Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ANADİLDE İBADET OLUR MU?

 21. yüzyılda yaptığımız tartışmaya bak!

Türkçe okunan dua ibadet değilmiş! İbadet sadece Arapça olmak zorundaymış!

Aleviler ibadetlerini Türkçe yapar! Bilmez misin? Bilirsin elbette!

Milyonlarca Aleviyi dışladın, aferin! Mutlu musun?

Türkiye dışında yaşayan milyonlarca Türkü de karşına aldın!

Balkanların Türkçe ibadet yapan Müslüman Türklerini, Boşnaklarını, Arnavutlarını, Makedonlarını, Romenlerini de dışladın! Bravo!

Ya, doğumuzdaki Türkler? Azerbaycan, İran Türkleri? Türkmenistan, Afganistan’ın Kızılbaş Türkmenleri? Pakistan ve Hindistan’daki Kalenderîler? Özbekistan’ın, Kırgızistan’ın, Kazakistan’ın, Uygur illerinin Yesevîleri?

Tek tuşla, milyonlarca Müslümanı dışlamak neymiş, görsün herkes!

Bravo, Diyanet İşleri Başkanlığı!

SİYASETİN EMRİNE GİREN DİN, DİN DEĞİLDİR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı Şeb’i Arus töreninde Kur’an ayetlerinin Türkçe okunmasını eleştirmesinin hemen ardından, Diyanet İşleri Başkanlığı da derhal bir fetva yayınlayarak, Arapça dışında ibadet yapılamayacağını d(b)uyurdu!

Öncelikle, yanlış anlamaları bertaraf etmek adına, bu noktada belirtelim ki; Şeb-i Arus töreni ibadet değildir. Mevlâna Celaleddin Rumî’nin ölüm yıldönümünde düzenlenen bir anma törenidir. Ama, elbette ki, geniş anlamda ve Kur’an esaslarına göre düşünürsek, salât yerine geçer!

İkincisi ise, ortada ibadetin Türkçe yapılabileceği yönünde bir tartışma veya iddia da yoktur! EVRENSEL MEVLANA AŞIKLARI VAKFI (EMAV) zaten törenlerinde ve ibadetlerinde Türkçe dilini kullanır. Bu durum İBB’nin karar verebileceği bir konu da değildir!

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşıtları ile siyasi polemik içine girme kaygısıyla yaptığı açıklama ve hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Erdoğan’ın İBB'ye yönelik eleştirileri destekleyen fetva yayınlaması, Türkiye’nin siyasi ve sosyolojik gerçekleri ile tamamen zıt, Müslümanlar arasında mezhepçilik ve çatışmayı körükleyecek tehlikeli bir ortam yaratıyor. Tartışmanın bizi ilgilendiren kısmı da burasıdır.

Siyasi tartışmaları desteklemek amacıyla fetvalar yayınlamaya kalkarsanız, bunun sonu, Allah bize o günleri göstermesin, Müslümanların birbirini katletmesine varır!

İslâm tarihinden hiç mi bir şey öğrenmediniz? Emeviler, Abbasiler, mezhepler tarihi iktidarların emrine giren dinin halka sadece acı ve keder getirdiğini göstermiyor mu? Çağımızda, çevremizde Müslümanların kendi aralarında süregiden kavgaları da size bir ders vermiyor mu?

Afganistan'da, Pakistan'da insanlar neden birbirini boğazlıyor?

Irak'ta, Mısır'da, Suriye'de, Libya'da süregiden iç savaşların sosyolojik temellerine bakmak, hiç mi aklınıza gelmedi?

Kur’an emri olmayan ama, Sünnîlerde olan bir geleneği nasıl 'İslâmî kural' olarak dayatabilirsiniz?

KUR’AN NEDEN ARAPÇA DİLİNDE İNDİRİLDİ?

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an referansı vermemiş, ama biz verelim. Çünkü, Kur’an içerisinde çok sayıda ayet, insanlar anlasın, idrak etsin, akıl yoluyla kavrasın diye Arapça dilinde indirildiğine atıf yapar!

Yani, burada esas olan, Kur’anî amaçtır. Amacın ise, anlamak, idrak etmek, kavramak olduğu ise, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın saklayamayacağı açıklıktadır!

- Biz Kur’anı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Kamer /9.-17.-22. Ayetler)

- Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. (Yusuf /2. Ayet)

- Şüphe yok ki biz, akıl edesiniz, anlayasınız diye Kur’an’ı Arap diliyle meydana getirdik. (Zuhruf /2.-3. Ayetler)

- Anlayasınız diye Kur'an'ı Arapça indirdik. (Fussilet /44.Ayet)

- Bu Kur’an hiç şüphe yok ki bütün alemleri var eden Ulu Tanrı'nın vahyidir. Ruhul Emin onu senin kalbine, apaçık bir Arap dili ile, eğri yolun encamından korkutanlardan olasın diye indirmiştir. Bu (Kur’an) daha evvelkilerin kitaplarında da vardı. (Şuara /192.-196.Ayetler)

Kur’an Arapça indirildi, çünkü okuyanın anlaması ve idrak etmesi esas amaçlanıyordu. Arapça’ya veya Araplara herhangi bir özellik atfedilmediği ise, yine Kur’an içerisinden, Hucurât suresi, 13. ayetten kolayca anlaşılabilir:

- Ey İnsanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır.

KUR’AN MI ESAS, YOKSA “İSLÂM ALİMLERİ” Mİ?

Kim olduklarını hiç merak etmediğim, sözde “İslâm âlimleri”ne mi tabi olacağım, yoksa inandığım ve Müslüman olmamın sebebi olan Kur’an’a mı?

Zor soru, ama Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda karar vermede acele etmesini tavsiye ederim.

Milyonlarca insanın Kur’an’ı Arapça olarak anlayamayacağını bile bile, Arapça dışında ibadet olmaz diye fetva vermenin, Allah’ın yukardaki ayetlerinde esas amaç olduğunu açıkça belirttiği “anlamak, idrak etmek, akıl yoluyla teslim olmak” amaçları ile zıt önermeler olduğunu Diyanet bilmez mi?

Alevilerin, Yesevîlerin, Kalenderîlerin ve daha pek çok Müslüman topluluğun ibadetlerini Türkçe yapmalarının nedeni, kişinin Allah ile takvasının inanarak, kalpten gerçekleşmesidir. Çünkü, Fâtır suresi 38. ayette der ki;

- Şüphe yok ki Allah, göklerdeki gizli şeyleri de bilir, yeryüzündeki gizli şeyleri de; şüphe yok ki o, gönüllerde olanları da bilir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda fetva yazanlar bunları bilmez mi? Bilmiyorlarsa vahim, ama bildikleri halde aksi yönde fetva vermeye kalkışıyorlarsa daha da vahim!

Son olarak; biz Türkçe ibadet etmeye devam edeceğiz! 

Önceki ve Sonraki Yazılar