Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

SADECE PEDAGOG MU?

Çocuk ve masumiyet; çocuk ve insaniyet, çocuk ve merhamet, çocuk ve gelecek. Çocuklarla kıpır kıpır çocuk yanım, anım, canım; insanın en sevimli hali, sımsıcak hayali, bütün hayatını besleyen bereketli bir ambar misali çocukluk. Gözümüzden sakındığımız, rüzgârdan kıskandığımız, Allah’a ısmarladığımız çocuklarımız, çocuğumuz.

Yazık ki; çocuk istismarı haberleri hiç gündemden düşmüyor. Canımızı acıtıyor, insanlığı sorgulatıyor, kanımızı donduruyor, ruhumuzu yandırıyor. Toplumların ıslahında, iflahında, inşasında eğitim gereklidir. Köhne ve kokuşmuş zihniyetin temizliği için eğitim gereklidir. O yüzden değil midir, vahyin ışığında ilahi kitapların gönderilmiş olması. Peygamberlerin birer eğitimci olması?

Kaliteli insan yetiştirmede, erdemli davranışların içselleştirilmesinde eğitim gereklidir. Temiz toplum, temiz birey yetiştirmek içindir bütün bu çaba.

Çocuk istismarının önüne geçilebilmesinin yolu da eğitimden geçmektedir. Çocuklarımızın bu konuda bilinçlendirilmesi esastır. Bunun için de pedagoglar, öğretmenler, anne- babalar hep birlikte bu eğitimin bir parçası olmalıdır. Çocuk kitaplarını merak ederim. Okurum ki; yeniliklerden haberim olsun. Bir anne olarak, bir eğitimci olarak, bu alanda yazmaya gayret eden birisi olarak bu kitaplardan haberdar olmak isterim. Kısa bir tatil için memleketteyim. Birkaç gündür yeğenimle beraberiz. 2. Sınıfa geçti. Onunla birlikte okuma saatlerimiz, okuduğumuzu anlatmayla güzelleşiyor. Yine bu merakıma yenik düştüm. En çok sevdiği kitaplardan seçerek bana okumasını istedim. Böylece hem keyifli hem de verimli zaman geçiriyoruz. En son okuduğu kitap “ hayır” adını taşıyor. Bu ad dikkatimi çekti. Yeğenim okudu, anlattı. Etkinlik çalışmasını da yaptı. Bu güzel çalışmasını takdir ederek ona teşekkür ettim. Sonrası artan merakımla kitabı inceledim. Resimlenmesi ve anlatım dili oldukça başarılıydı. Bir pedagog tarafından kaleme alınmıştı kitap. Çocuk istismarından korunmanın yolunu eğitim diliyle ve işin ehli birisinin kaleminden dökülmüş olması ümit vericiydi. Hoştu, güzeldi. Yeğenime yönelttiğim sorulara aldığım cevaplar da bunu pekiştirmişti. Hafta içi okuduğu diğer kitaplardan sonra yaptığımız çalışma soru- cevap ne kadar keyifli geçmişse “Hayır” kitabından sonra yaptığımız çalışma da bir o kadar verimli geçmişti.

Böyle bir çalışmayla tanışmış olmak zihnimde ve yüreğimde tatlı bir esinti bıraktı. Ümidimi perçinledi. Sadece pedagog mu; derken anne- babaların ve öğretmenlerin de bu işin içinde olmasının kaçınılmaz olduğunu anladık. Okullarda ders olarak okutulması gerektiğini düşüncesindeyiz. Dileriz bu çalışmaların sayısı artar. MEB, Aile Bakanlığı; Sağlık Bakanlığı bu konuda ciddi çalışmalara imza atılması için gerekli adımları atar, bunun için komisyonlar kurulmalı, çalıştaylar yapılmalı, sinema, tiyatro, müzik gibi kültür- sanat alanında çalışmalar yapılmalı. “ Kırmızı Oda” dizisiyle başlayan ve hayatımıza giren, çekinmeden, korkmadan işlenilen konuların işlenmeye devam edilmesi de kaçınılmaz. Dileğimiz murada ermek ve kerevetine çıkmaktır. Muradımız hâsıl ola!

Önceki ve Sonraki Yazılar