PİÇ MEHMET PAŞA

Bu bir televizyon programı değil ki, programın başına “18+” sembolünü koyayım. 18 üzeri de değil, 60, 70, 80 üzeri ekleyeyim. Rakam kaç olursa olsun, hisseli bir fıkrayı paylaşıp paylaşmamakta çekincelerim oldu.

Bazılarınızın: “Oldu mu bu şimdi. Sana yakıştıramadık. Biz de seni mazbut (derli toplu, düzenli, düzgün, sağlam, korunmuş) biri sanmıştık,” diyen sesinizi duyar gibi oldum.

Ancak günümüzde bedenen olmasa da, ruhen o kadar çok fiil-i zina ya da veled-i zinalar, piçler çoğaldı ki, mazbut halimizi son orman yangınları gibi yaktı geçti; Karadeniz bölgesinin selleri gibi önüne katıp süpürdü.

Burada bir konunun altını çizmek istiyorum:

Piç nedir? En hafifi annesi babası belli olsa da gayri meşru bir ilişki sonucu doğmuş çocuk olarak tanımlayabiliriz. Biraz daha ağırı, babası bilinmeyen çocuktur. Daha ağırı, anası babası bilinmeyen biridir. Eskiler “neseb-i gayri sahih” derlerdi.

Sonuçta hepsi Allah yarattı. Atalarımız, “yaratılanı hoş görürüz, yaratandan ötürü,” demişlerdi.

Sözüne ettiğim gibi, piç; evlilik dışı bir ilişkiyle dünyaya gelmiş, babası belli olmayan çocuk anlamında kullanılsa, kendisi ahlaksız olmasa bile toplumun yargısı farklı. Faruk Nafiz Çamlıbel, piç konusuna insanı açıdan yaklaşır. Yufka yürekli empati dolu ve eleştirisel bakış içindeydi.

“Sıcak bir el değmeden henüz ilk gözyaşına

Kundağını serdiler bir musalla taşına

Gözlerin bir caminin eşiğinde açıldı

Atıldın doğduğun gün hayata tek başına

………..

Tanır gibi yüzüne bakınca her geçici

Yarın öksüz kalbinin burkulacaktır içi

İki kattır azabın günahı işleyenden

Anana "kahpe" derler, sana "kahpenin piçi"

Ama genel olguya göre piç, ahlaksız bir ilişki sonucu dünyaya gelen, “aile terbiyesi almamış, arsız, terbiyesiz, yüzsüz” biri sayıldı. Aşağılanan bir kişilik olarak kabul gördü.

Bu nedenle piç, görgü kurallarını takmaz, kurnazlıkla kendini korumaya çalışır. Bu yüzden “Piçlik” kavramı, “aykırı, kuralsız ama zekice davranışlar” biçiminde bir ironi kazanmıştır. Argoda halen “fırlama, fırlatma” karşılığını yakıştırabiliriz.

“Piçlik”, aynı puştluk kavramında olduğu gibi “güvenilmez, kalleş ve hain” anlamlarını da taşır.

Adlarını anmayacağım. İlk gençlik günlerimizde genç ve geçeği parlak bir siyasetçi, önceleri çok saygı duyduğu parti liderine başkaldırmış, partiden ayrılmış, başka oluşumlara takılmıştı. Saygın deneyimli lidere nedenini sormuşlardı. Verdiği cevap ilginçti:

“Bizim eşek ahıra gelir ama, mahallenin piçi olmasa...”

Ziya Gökalp, Malta’da sürgündeydi. Ali Kemal ve aynı görüşteki kişiler Ziya Gökalp’in kürt olduğunu, Türk olmadığını yazıp çiziyorlardı. Bu iddialara karşı Ziya Gökalp yazdığı şiirde şöyle diyordu:

“Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır:

Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!

Türklük hadimine ‘Türk değil!‘ diyen

Soyca Türk olsa da ‘piçtir’, Türk değil!”

Şimdi geleyim, beni yazıp yazmamakta kıvrım kıvrım kıvrandıran, başlığın üstüne büyükçe bir rakam yazıp yanına artı işareti koysam mı diye düşündüren konuya. Her ne ise ok yaydan çıktı. Af fola…

16. yüzyılın sonunda, III. Mehmet döneminde de, Osmanlı hazinesi tamtakırdı.

Vezirlerden birinin aklına, zekasıyla ünlü Piç Mehmet Paşa geldi. Piç Mehmet Paşa, sıkışık duruma mutlaka bir çare bulurdu.

Ve çareyi buldu Piç Mehmet Paşa:

- Baca vergisi salın, dedi. Nasıl olsa herkesin evinde bir baca vardır.

Piç Mehmet Paşa’nın önerisini öğrenen Sadrazam, birden dönüp yanındaki Şeyhülislama sordu:

- Hoca efendi hazretleri, acaba "fiil - i zina mı, daha günahtır, yoksa fiil - i livata (eşcinsellik) mi?

Şeyhülislam:

- Fiil - i zina, dinimize göre günahtır ama, hiç değilse kadınla erkek arasında, kendi doğallığı içindedir. Fiil - i livata ise, erkekle erkek arasında olduğundan, doğallığa da aykırı olduğu için; fiil - i zinadan daha günahtır, dedi.

Sadrazam:

- Hayır Hoca efendi hazretleri, dedi; fiil- i zina; fiil - i livatadan daha günahtır. Çünkü fiil- i livatadan hiçbir sonuç çıkmaz. Ama fiil- i zinadan bazen öyle bir piç çıkar ki, ümmet- i Muhammed’in başına bela olur….

Çevremizde öyle piçler türedi ki, Piç Mehmet Paşa’ları kırk bir kere cebinden çıkarır. Bunların bir bölümü, medya mahallesinde yaşıyor. Onlar ki, bedenlerini gönüllü olarak para karşılığı satar, başkalarına namus taslarlar. Fikir orospuluğunu meslek edinirler. Hırsızlığı babadan oğula sürdürüp bize dürüstmüş gibi görünürler. Yukarıda söz ettiğim nesebi gayri sahih bunlar. Bu yalaka takımının anaları avro, babaları da dolardır. Kim daha fazla para verirse, onun köpeği olurlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar