Metiner yazdı: Türkiye’nin zor tercihi… Türkiye’yi bekleyen zorluklar nasıl aşılabilir?

AK Parti eski Milletvekili Yeni Şafak gazetesi Mehmet Metiner, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa değinen bir yazı kaleme aldı.

Metiner yazdı: Türkiye’nin zor tercihi… Türkiye’yi bekleyen zorluklar nasıl aşılabilir?

AK Parti eski Milletvekili Yeni Şafak gazetesi Mehmet Metiner, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa değinen bir yazı kaleme aldı. Türkiye'nin  NATO çıkarlarından çok  milli çıkarlarının ön planda olması gerektiğini ifade eden  Metiner;oyun kuran bir politikanın  Türkiye'ye bir çok kazanım kazandıracağını dile getirdi.

Mehmet Metiner'in işte o yazısı:

Rusya, Ukrayna’nın Donbas bölgesine özel askeri bir operasyon başlattı. Gelen ilk bilgiler Rusya’nın Ukrayna’nın askeri açıdan kritik bölgelerini havadan vurduğu yönünde. Görünen o ki bu hava saldırıları çeşitli şehirlerde sivil zayiata sebebiyet vermiş durumda. Gelen görüntüler bunu gösteriyor açık açık. Her şeye rağmen şimdilik sınırlı ölçekli bir askeri operasyon bu. Bunun Kiev’i de kapsayan topyekun bir harekata dönüşüp dönüşmeyeceği henüz meçhul. Bu Ukrayna yönetiminin ve Ukrayna’nın arkasında durduğunu söyleyen ABD’nin başını çektiği blokun tavrına bağlı olarak değişebilecek bir olgu. Her an her şey olabilir. Ukrayna’nın tam tekmil saldırıya geçmesi halinde bu saldırının şekil değiştireceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Ukrayna’yı ateşe atan ABD’nin tavrı hiç kuşkusuz savaşın seyrini belirleyici konumda olacaktır.

ABD-İngiltere bloku sorunu çözmek istemediler. Tam tersine Ukrayna üzerinden Putin’in Rusya’sına diz çöktürmeye çalıştılar. Zelenski bu güç oyununda ülkesini ateşe attı. Çok fazla ABD’nin başını çektiği bloka güvenerek hata etti. Putin’in ABD önderliğindeki NATO’nun askeri gücü karşısında başka türlü davranamayacağı zehabına kapıldı. Dahası Putin’in topyekun Avrupa’dan gelecek siyasi, diplomatik ve ekonomik yaptırımlar karşısında geri adım atacağına inandı. Bunun böyle olmadığını anladığında iş işten geçmişti attık. Putin’in NATO üzerinden devreye alınan ABD önderlikli Avrupa gücü karşısında boyun eğip geri adım atması halinde kendisiyle birlikte yeni Sovyetleri de tamamen tarihe gömecek bir girişime asla izin vermeyecek bir lider olduğunun hesaba katılmaması çok büyük bir hataydı.

Mesele kimin haklı kimin haksız olduğu meselesi değil. İki süper güç arasındaki güç oyununu görüp ona göre oyun bozucu aktör olabilmektir asıl mesele. Başkalarının iktidar kapışmasında oyun kurucu aktör olmak yerine oyunun bir figüranı olmayı kabul edenler kendileriyle birlikte ülkelerini de felakete iterler.

Çin Rusya’yla beraber. Avrupa devletleri krizin topyekun bir savaşa dönüşmesi durumunda kendi içlerinde ABD’ye rağmen farklı pozisyonlara savrulabilir. “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” diyen Fransa’nın tavrı unutulmamalıdır. ABD’nin Avrupa üzerindeki vesayeti süreç içinde başka tepkilere dönüşebilir. Yeni saflaşmaların oluşturacağı bir dünya düzeni oluşabilir. ABD’nin NATO üzerinden dünyanın tek hegemon gücü kılması, buna bağlı olarak siyasi ve ekonomik gücünü vesayet ilişkisine dönüştüren tavrı bu krizle beraber başka bir yöne doğru evrilebilir. Diyeceğim o ki bu krizin nerede duracağı da neye dönüşeceği de belirsiz. O yüzden bu belirsizlik sürecinde Türkiye’nin oyun kurucu bir aktör olarak tarih sahnesindeki yerini alması çok önemlidir. Atılacak yanlış bir adım, Erdoğan liderliğini sonlandırmayı olmazsa olmaz önemde gören Biden planının başarılı olmasıyla sonuçlanabileceği gibi ülkeyi yıkıma uğratacak bir sürece de sokabilir. O yüzden bir yanda Biden’in içimize yönelik hamlesini boşa çıkartacak, öte yanda bölgenin barışına katkı sunacak ilkeli bir duruşun aktörü olacak bir siyasi aklın esas alınması şart. Bu vakte kadar Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bu duruşu anlamlı bir derinliğe dönüştürmek, Türkiye’ye çok şey kazandırır.

Biliyorum elbet, bu zor bir tercih. Zorlukları da içeren bir tercih. Çünkü NATO üyesi bir ülkeyiz. Başka mecburiyetlerimiz ve yükümlülüklerimiz var. Ukrayna ve Rusya ile dostane ilişkilerimiz var. ABD bize tamamen hasmane bir tutum içinde. ABD başta olmak üzere NATO üyesi Avrupa ülkelerinin kahir ekseriyeti ülkemizle savaşım halinde olan PKK terör örgütünün hamisi konumundalar. PKK’nın elindeki ultra-modern silahlar ABD, yani NATO mahreçli. PKK’yı Suriye’nin kuzeyinde devletleştirmek isteyen de ABD’yle birlikte diğer NATO ülkeleri. FETÖ’nün arkasında da onlar var.

Rusya-Ukrayna savaşı bizim savaşımız değil; ABD-Rusya savaşı asıl. ABD, NATO’yu kendi emrindeki bir savaş aparatı olarak politik çıkarlarına uygun biçimde devreye almış durumda. NATO üyesiyiz diye ABD’nin politik çıkarlarına hizmet eden bir ülke konumuna düşecek değiliz elbette.

Bu savaş tırmanırsa yaz sezonunda turizm sektöründe beklediğimiz cari fazlalık hayal olur. Daha kötüsü sadece turizm alanında değil ekonomimiz kötürüm olur. Şimdiden dolar tekrar yükselmeye başladı. Mikro ekonomik dengelerimizin bozulması, yeni ekonomik sistemimize duyulan güveni yok eder. Bunun yol açacağı siyasi iklimin doğuracağı sonuca değinmeme gerek yok. Biden’in bir taşla iki kuş vurma oyununa gelmemek o yüzden çok önemli. Zira bu çatışmanın içine Türkiye’nin dahil edilmesi, Biden’in Putin ve Erdoğan liderliğine yönelik tasfiye operasyonunun bir parçası.

Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunması, Rusya’nın Kırım’la başlayan ve Donbas’la devam eden ilhak ve işgal girişimini kabul edilemez bulan siyasi duruşu ilkesel olarak anlamlı ve değerlidir. Bu duruşun ötesine geçen her söylem ve davranış kendimizi tehlikeli sulara atmak anlamına gelir.

Ne Ukrayna adına Rusya’yı ne Rusya adına Ukrayna’yı gözden çıkaran bir tutumun sahibi olmayışımız en doğru karardır.

ABD/NATO adına Rusya’yı karşımıza alan bir tutumun da asla sahibi olmamamız gerektiğine dair kanaatimi yeri gelmişken belirtmek isterim.

Biz her olaya Ankara’dan bakarız.

Bizim önceliğimiz kendi milli çıkarlarımızdır.

Kendi bölgemizde de iyi ilişkiler içinde olduğumuz ülkeler arasındaki sorunların çözümünde barışı tesis etmeye çalışan bir duruşun sahibi olmayı sürdürmeliyiz.

Bir yanda oyunbozan bir yanda oyun kuran bir politika Türkiye’ye kazandırır.