Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

DOLAR MI ALALIM, AVRO MU?

Medyanın halka ekonomi konusunda tek vaadi, elimdeki parayı nasıl güçlü bir şekilde koruyabilirim, sorusuna cevap vermek şeklinde gerçekleşiyor!

Vatandaş, acaba elindeki üç-beş kuruşluk tasarrufu nasıl, en iyi şekilde değerlendirebilir?

Dolar mı alsa, yoksa Avro mu?

Altın mı alsa, yoksa gümüş mü?

Vs.

Bu konuda ahkâm kesen “medya ekonomistleri”ne de kimse itiraz etmiyor, görebildiğim kadarıyla!

Neredeyse, her sokak başında bir döviz bürosu, medyanın yönlendirdiği gariban vatandaşın korkularını ve tepkilerini sömürme noktası olarak “müşteri bekliyor”!

AVRUPA’DA NASIL?

Yabancı paranın bu şekilde, kontrolsüz olarak ticaretinin yapılmasına itiraz ettiğimizde, önümüze hemen, kapitalist sistemin “zorunlulukları” konuyor!

Vatandaşa “akıl vermeye programlı medya” ise, kapitalizmin ana vatanı Avrupa ülkelerinde döviz hareketlerinin meşruluğunun çerçevesini hiç merak etmiyor!

Çünkü, toplumu bu konuda bilgilendirdiklerinde, vatandaşa ve ülke ekonomisine ne büyük kazık atıldığını herkes anlayacak!

Ama, önce, örneğin Avrupa’nın en güçlü emperyal-kapitalist ekonomisi Almanya’ya bakalım.

Almanya’da birincisi; her sokak başında döviz bürosu göremezsiniz.

İkincisi; döviz bürosuna girip istediğini dövüz cinsinden istediğiniz kadar alamazsınız, hatta hiç satamazsınız!

Herhangi bir bankaya girip, canım istedi, bana Dolar hesabı açar mısınız, diyemezsiniz!

Her şeyin bir kuralı var!

Dış ticaret yapıyorsanız, elbette döviz hesabı açabilirsiniz!

Almanya’da döviz alım-satımı da, devletin kontrol ettiği bir alanda ve kayıtlı olarak yapılabiliyor!

BİZE YUTTURULAN ZOKA!

Özal’ın ve arkasından gelen politikacılar aslında döviz üzerinden Türkiye ekonomisinin Batı tarafından rehin alınmasını sağladılar.

Hiçbir kapitalist ülkede olmayan bir düzeni, yani elinde büyük para tutanların ekonomiyle istedikleri gibi oynayabilme özgürlüğünü, bize gariban vatandaşın üç-beş kuruşluk tasarrufunu korumasının yolu diye sundular!

Halbuki; gariban vatandaşın tasarrufunu korumasının yolu güçlü ve milli ekonomiydi! Onlar ise, tam tersine kırılgan ve gayri milli bir ekonomi yarattılar!

Döviz ticaretinin kontrol dışı tutulması, esasen planlı bir önlemdi! Döviz üzerinden, siyaset kurumu terbiye ediliyordu!

Batı’nın istediği yapılmazsa, Dolar artardı, Avro fırlardı!

Yani, esasen, ekonomide siyaset kurumunun gösterebileceğin “milli refleksi” önlemenin aracı döviz oldu!

Türkiye bunu defalarca yaşadı! Son 30 senelik olağanüstü döviz hareketliliğine bakın, her defasında Türkiye’de siyaset kurumunun yeniden dizayn edilmek istendiğini göreceksiniz!

MİLLİ EKONOMİ, MİLLİ PARA DEMEKTİR!

Hani, son dönemde çok moda olduğu için, formülasyonu ben de kullanmak istiyorum: Türkiye acil olarak milli ve yerli ekonomi politikaları uygulamak zorundadır!

Milli ve yerli ekonomi politikaları olmadan ne sanayide, ne de tarımda, ne ihracatta ve ne de ithalatta başarı kazanmak mümkün değildir!

Milli ve yerli ekonomi politikalarının temeli ise, milli para politikasıdır!

Siz eğer, kendi paranızı yabancı paraların önünde koruyamıyor iseniz, milli ve yerli ekonomi politikaları geliştiremezsiniz!

Milli parayı korumanın ilk yolu, döviz ticaretini kayıt ve kontrol altına almak, vergilendirmek ve izne tabi tutmaktır.

İkincisi ise, dış ticaret yapanlar hariç, bankalarda döviz hesabı açıp işletimine kurallar getirilmesidir.

Londra’nın TL üzerindeki hakimiyeti kırıldığı oranda, Türk ekonomisi de, parası da güçlenecektir.

TL üzerinde kontrolü sağlayamayan hiçbir ekonomi politikası milli ve yerli olamaz!

LONDRA'YA DEĞİL, MOSKOVA'YA BAK, PEKİN'E BAK!

Türkiye'nin para politikalarında örnek alacağı, modelleyeceği, akıl danışacağı merkezler Londra, New York değildir.

O merkezlerin Türkiye'yi sürekli daha çok bağımlı, daha çok kırılgan, daha çok sömürülen ekonomi politikalarını zorladıklarına bin kez tanık olduk.

Türkiye, bugün tam tersine milli para politikalarında en başarılı örnekler olan Moskova ve Pekin'e bakmak zorundadır.

Moskova veya Pekin Türkiye'deki gibi döviz üzerinden ekonomilerine operasyon yapılmasına izin verdiler mi? Vermediler!

Para politikasında milli korumacı modeller uyguladıkları için, siyasette de milli politikaları hayata geçirebiliyorlar.

Moskova ve Pekin'den bizim öğreneceğimiz şudur: Milli ve yerli para politikası olmayanın milli ve yerli siyaseti de olamaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar