İNSANLIĞIN NÖBETİNİ KİM TUTAR?

Kendi tarihini gerçeğinde 

Kimsesizliğin evrenine 

Kapanan kapıların anahtarını

Külçelerce altını saklayanları

Kışın ortasında sokaklarda kalanları

Kuş sütü eksik kalmayan soytarılara karşı 

Kanayan yaraları saranların sabahında 

Kirletilen doğanın alnında 

Kürek çekerek karşı kıyıyı yalnız bırakmayan 

Kilimlerin yüreğinde umudunu çoğaltan

Körleşmenin yüz yılına suç ortağı olmayan 

Kapitalizmin ipliğini pazara çıkarmak için 

Kalesini koruyan her insanlık saati

Kumdan kalelere sığınmaz ki

Kuşların hatırı kalmasın diye değil!

Korkuların sahte yüzlerine şamar atmak üzere 

Kınından kılıçını çıkaran cesur yüreklerle 

Kovulması gereken kovboylar ordusuna 

Kainat dersi vermek adına 

Kabesini yeni insanlık sofrası yapan 

Kardeşler dünyasının yeryüzü savaşcıları 

Kitabını yazdıkları yarının arenasında kükremeye başlarken 

Kaçıncı baharın arifesinde beklenen sabrın taşları dağıtılırken 

Karargahı kurulmuş bir insanlık yurdunun haritasını taşıyanlar!

Kalbi yorgun 

Zamanı çalınmış

Öyle kaçışlar gördüm ki

Tıpkı yeryüzü haritası 

Sessiz sedasız kalmış

Aydost tepesine bakamayan yüzümün 

Kumru kanatları kırılmış

İstanbul'un ortasında 

Elleri bağlanmış

Özgürlük çocukları için 

Yürüyoruz tarihin önüne damlamış

Yağmurlar saatini bırakırken 

Uyuyan merhametin 

Masasına karanfil bırakan 

Madenciler miğferi

Eşgali çizilen ihanetlere karşı 

O ölümler sofrasını dağıtacak

Devrim gibi

Şarkıların bağrından 

İnsanlığımı hatırlatan 

Toprak kokusuna 

İki kurşun daha sıkılmasın diye 

Siğaranın dumanı

Limanına ağıt yaktı!

 

Duyanların feneri

Aşk'ı kutsarken 

Hangi acının sancısı

Sana konuşursa 

Biliyorum kaybettiğimiz gözlerin 

Şimdi saatini çalarken

Yıkılan yeryüzü masalı 

Sararmış tütün 

Ciğerinde nöbetine sarılıyor!

 

Fotograflar:Küçükçekmece Çocukları

 

Önceki ve Sonraki Yazılar