AK PARTİ’NİN GÜCÜNÜ KORUMASININ SEBEBİ

TurkuazLab’ın yürüttüğü “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları 2020 Araştırması” parti taraftarlarının birbirine yakınlığı, uzaklığı, birbirleriyle ilgili değerlendirmesi üzerine olsa da aslında halkın partilere bakışı olarak yorumlanmalıdır. Çünkü taraftarlar partisel tercihleri üzerinden ele alındığına göre ele alınan konu da esasında partiler oluyor.

Araştırmanın ilk sonucuna baktığımızda ekonomik krize rağmen AK Parti, beklentilerin tersine ciddi bir güç kaybına uğramış değil ve birinci parti konumunda. Araştırmaya katılanların % 34’ü kendilerini AK Parti, % 22’si CHP, % 11’i MHP, % 9’u HDP ve % 9’u da İYİ Parti taraftarlarına “yakın” buluyorlar.

Bu tespite göre Cumhur İttifakı’na % 45, Millet İttifakı’na % 31 yakınlık duyuluyor. Her ne kadar Millet İttifakı’nın bileşeni olmasa da yerel seçimlerdeki desteğinden, hatta bazı yerlerde belediye başkan yardımcılığı için bu ittifakın adaylarının listesinden seçime girmelerinden dolayı HDP’yi de Millet İttifakı’nın dahil etsek bile halk Cumhur İttifakı’na daha yakın.

Ekonominin iyi yolda olduğu algısı yüksek

Desteğinin düşmesi beklenen AK Parti’ye bu sempatinin nedenlerini araştırmamız lazım. Araştırma bunun nedenleri üzerinde durmuyor ama bunun önemli bir nedenini açıklanan şu bulgulardan öngörebiliriz:

  • AK Parti taraftarlarının %57’si, MHP taraftarlarının %37’si ülkenin iyi bir yolda gittiği kanısında. Bu oran HDP’liler arasında %5, CHP’liler arasında %10.

  • AK Parti taraftarlarının %29’u ülkenin, %27’si ailelerinin ekonomik durumunun 5 yıl öncesine kıyasla daha iyi olacağını söylüyor. CHP, İYİ Parti ve HDP taraftarları arasında bu oran %4-5 diliminde.

  • Gelecek bir yıl düşünüldüğünde AK Partililerin %44’ü ülkenin, %39’u ailelerinin ekonomik durumunun daha iyiye gideceğini düşünüyorlar. Bu iyimserlik CHP, İYİ Parti ve HDP taraftarları arasında %6-7 civarında.

  • MHP taraftarlarının %18’i ülkenin ve ailelerinin ekonomik durumunun 5 yıl öncesine kıyasla daha iyi olacağını; %23’ü de ülkenin ve ailenin ekonomik durumunun önümüzdeki 1 yıl içerisinde daha iyiye gideceğini düşünüyorlar.

  • AK Partililerin %71’i ve MHP’lilerin %51’i muhalefet partilerinin denetlemesinin hükümetin işleyişini yavaşlattığı kanısında.

  • AK Parti taraftarlarının %76’sı ve MHP’lilerin %53’ü Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkenin geleceği için daha iyi olduğunu söylüyor.

  • Söz konusu siyasal görüşlerin yönetimde temsili olduğunda AK Parti taraftarlarının %80’i ve MHP taraftarlarının %63’ü görüşlerinin ülke yönetimine ‘doğru’ bir şekilde yansıdığı görüşüne katılıyor.”

Aslında bu bulgular “Bir Araştırmanın Gösterdikleri 1: En Önemli Kimlik Vatanseverlik” başlıklı makalemdeki “Vatanseverliği ıskalayarak sadece ekonomik çarelerle toplumun önüne çıkan anlayış toplumsal desteği sağlamak için yeterli olmuyor, olmayacak” değerlendirmemle örtüşüyor. Kaldı ki parti taraftarlarının yarısından çoğu ekonominin iyi yolda olduğunu düşünüyor. Daha da önemlisi gelecek yılların daha olumlu olacağı fikrindeler.

Bölünme kaygısı her partinin ortaklaştığı bir mesele

Batılı ülkelerin Türkiye’yi bölme çabasında olduğu yönündeki inanç da çeşitli parti taraftarlarının ortak görüşü. Buna göre:

  • %79’u Avrupalı ülkelerin PKK gibi bölücü örgütleri desteklediğini;

  • %79’u Avrupa ülkelerinin Türkiye’yi bölme çabası içinde olduğunu;

  • %67’si “Haçlı Ruhu” kavramının hâlâ geçerli olduğunu;

  • %64’ünün reformların “kapitülasyonlardan farksız” olduğunu;

  • %64’ünün Batılılaşma çabalarının taklitçilikten ileri gitmediğini;

  • %58’inin Türkiye’den talep edilenlerin Sevr Antlaşmasında talep edilenlerden farksız olduğunu düşünüyor.”

Yukarıdaki bulgular ayrıca “Vatanseverliğin % 40 ile en önemli kimlik” olduğu tespitiyle de uyumlu. Vatanseverliğe en yakın “en önemli kimlik” %10 ile Muhafazakârlık’tı.

AK Parti’nin gücünü korumasının sebebi

Ekonominin darboğazda olduğu iddiası yaygın kanı iken AK Parti gücünü nasıl koruyabiliyor?

Bunun sebebin AK Parti’nin dış politikada emperyalist amaçlara tutarsızlıkları görülmekle beraber, düne göre tavır alan bir çizgide olmasında değerlendiriyorum. Hayata, siyasete göreceli bakan halkımız iktidarı PKK, FETÖ, Suriye, Azerbaycan, Mavi Vatan, Libya, Karadeniz gibi başlıklarda düne göre daha milli ve direngen buluyor. İktidarı bu konularda emperyalizmin hoşuna gidecek söylemde bulunan meclis muhalefetine göre olumlu bulunuyor.

Dolayısıyla ekonomik kriz, tek adam yönetimi, liyakat gibi meselelerden iktidarın önemli oranda zayıflayacağı beklentilerini, gelişmelerin bu seyriyle gerçekçi görmüyorum. Kaldı ki halkın çoğunluğunun ekonominin iyi yolda olduğu, daha da iyi olacağı yönündeki fikri, asgari ücrete, asgari ücretlilerin bile beklediğinin ötesinde % 21,5 oranında zam yapılması halkta güçlü bir ekonomik talebin olmadığını gösteriyor. Memur zam oranları memurları tatmin etmese de ciddi bir tepki gösterilmiyor. Sanırım salgın koşullarında ekonominin durağan olması normal karşılanıyor olmalı. AK Parti ve MHP tabanı son beş yılda maddi durumlarının iyileştiğini ve iş bulma olanaklarının arttığı görüşüne katılıyorlar.

Yukarıdaki bulgulardan görüleceği üzere örneğin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi veya muhalefetin iddia ettiği diğer başlıklar ciddi eleştiri konuları değil. Halkın başka öncelikleri var. Milletimiz emperyalizme karşı daha olumlu tavır sergileyeni tercih ediyor. Bunla beraber iktidarın da olumlu tavrın güçlenmesinin önünde engel ve milletimizi kutuplaştıran uygulamalarına en son değinecek ve önerilerimi yazacağım. Ak Parti’nin desteğinin bir sebebi de bölücülüğe ve HDP gibi bölücü oluşumlara diğer partilere göre daha net tavır alması

Araştırmayı yapanlara göre “her parti taraftarının kendisine ait bir ‘diğer’ parti taraftarı var!”. HDP taraftarları “en uzak hissedilen” taraftar sıralamasında birinci. HDP’yi, AK Parti taraftarları izliyor. AK Parti, İYİ Parti, MHP’liler için HDP en uzak iken CHP için en uzak HDP değil, AKP.

Bu nokta üzerinde durulmalıdır. CHP yöneticileri HDP’nin yasal, normal bir parti algısını, tabanına yayarak HDP’yi meşrulaştırmaktadır. Oysa “PKK sizi tükürüğünde boğar”, “Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” diyen yöneticileri olan HDP, yasalara aykırı uygun davranıyor olabilir mi!

Terörist bir örgütü öven, propagandasını yapan bir parti anayasaya, yasalara göre de vicdanlara göre de meşru sayılabilir mi!

İYİ Parti taraftarlarına en uzak CHP’nin aksine AK Parti değil de HDP olması, İYİ Parti tabanının siyasal tercihlerinin değişebileceğini gösteriyor. Hatta HDP’yi korumaya alan, normalleştiren, hatta geçtiğimiz yıllarda anayasa çalışması yapacak denli birlikte iş yapan tavrını sürdürürse İYİ Parti’nin de varlığının sorgulanacaktır. Zaten esasen Ümit Özdağ ile başlayan partinin içi tartışma artacaktır.

Bu sonuç önemli. Zira Cumhur ve Millet İttifakı olarak birbirine karşı kurulan oluşumlar varken İYİ Parti taraftarlarına en uzak olan kesimin AK Parti olması beklenilir ama öyle değil. Bunun sebebi ne olabilir?

Bunun sebebi AK Parti’ye sempatinin sebepleriyle önemli ölçüde aynı. HDP’nin milletçe duyarlılık gösterilmesi gereken konulara (örneğin en son TBMM’de Azerbaycan’ın desteklenmesine) aykırı tutum alması, diğer parti tabanlarını, HDP’den uzaklaştırıyor.

Bu tespitin bir diğer sonucu da milli konulara CHP’yi belli oranda hariç tutarsak, parti tabanlarının parti karşıtlığıyla yaklaşmaması. İYİ Parti taraftarlarının milli meselelere karşıt noktada olan HDP’ye gösterdiği tepki, milli duyarlılığın ekonomik krize ve belirttiğim diğer meselelere baskın geldiğini de gösteriyor.

Diğer yandan HDP’ye uzaklık, azalarak 2015 yılında % 55, 2017’de % 53’ken, 2020 yılında % 40 olmuş. Bu tespit de CHP, İYİ Parti taraftarlarında belirttiğim olumluluğa rağmen HDP siyasetlerinde geçen beş yılda değişiklik olmadığı halde AK Parti karşıtlığıyla açıklanabilir.

AK Parti’yi “en uzak” olarak görenlerin oranında % 5 düşüş gerçekleşmişken CHP içinse aksine % 6 artmış. Bu durum da AK Parti’nin özellikle FETÖ darbe girişiminden sonra emperyalizme daha mesafeli hale gelmesi ve PKK, FETÖ gibi terör unsurlarıyla mücadelesi, CHP’ninse bu konularda tutuk, hatta kimi zaman teröristleri, emperyalistleri sevindirici söylem ve uygulamaları nedeniyledir. CHP’nin Akdeniz ve Karadeniz’de sondaj çalışmalarında “bir bidon gaz bulunamadığı”, “Libya’da, Suriye’de ne işimiz!”, adaletin hızlı işlemesi yerine PKK, FETÖ’den tutuklanan salıverilmesine yönelik “105 bin kişi neden içeride!” söylemi, milleti kendinden uzaklaştırmaktadır.

Not 1: Yazının birinci bölümünü okumak için; https://www.aydinlik.com.tr/haber/bir-arastirmanin-gosterdikleri-1-en-onemli-kimlik-vatanseverlik-228962

Not 2: Gelecek yazıda kutuplaşmanın çeşitli görüntülerini ele alacağım.

Not 3: Araştırma bulgularını şu bağlantıdan görebilirsiniz: https://www.turkuazlab.org/wp-content/uploads/2020/12/Turkiyede-Kutuplasmanin-Boyutlari-2020-Arastirmasi.pdf

Önceki ve Sonraki Yazılar