Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

HACI BEKTAŞ ÖLMÜŞ, HAYDİ HALAYA!

 UNESCO 40. Genel Konferansı 2020 ve 2021 yılları için 59 anma ve kutlama yıldönümleri ilan etti.

Bunların arasında, 54. sırada ise, 2021 yılı “YAZAR, ŞAİR VE FİLOZOF HACI BEKTAŞ VELİ’NİN VEFATININ 750. YIL DÖNÜMÜ (1209-1271) (TÜRKİYE, AZERBAYCAN, İRAN İSLAM CUMHURİYETİ, KUZEY MAKEDONYA VE ROMANYA DESTEĞİYLE)” ibaresiyle, anma yılı olarak ilan edildi.

Aynı konferansta, Yunus Emre’nin vefatının 700. yıldönümü nedeniyle ve Ahi Evran’ın da doğumunun 850. yıldönümü nedeniyle 2021 yılı Yunus Emre Yılı ve Ahi Evran Yılı olarak da ilan edilmişti.

UNESCO’da alınan kararlar başta Türkiye Cumhuriyeti devleti olmak üzere, pek çok devletin ortak önerisi olarak gündeme alınıyor ve ardından oylama ile karar altına alınıyor.

UNESCO Kasım 2019’da toplanan konferansında bu kararları aldığı halde; yani, tam bir yıl öncesinden 2021 yılının Hacı Bektaş Velî, Yunus Emre ve Ahi Evran yılları olarak uluslararası ölçekte ilan edildiği bilindiği halde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı anmanın yapılacağına dair bir genelge çıkarmayı dahi 2021 yılına bıraktı!

29 Ocak’ta Yunus Emre, 11 Şubat’ta Hacı Bektaş Veli ve 19 Şubat’ta ise, Ahi Evran için genelgeler yayımlandı.

Keşke sorun tek başına gecikme ile ilgili olsaydı!

Cumhurbaşkanlığı makamı, 2021’i Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak kutlanmasını öngörmüştü!

Yunus Emre’nin vefatının yıldönümünü Türkçe konusunda toplumsal duyarlığı ve akademik çalışmaları teşvik açısından “kutlama” terimi kullanılması mazur görülebilirdi.

Ancak, Hacı Bektaş Velî’nin vefatının “kutlanması” söz konusu olabilir miydi? 2021/3 sayılı, 11 Şubat 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı genelgesinin konusu aynen şöyle: 2021 yılının Hacı Bektaş Veli Yılı olarak kutlanması!

Sayın Cumhurbaşkanı veya kendisine bu genelgenin hazırlanmasında yardımcı olan zevat acaba kendi ailelerinden veya değer verdikleri büyüklerinden vefat edenlerin ölüm yıldönümlerini kutluyorlar mı, bilemiyoruz!

Kutluyorlar ise, aramızda ciddi bir inanç farklılığı olduğu ortaya çıkıyor!

Çünkü, bizler, yani Aleviler kıymet verdiğimiz büyüklerimizin, erenlerimizin ölüm yıl dönümlerinde dua ederiz, nefesler, deyişler söyleriz; hayır işlemeyi önemseriz, bu yüzden de mutlaka bir kurban keserek, fakir fukaraya dağıtmayı görev biliriz.

Ölmüşlerimizin ruhuna” hayır işlemek, inancımızın temel ögelerinden birisidir.

Ayrıca, Hacı Bektaş Velî’nin kurucusu olduğu, Anadolu irfanının örgütlü hâli olan Alevilik’ten tek kelime söz edilmediği gibi, Hünkâr hakkında bilgi verilirken dahi, araya “Yunus Emre, Mevlana gibi” ibaresinin sıkıştırılması, yayımlanan genelgenin “ruhu”nu da net olarak ortaya koyuyordu. Ne Yunus Emre ve ne de Ahi Evran genelgelerinde ikinci bir tasavvuf ehli kişinin isminin geçmediğini de belirtelim.

Bu “net”liğin, AİHM kararlarına ve bizzat Cumhurbaşkanı’nın seçim öncesinde ilk 100 günde yapılacaklar listesine alarak “Alevilerin ibadethanesi cemevlerine resmi statü tanınacağı” sözü vermesine rağmen, 9 Temmuz 2018’den bugüne kadar geçen 3 yıl içerisinde, neden hiçbir adım atılmadığı ve de atılmayacağı sorusunun da cevabı olduğunu biz biliyoruz.

İBB DE, HACI BEKTAŞ VELİ İÇİN HALAY ÇEKECEK!

Ülke içinde, Balkanlarda, Avrupa’da, ABD’de, Suriye, Irak, Mısır, İran, Azerbaycan, Afganistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkelerde milyonlarca muhibbi ve taraftarı olan böylesine sevilen ve değer verilen mutasavvıf kişiliğe son derece incitici yaklaşımı yetmezmiş gibi, bizzat İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çağrısıyla öğrendik ki, İBB de Hacı Bektaş Velî’nin ölüm yıldönümünü bir şenlikle kutlayacakmış!

Cumhurbaşkanlığı’nın “kutlama genelgesi”ne itiraz etmeyen sözde Alevi kurumları da, İBB’nin düzenlediği Hacı Bektaş Velî’nin ölüm yıldönümünü kutlama şenliklerine bizzat katılıyorlar!

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, genelgeyi kutlama genelgesi olarak imzalarken düşünemediğini, İBB’nin “Alevi danışmanları” tamamlamışlar!

Tek sorun, halay başı kim olacak!

21. yüzyılın nasıl bir yüz yıl olduğu ileride mutlaka yazılacaktır. Ama, bir burada bir derkenar düşelim ki, vasatlığın ve cehaletin yüz yılı olarak kayda geçsin!

Ölüm yıldönümlerinin kutlanmayacağını, ancak anılabileceğini dahi bilmeyen, idrak edemeyen bir cehalet durumu ile karşı karşıyayız!

Hacı Bektaş ölmüş, haydi halaya, tev tev! 

Önceki ve Sonraki Yazılar