NOEL Mİ, ÜLGEN BABA MI?

Sanırım beş altı yıl öncesi yazmıştım, Bir kez daha tekrar edeyim. Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda Sümerlerin Türk olduğuna ilişkin şüphemiz kalmadı. Bunu niçin söylüyorum?

Ülkemizin en büyük Sümerolog’u Muazzez İlmiye Çığ, Hıristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramının, çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramı olduğunu anlatıyor.

Değerli bilim adamına göre, Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz.

Türklerde güneş çok önemli… İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece gündüzle savaşıyor.

Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte güneşin bu zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Buna nardugan diyorlar.

Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor.

Bayramın adı: NARDUGAN

Nar = Güneş...

Tugan, Dugan = Doğan...

Nardugan = Doğan Güneş.

Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrı’ya gitsin diye de ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan.

Bu bayram için, evler temizleniyor.

Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar.

Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yaş ve kuru meyveler, özel yemekler, tatlılar yiyip içiyorlar.

Bayram, tüm aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş.

Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra batılıların bu gelenek görenekleri onlardan aldıkları söyleniyor.

Özetle söylemek gerekirse, İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok. "Doğum, güneşin yeniden doğuşu"

Ben yıllardan beri gazetede yılbaşı yazılarımı “Nardugan’ınız kutlu olsun.” başlığıyla yazarım. İlk yıllarda garip karşılanmıştı. Giderek kabul gördü, bu düşünce yaygınlaştı.

Noel kutlamalarının saf dini inanca sonradan katılan bir bidat olduğuna inananlardanım. Görülmekte ki, antik çağlardan beri kutlana gelen Pagan ve Şaman kış festivalleri Roma'da da yayılmış Hristiyanlık sonrası Noel’e dönüştürülmüş.

Hıristiyanların Noel’i onların olsun, biz de kutlayalım, onlarla birlikte tüm insanlığa güzellikler dileyelim. Ama kökünün bizim atalarımızın Nurdogan’ı olduğunu bilelim.

Değişik kaynaklarda, Orta Asya ve Anadolu'da İslamiyet öncesi Şaman ve Pagan inanışlarında Noel Baba'ya benzer özellikler taşıyan figürlerin yer aldığını belirtiliyor.

Anadolu Uygarlıkları konusunda önemli araştırmaları ve eserleri bulunan Araştırmacı İsmet Bertan şöyle diyordu:

"Kafkas Bölgesi'nde destanlarda geçen bir Ülgen ya da Ülgen Baba karakteri vardır. Altın Saray'da yaşar, kırmızı kaftan giyer. Yeraltında yaşadığına ve yılbaşlarında yeryüzüne çıktığına inanılırdı. Baharın ve yeni yılın gelişini müjdelemek için yeryüzüne gelir hatta ölüleri yolda karşıladığına inanılırdı. Türk Destanlarında bu şekilde yer alır ve yaklaşık 2 bin 500 yıllık bir tarihi vardır.”

Öte yandan bilim adamlarımızdan Ali Faik Demir de şöyle demiş: “Türk Kültürü'nde bir Ülgen karakteri vardır. Bu tanrıdır ve yeni yılın gelişini kutlar kırmızılar giydiğine inanılır. Aralık Ayı'na bakıldığında Türk geleneklerinde ve Pagan kültüründe ölülerin dirileri ziyaret ettiği zaman görülüyor. Hatta bunlara yapılan veya adanan hediyeler, kurbanlar var. Bu nedenle bu ayda bir hediye verme kültürü gelişmiş.

Değerli dostlarım, yarın bizdeki “Bacacı baba” figürüyle çam ağacı kültüne değinelim de kimileri başlarını iki elinin arasına alıp düşünsün...

Önceki ve Sonraki Yazılar