GÜL FIRAT ÇOCUKLUĞU

Gözleri gördü yalnızlığı!

Günleri saya saya büyüdü!

Geçit vermeyen zaman kapısı vardı!

Gerçeklerin insan sütü kadardı!

Geleceğin hayallerini kuruyordu içinde!

Gayrı dayanacaktı insanlığın gurbeti olmaz mı?

Gardaşlık aranmaz mı?

Gemileri yapmış aileler yok mu?

Gar kapısında duran umutlar solmaz mı?

Gövdesi yaralı zaman gibi

Geçti yılların acımasızlığı izler bırakırken

Güzellikler yaratısına gelen haber var ki

Gayya kuyusundan gelen çığlığın devrimine çare oluyor.

Gazeteler yazacak bir haber arasa 

Gazellere sözler dizilse 

Gamzedeyim deva bulmam demek yok artık!

Gözlerinin pasını silen şah sultanların inadında 

Güneşini biriktiren çocukluk ateşinin dünya kuran emek elleri 

Garibanlar sofrasını çiğneyen karanlıklara çare dokuyan yasaların kahramanı 

Gümbür gümbür yağmur yağdırmaz mı?

Gayrı dayanamam ben bu acıya demez mi?

Gizlenen hukuk insanlığına divan kurmaz mı?

Gönlü zengin dünyanın ömrünü çalanlara insanlık öğretmez mi?

 

Gül kokusuna sığmayacak yaralar kanıyorsa onun cevaplarını verecek yıldızlar doğurur!

Geldi geçti diye inkarı olan suç insanlığının haritası değişir.

Girdabına sığınanların ellerinden alınan gelecek sokağında büyürken 

Gezginler ruhu kadar özgür bir dünya saatinin ömür zili başlıyorsa

Gece gündüz hayat yaratanların 

Görkeminde başlayan kitaplarını roman yapanlar olur ki

Gülenlerin mutluluk devranından gelen uçurtmanın 

Güz köprüsünü kuranların yıktığı gurbetleri görmek ne büyük mutluluk değil mi?

Gül Fırat, Dicle'nin dudağında sevda türküsü çığırırdı dünya insanlığı sevinç umudunda

Gözleri cesur yaşam everest'i!

Günleri yeryüzü aşkının deryası!

Gelene ağam gidene paşam demeyen hukuk tarihini geçiktirmeden yazarak,yaşatarak!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar