Pekcan Türkeş

Pekcan Türkeş

TANGONUN DOĞUM YERİ ARJANTİN

Hepimizin hayallerinde gitmek istediği, fakat gidemediği ülke veya ülkeler vardır.

Kimimiz hayallerindeki bu ülkelere gitmek için çeşitli planlar yapar, kimimiz ise bir vesileyle bu ülkelere giderek hayallerini gerçekleştirir. İşte benim de çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen iki ülke vardı: Arjantin ve Fransa.

Muş Lisesi'nde okurken “Pen Pal“ tabir edilen kalem arkadaşlıklar vardı. Arjantinli arkadaşımla bir süre mektuplaştım. Posta ücreti oldukça pahalıydı. Mektuplar da 1 hafta da zor geliyordu. Esasen, 60’lı yıllarda Muş’a İstanbul‘da basılan gazeteler bile 2 gün sonra ulaşabiliyordu.

Bu durum karşısında İngilizce’mi ilerletmek maksadıyla Fransız bir öğrenciyle yazışmaya başladım. Paris’e 150 km mesafede tekstilin başkenti sayılan Troyes diye bir şehirde yaşayan arkadaşım beni davet edince, onaltı yaşımda 4000 km yol katederek otostopla, Muş’tan önce Troyes’e, sonra Paris’e geldim.

Otostop ile Avrupa seyahat anılarım o zamanki tirajı yüksek gazetelerinden birinde yayınlandığı dönemde, 03 Nisan 1967 tarihli Hürriyet gazetesinde “Amerika’dan Hong Kong’a Trablus’tan Şam’a bütün dünya polisinin aradığı Müthiş Türk Esat Selçuk İspanya'da yakalandı“ haberi yayınlandı.

Sonradan ajan olduğunu öğrendiğimiz Esat Selçuk; o yıllarda Nebahat Çehre ile “Müthiş Türk” isimli bir filmde de baş rolü oynadı. Çekim sırasında tanıştığım Esat Selçuk, benim maceraperest ruhumu takdir ederek,”Aferin Delikanlı arkanda hiçbir destek olmadan cep harçlığınla Avrupa ülkelerini dolaşman, bulaşıkçılık yapman takdire şayan bir durum. Ama okuduğun Hukuk Fakültesini bitir, Fransızcanı da daha iyi geliştir” diye nasihat etti.

Efendim,1966 yılında bendeniz Fransa’da öğrenip ilerlettiğim Fransızcam ile beş yıl sonra Yeni Levent Lisesinde iki yıl Fransızca öğretmenlik görevi ifa ettim.

İşte, benim çocukluğumdan beri hayallerimi süsleyen diğer bir ülke Güney Amerika'daki Arjantin’in başkenti Buones Aires’e yıllar sonra Brezilya -Rio De Janerio Limanı’ndan kalkan bir kruvaziyer vasıtasıyla gittim.

GÜZEL HAVALAR 

Buenos Aires; Arjantin'in başkenti ve Sao Paulo'dan sonra Güney Amerika'nın ikinci büyük kentidir. 1920'lerde küçük Avrupa diye anılan Arjantin'de yönetim ve ekonomi politikaları hariç her şey Paris ve Londra'nın kopyasıdır. 

”Arjantin'in En İyi Oyuncusu" Maradona ve "Dünya'nın En İyi Oyuncusu" Messi'dir.

Arjantin'de “Futbol” Kilise gibi kutsaldır. 

Patagonya, Şili ve Arjantin'in güneyindeki bölgedir. Türkçe’de çok sık kullandığımız bir ifadedir “Patagonya mı kardeşim burası?” Geri kalmışlığı, kuralsızlığı, düzensizliği ifade ederken Türkiye ile karşılaştırdığımız “hayali” bir ülkedir. Tıpkı Asparagaz sözcüğü gibi. Yalan haber ya da asparagas, hiçbir gerçekliği olmayan uydurma haber. Hikayesi de şöyle: Gazetenin istihbarat servisinin, yıldızı parlayan muhabirlerinden birine bir haber gelir: Amerikalı zengin Sanayicinin kızı fakir bir Türk gencine aşık olduğu için onunla Boğaz sırtlarında bir kulübede kalmaktadır. Röportajda şöyle denmektedir: “Türkiye’ye gelen Amerikalı turist kız İslamiyete hayran olmuş, din değiştirip Müslüman olacakmış!”

Sonunda röportajın gerçek olmadığı çıkar;

Haber çıkar çıkmaz, Amerikan Konsolosu gazeteyi arar; fotoğraftaki kız turist değil, öğrenci değişimi programıyla üç haftalığına Türkiye’ye gelmiş bir öğrencidir. Bebek sırtlarındaki iki gencin kaldığı kulübenin kapısında şu yazı varmış: “Azparagaz” “para az, gerisi gaz!”

Eva Peron,1947 yılında kadınların oy verme hakkını elde etmiştir.

Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden Jorge Luis Borges; Arjantin’li bir yazar.

Polo oyunu Arjantin'de "Polonun Katedrali" denilen çok amaçlı Stadyumlarda ve Hipodromlarda Polo Yarışmaları adı altında oynanıyor. 

Recoleta Anıt Mezarlıkda,Kevork Akrabian, Tütüncüyan, Çömlekçioğlu  isimli Ermeni ve Rumların mezarları bulunuyor.

Recoleta semtindeki birçok dükkanın ismi Türkçe: Maraş, Smyrna (İzmir).

Arjantin Posta İdaresinin 1858 -2015 yılları arasında basılan 25 Puldan en sonuncusu olarak 1963 yılında Atatürk'ün 25.ölüm yılının anısına bastırdığı Pulu tekrar tedavüle çıkartıp 2015 yılını ATATÜRK yılı ilan etti.

DESAPARECİDOS (Kaybolmuş) ÇOCUKLAR (CUMARTESİ ANNELERİ) 

Plaza de Mayo Meydanı, askeri cuntanın yok ettiği 30 bin kayıp evladını arayan annelere de ev sahipliği yapmış ve yapmaktadır. Bu meydanda bizim Galatasaray'da bir araya gelen "Cumartesi Anneleri" gibi Arjantin'de 1976-1982 Kirli Harp denilen diktatörlük döneminde kaybolan vatandaşların "Desaparecidos" anneleri ve büyük anneleri toplanıyor. 

BUONES AIRES : PAPA AZİZ FRANCİS'İN ŞEHRİ 

16. yüzyılda inşa edilen Metropolitan Katedrali; Papa Aziz Francis adına adanmıştır. Mütevazı bir din adamı olan Jorge Bergoglio; Papa seçilince Asisi'li Aziz Francis'in ismini alır. Papa 1,2 milyar Roma Katolik Kilisesine mensup insanların dini lideridir. İlk defa Avrupalı olmayan bir Papa; cinsiyet ayırımcılığı, biyolojik sorunlar, kürtaj, eşcinsel evlilikler dahil her konuda hoşnutsuzluğunu belirtebiliyor. Bir bakıyorsunuz bir yerde Papa, tutuklu bir Müslüman kadının ayağını öpüyor; başka bir yerde hastalıktan yüzü yara bere içinde olan birini takdis ediyor.

AŞK VE MELONKOLİ DANSI TANGO VE SAN TELMO

San Telmo deyince tango, romantizm ve hüzün aklımıza gelir. Tango; Arjantin Kültürünün dünyaca tanınan sembolü. Yoksul mahallelerden tabir caizse Buenos Aires “Genel Ev"lerinden çıkan Afro-Amerikan kökenli Aşk ve Melankoli Dansı Tango sözcüğünün dilbilimde kesin bir kökeni yoktur. “Tango" adının, Afrika tamtamlarının çıkardığı "tan-go" seslerinden ya da Latince dokunmak anlamına gelen "tangere" fiilinden türediği sanılmaktadır.

Tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayallerle melankoliyi taşır. 

 LA BOCA CAMİNOTO - AÇIK HAVA MÜZESİ

La Boca'nın ana Caddesi “Caminito”da bir çeşit açık hava müzesi. Turistik mağazaların birinin balkonunda Eva Peron, futbol ilahı Maradona ve Tango'nun ikonu Carlos Gardel'in replikalarını görebilirsiniz.

“DONT CRY FOR ME, ARGENTİNA - "EVİTA

Arjantin halkının çok sevdiği Eva Peron, İspanyolca "Küçük Eva" anlamına gelen "Evita" lakabıyla bilinirdi. 33 yaşında kansere yenik düşen Evita; kadın hakları için çalıştı ve aktif anlamda siyasetin içinde yer almamasına karşılık, işçi sendikalarının örgütlenmesinde önemli rol üstlendi ve 1947 yılında kadınların oy verme hakkı elde etmesini sağladı. Yıllar sonra kendi ismini taşıyan Evita Müzikalinde bu hüzünlü aşk dile getirildi. Ülkemizde “Evita”yı dönüşümlü olarak Zuhal Olcay, Füsun Önal, Deniz Türkali ve Arsen Gürzap canlandırmıştı.

BALKONDA: EVA PERON, MARADONA VE CARLOS GARDEL 

Turistik mağazaların birinin balkonunda Eva Peron, futbol ilahı Maradona ve Tango'nun ikonu Carlos Gardel'in replikalarını görebilirsiniz.

EL TURCO

Malûm olduğu üzere Güney Amerika'da 19. yüz yıl sonu, 20. yüz yıl başında Arjantin, Brezilya, Peru gibi ülkelere Osmanlı İmparatorluğu zamanında Lübnan ve Suriye'den bir hayli Arap,Türk, Ermeni ve Kürt göç etmiştir. Bu insanlar; "El Turco" diye tanınır. Bir Latin Amerikalı'ya sorduğunuzda burada yaşayan Araplar; Türk'tür. El Turco diye bilinen eski Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem de Suriye'den göç etmiş bir ailenin torunudur. Carlos Menem; Arap kökenli olmasına rağmen Türklüğü kendisine yakıştırmıştır. 

Sırası gelmişken söyleyeyim:

Suriye ve Lübnan'dan gidenlerin torunları da Hasan Rodriguez, Hüsein Hernandez, Abdülkadir Gonzalez gibi isimleri almışlardır. Kıvrak danslarıyla tanınan şarkıcı Shakira da Lübnan'dan göç etmiş Şakire isimli bir Arap'tır.

HİTLER VE EVA BRAUN ARJANTİN'DE

2. Dünya Savaşı'ndan sonra Güney Amerika ülkelerine özellikle Arjantin'e birçok Nazi'nin kaçtığı malûmdur. Bu ülkelerde Juan Carlos Müller, Pedro Fischer, Victor Herzog, Gerenimo Schmidt, Luca Schneider, Leandro Hoffmann gibi bir takım acaip isimli kişilerle karşılaşırsınız. Tabii, Nazilerin ağababası Hitler'i en uygun yaşatma alanı da, elbette savaştan sonra birçok Nazi'nin kaçtığı Güney Amerika ülkeleri olmuştur. Hâlâ içinde faşist Nazi duyguları olan Neo (Yeni) Nazileri aldatmak gayesiyle uyanığın biri bir kitap yazmış:

Kitapta anlatılan palavralara göre, Hitler 95 yaşına kadar Brezilya'da yaşamış. Üstelik, sıkı durun, bir de zenci sevgilisi varmış! Evet, o yaşında, hem de "siyahi". Irkçı olduğunu örtmek gayesiyle kendine zenci sevgili (!) bulmuş. Tabii bundan önce Eva Braun'la birlikte Arjantin'e kaçtığını ve nur topu gibi iki de kız çocukları olduğunu iddia eden daha başka kitaplar da vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar