Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

İSLAM TARİHİNİN EN KARA GÜNÜ, 10 MUHARREM!

İnsanlık ve İslâm tarihinin en kara günlerinden birisi, bugün!

Hicri takvime göre, Muharrem ayının onuncu günü. Yani, İslâm peygamberi Hz. Muhammed’in torunu, Allah’ın Arslanı Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin’in beraberindeki yaklaşık 70 kişiyle birlikte Kerbelâ’da katledildiği gün!

Hz. Hüseyin ve yanındakiler neden katledildi?

Bu bir savaş mıydı? Ya da, fitneyi 21. yüzyılda taşıma görevlileri kimi kesimlerin iddia ettiği gibi, bir “iktidar savaşı” mıydı, Kerbelâ?

Elbette, hayır!

Hz. Hüseyin’in tek suçu, zalime biat etmemekti!

Muaviye’nin İslâm’ın bütün geleneklerini ve kurallarını çiğneyerek, halifeliği babadan oğula miras olarak devretmesine itirazdı, o!

İslâm topraklarında kurulan aile hükümranlığını reddetmek, zorbalığı kabul etmemek, hukukun ayaklar altına alınıp, yerine kurulan “tek adam rejimi”ne karşı çıkmaktı, Hüseyin’in suçu!

Hüseyin ve beraberindekiler, bu “suçu” kabul ettiler.

İslâm’a kara bir leke olarak geçecek zulümü, insanlığın en yüce olgunluğu ile karşıladılar.

Yezit’in ve yandaşlarının Hüseyin’i ve beraberindekileri teslim almak için sahneledikleri tüm oyunlara direndiler.

İnsan şerefinin en başta insanın özgürlüğü olduğunu gösterdiler.

Çünkü, Hz.Ali’nin o ibretlik sözü her daim onlarla birlikteydi: “Haksızlığa karşı boyun eğmeyiniz. Çünkü, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz!”

Zalime, zorbalığa direnişin sembolü oldular...

21. YÜZYILDA HÜSEYİN OLMAK

Bugün, İslâm toplumları içerisinde, aynı haksızlıkları yapsalar dahi, Yezit’i savunabilecek bir alçaklığın örneği çok azdır.

Yezit, İslâm peygamberi Hz. Muhammed’in torununa ve ailesine karşı gösterdiği zalimlik ile Müslümanlar içerisinde vahşetin, barbarlığın, ikiliğin, fitnenin, kalleşliğin sembolü olmuştur.

Bu nedenle, “yezit” kelimesi Müslümanların dilinde kötülüğü temsil eden bir sıfata dönüşmüştür.

7. yüzyılda Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, kendi hakimiyetlerini toplumlara dayatmak için hiçbir zorbalıktan, katliamdan, haksızlığa başvurmaktan çekinmeyen Muaviye ve oğlu Yezit’in yaptıklarının aynısını 21. yüzyılda da yaşıyoruz.

Büyük Ortadoğu Projesi altında, yaşadığımız coğrafya kan gölüne çevrildi. Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Libya çıkartılan iç savaşlarla toplu mezarlıklar haline dönüştürüldü!

Günümüzün Yezitleri olan emperyalistler, kendilerine biat etmeyenlere türlü katliamlarla, türlü tuzaklarla zulmediyorlar.

Ve yine, aynen Kerbelâ katliamında olduğu gibi, içimizden kimileri zalimle işbirliği yaparak, kişisel menfaatleri uğruna bütün coğrafyanın kan gölüne çevrilmesinde piyon oluyorlar!

Bugün yaşadıklarımız, tanık olduklarımız ile Hz. Hüseyin’e yapılanları daha iyi anlayabiliriz.

Direnişin, özgürlüğün, emperyalizme boyun eğmeyişin önemi, Hz. Hüseyin’i anlamaktan geçiyor.

Hz. Hüseyin, kendisinden sonra gelenlere, İslâm'ın özündeki adaleti ve özgürlüğü miras bıraktı.

Hz. Hüseyin, boyun eğseydi, katledilmeseydi ne olurdu?

Tarihin sadece zalimlerin yazdığı şekilde ilerlediğini sanacaktık.

Halbuki, insan olmanın en temel iki ilkesi olan adalet ve özgürlüğü bize aktaran Hz. Hüseyin'in zalimler karşısındaki davranışıdır.

Çünkü, insan özgürlüğü ile birlikte insandır!

Çünkü, Müslüman haksızlığa karşı direnişi ile Müslümandır!

Önceki ve Sonraki Yazılar