerini kategorik şekilde inkâr” edilmektedir?

2- Tabelasında Alevi yazan örgütlerin iddia ettiği gibi, “mevcut kazanımlar gasp” edilmektedir?

3- Hangi maddesiyle “özlemini çektiğimiz Rıza Şehri düsturuna ve Mürşit/Pir/Rehber/Talip yol-inanç ilişkisine aykırı”dır?

4- Hangi kanıta dayanarak, “Alevi kurumlarını kuşatmak ve Aleviliği asimile etmek amacıyla” hazırlanmış olduğunu iddia edebiliyorsunuz?

YASA TASARISI CEMEVLERİNE NE GETİRİYOR?

Halbuki işin özü şudur: 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği, kurulması planlanan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevleri Başkanlığı’nın görev tanımı, bütçesinin oluşturulması ve diğer kurumlarla koordinasyon içerisinde yüklendiği görevleri yerine getirebilmesi için bir dizi yasal değişiklikler gerekmektedir. Torba yasadaki ilgili maddeler yasal uyumluluk sağlamak amacıyla hazırlanmış rutin bir işlemden öte değildir.

15. Madde büyükşehir belediyelerine cemevleri  yapım, bakım ve onarımı ile malzeme desteği sağlanmasına imkan tanınmakta;

16. Madde ile, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda cemevlerinin yapım, bakım ve onarımlarının yapılabilmesine yönelik hüküm konulmaktadır.

17. Madde ile, aynı hükümler büyükşehir kapsamı dışında kalan belediyelere de görev olarak yüklenmektedir.

18. Madde ile, cemevlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının da indirimli veya ücretsiz olarak karşılanabilmesi amacıyla 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesine “ve cemevlerine” ibaresi eklenerek düzenleme yapılmaktadır.

20. Madde ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na ek madde eklenerek, Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması sağlanmaktadır.

Sonuç olarak; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında yapılacak değişikliklerle cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin karşılanması ile cemevlerini yapım, bakım ve onarım işlerinin yasal yüklenicisi belirlenmiş oluyor.

Bu maddelerin herhangi bir yerinde cemevlerini tek başına bir kültür merkezi gibi ele alan veya ibadethane konumunu yadsıyan herhangi bir ibare olmadığı veya bu anlama gelebilecek bir kavram kullanılmadığı ve hatta tam tersine cemevleri “mabetler” kavramı ile birlikte değerlendirilerek ibadethanelere tanınan haklar kapsamında ele alındığı halde,

Cemevleri ibadethanemizdir.

Aleviler torbaya girmez, Alevilik de torbaya sığmaz.

Eşit yurttaşlık talebimiz vardır, Cemevleri kırmızı çizgimizdir.

şeklinde sloganlarla 8 Kasım günü, TBMM önünde yapılacak basın açıklaması sadece bir tiyatro gösterisi olarak anlam kazanacak ve Alevileri kandırmaya yönelik bir girişim olmaktan öteye gitmeyecektir.

Tabelasında Alevi yazan 7 örgüt ve Hacı Bektaş Velî Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’a tavsiyemiz, Alevi inançlı yurttaşlarımızı yanlış bilgilendirerek çıkmaz sokaklara sürmek yerine, sürecin toplumsal barışa hizmet etmesini sağlayacak bir şekilde ilerlemesi için rol üstlenmeleridir. 

Unutmasınlar ki, Alevi inançlı yurttaşlarımızın 1826’dan beri yoksun oldukları yasal zemine kavuşmalarına bu saatten sonra, artık kimse engel olamaz.

Toplumsal barışın düşmanı kimi tarikatların sözcüleri ile aynı dili konuşan ve aynı amaca hizmet edenler, yani; Alevilerin yasal ve meşru bir temsiliyetinin sağlanması çabalarına itiraz edenler ve engellemeye çalışanlar Alevilerin ve Türkiye'nin dostu olamaz.

Türkiye düşmanı tarikatlarla elbirliği yapanlar, tabelasında Alevi yazsa da, Alevilerden hak ettikleri cevabı alacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar