Bora Özizmirli

Bora Özizmirli

DEVLETİMİZ MEDYAYA MÜDAHALE ETMEK ZORUNDADIR!

Son yazılarımda dış politikada Türkiye'nin "merkez ülke" haline geldiğini anlatmaya çalıştım.

 

Anlatmaya çalıştım fakat dış politikada alınan bunca önemli başarılara rağmen iç siyasette skandal  gelişmelere tanık olmaktayız.

 

Türkiye'deki basın ve medyanın ne duruma düştüğünü Denizli'den örnekler vererek anlatmak istiyorum.

 

Gerçekten skandal gelişmelerin örneğini de Denizli'de gözlemlemekteyiz.

 

Denizli'de antiemperyalist çizgideki vatansever basın mensupları özellikle hedeftedir.

 

Ancak 15 Temmuz öncesi rastlayabileceğimiz baskı ve dışlama politikasını  2-3 yıldır tekrar karşılaşmaktayız.

 

Üstelik bunu göstere göstere apaçık şeklinde yapmaktadırlar çünkü denetleyen de yoktur.

 

Çünkü Denizli'de görevlerini yapmaları gereken insanlar çözüm getirmek yerine olayları sadece seyretmektedirler.

 

Bu sorunun çözümü için artık Denizli'de görüşülmedik insan neredeyse kalmadığına göre ancak bu sorun ANKARA'dan çözülebilecek durumdadır.

 


DENİZLİ BASINI KİMİN KONTROLÜNDE?

 

Hatırlatmak isterim ki; ülkemiz 2014'den bu yana; vatanın bağımsızlığı ve güvenliği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer milli kuvvetler tarafından (Gerçek Millici,Ülkücü ve Atatürkçü kadrolar ), batılı ülkelere karşı "TAM BAĞIMSIZLIK"  mücadelesi başlatmıştır.

Buna rağmen Denizli, Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren konuların haber yapılmamasıyla, yapanların sansürle baskıyla karşılaşmalarıyla gündemdedir.

Sansürlenen konuların içerisinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de haklarını koruması, S-400 alımı ve sebepleri, Diyarbakır anneleri, Mehmetçiğin PKK ile olan başarılı mücadelesi,  Türkiye’nin Batı’ya karşı yerli ve milli dik duruşu gibi konular vardır.

 

Denizli basınını incelendiğinde görülecektir ki, benimle birlikte ancak birkaç basın mensubu Türkiye'nin güvenliği hakkında yayın yapmakta, yapmaya çalışmaktadır. Çalışmaktadır, çünkü kalan bu birkaç kişi dahi yoğun baskı ile karşılaşmaktalar.Bu kişilerde yalnızlığa terk edilmiştir.

Bu kişilerin yaptığı haberler dışında Denizli'de bir tane Türkiye'nin milli konularla ilgili haber görememekteyiz.

 

Üstelik sadece milli konular değil Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları bile sansürle karşılaşmaktadır.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını cesaret edip yayımlayacak basın mensubu neredeyse kalmamıştır.

Denizli'de yapılan haberlerin çoğu okunmayan belediye bülten haberleri düzeyinde belediye başkanlarının " gezdik,gördük,ziyaret ettik " şeklinde reklam haberleridir.

 

Oysa Türkiye olağanüstü dönemlerden geçerken, Türkiye'yi savunacak haberlerin sansüre uğraması, çok yazıktır, çok şaşırtıcıdır.


Denizli basını neden milli konulara sırtını dönüyor?


Denizli basını kimlerin kontrolündedir?


Milli duruşu olan basın mensupları, milli haber yapanlar, neden baskı ile karşılaşmaktadır?


Bu sorular her geçen gün daha geniş kesimlerin sorusu olmaktadır.

 

 


ABD İLERLEME MERKEZİ, TÜRKİYE'DEKİ YEREL BASINI HEDEFE KOYMUŞTUR

 

Öte yandan Türkiye'yi askeri ve siyasi yönden diz çöktüremeyeceğini anlayan ABD ve FETÖ farklı tarz ve yöntemlerini devreye sokmuşturlar.

 

 

ABD, Türkiye'de kaos ortamı yaratmak amacıyla basın ve medya gibi çok önemli araçları ele geçirme gayreti içerisindedir.

 

 

ABD İlerleme Merkezi, CAP'ın 2020 yılında "Türkiye'de değişen medya manzarası" başlıklı raporu yayınlanmış ve bende bu raporu yazılarımda sık sık yer vermiştim.

 

Rand Raporu'nun devamı niteliğindeki bu raporda, Türkiye'deki sosyal medyanın ve yerel basının siyasetteki etkisinden bahsediliyordu.

 

Bu rapora göre Türkiye'nin milli güvenliğini haber yapan yerel basın mensuplarının yalnızlaştırılması, milli konuların haber yapılmaması, yapanların da baskıya maruz bırakılması öğütleniyordu.

 

Millilikten kopuk yayın çizgisinin AK Parti'den kopmaları kolaylaştırılacağı öğütlendiği gibi, yerel basının hibelerle,fonlarla desteklenmesi, yerel muhabirlerle bağlantı kurulması da vurgulanıyordu. Bu rapordaki amaç, Türkiye'deki sosyal medya ve yerel basının kuşatılmasının tavsiye edilmesidir.

 

Basın konusunda özellikle yerel basında çok ciddi oyunlar oynanmaktadır. Türkiye’de basın kuşatılmak istenmektedir. Millici çizgideki basın mensupları özellikle hedeftedir.

 

Bu yazımda tekrar uyarıyorum! Türkiye'deki yerel basını milli kimliğinden koparmak demek, Türkiye'yi yabancı güçlere teslim etmekle eşdeğerdir.

 

Mesele basın ve medya olayı değil mesele Türkiye'nin milli güvenliğidir.

 

Bu nedenle yerel basında meydana gelen gelişmeler çok büyük titizlikle takip edilmelidir.

 

Özellikle Denizli'deki yerel basında yaşanılan gelişmeleri titizlikle takip etmek çok daha büyük önem kazanmıştır.

 

DENİZLİ'DEKİ ŞİFRE HABER'İN HABERİ

Diğer taraftan siyasi görüşlerimiz farklı dahi olsa Denizli'de yayın yapan ŞİFRE HABER'in Genel Yayın Yönetmeni Bülent Öztürk, geçtiğimiz günlerde  çok önemli bir habere imza attı. (Yazının sonunda linkleri ekleyeceğim, merak edenler daha detaylı bilgi için linkleri takip edip okuyabilirler.)

 

Öztürk'ün yaptığı haberde ikisi AK Partili biri CHP'li olmak üzere belediyelerin aynı 2 firmaya ait 11 siteye aylık ödemeleri söz konusu idi.(1)

 

Habere göre her bir siteye aylık 10 bin TL'den yıllık  120 bin TL para etmektedir.( Bu ödeme tek bir siteye ait ödemedir. Bahsi geçen 11 sitedir.)

 

Bu haberlerde CHP'li Belediye'nin de ismi geçmektedir hatta 2 firma olan firma sayısı daha sonra 3'e çıkmıştır fakat beni CHP'li belediyelerle birlikte  AK Partili belediyelerde ilgilendirmektedir.  (2)

 

Çünkü çıkan haberler , AK Parti'ye yıllarca hizmet eden beni rencide etmiş durumdadır.

 

Diğer taraftan haksız kazanç durumu bir yana; ŞİFRE HABER'in haberinde ödeme yapılan haber  sitelerini incelediğimizde bırakalım milli konuları Sayın Erdoğan'ın demeçlerine bile yer  verilmediğini görüyoruz.

 

Bu kadar devasa ödeme yapılan sitelerin önemli bir kısmında en son Erdoğan haberi 2020 yılının Ağustos ayında girildiği gözükmektedir. Yani ben göremiyorum.

 

Bende soruyorum! AK Parti'nin Sayın Erdoğan'a verdiği değer Denizli'de bu kadar mıdır?


AK Partiye yıllarca hizmet etmiş birisi olarak bunun açıklamasını bekliyorum.


Üstelik Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki'nin konuyla ilgili basında yer alan açıklamasında şu ifadelere yer verdiği görülmektedir:

 

‘Başkan olarak dilediğim kurumla çalışma hakkı, kendi şahsi takdirimdedir…’ (3)

   PAMUKKALE BELEDİYESİ'NİN LİSTESİ

 

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NİN LİSTESİ


BU SORUNU ÇÖZERSE SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ VE SAYIN İÇİŞLERİ BAKANIMIZ ÇÖZER

 

Sonuç olarak karşılaştığımız durum gerçekten üzüntü vericidir.

Denizli'de siyasi görüşü farketmeden vatanperver basın mensuplarının kafaları göstere göstere ezilmektedir.

 

Şahsen AK Parti'nin Denizli'de ileri gelen görüştüğüm her kişiye "Türkiye'nin tekrar Kurtuluş Savaşı verdiğini, emperyalist  güçlerin son iki yıldır kaos ve kargaşa planı uygulamaya çalıştıklarını "anlatmaya çalıştım. Fakat benim bu çabalarım nafiledir.

 

Bu işi ancak çözerse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan veya İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu çözer.

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan bu yana lafla değil gerçekten  ölümüne  savunduğumuz,"Darbenin arkasında ABD var! "diyen Sayın Süleyman Soylu'nun çözebileceğini  düşünüyorum.

 

 

Çünkü;   Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile birlikte Sayın İçişleri Bakanımız bu durumu düzeltebilir.

 

 

Emperyalizm ve FETÖ ile savaşan bizleriz,devletimize yönelik tehditleri ve bu tehditlere karşı  devletimizin cevaplarını duyuran yine bizleriz fakat göstere göstere dışlanıp , ezilen yine bizleriz.

 

Denizli'de kuşatılmış durumdayız ve artık dayanacak gücümüz kalmadı.

AK Parti'yi savunan basın mensupları bu durumdaysa farklı görüşten olup vatansever basın mensupları ne durumdadır gelin sizler düşünün.

 

 






KURTULUŞ SAVAŞIMIZI ÇOK İYİ BASIN VE PROPAGANDA ÇALIŞMASI İLE KAZANDIK

 

 

Basın "tarafsız" olarak bilinse de aslında, Türk gazetecisi ve Türk basını ülkesinin çıkarlarını savunmayı ve mağdurların sesi olmayı temel görev edinmiştir. Türk gazetecisinin temel görevi budur. Dolayısıyla tarafsız basında yoktur.

 

Elbette farklı görüşler olacak, ama ortak nokta Türkiye’nin çıkarları olacaktır. Bizimde tarafımız Türkiye'nin tarafıdır.

 

Hatırlanması gereken, milli mücadelemizi Mehmetçiğimizin cephede çarpışması yanında, çok iyi basın ve propaganda çalışması ile de kazandığımızdır. Atalarımız Kurtuluş Savaşı’nda çok iyi basın ve propaganda çalışması yürüttü. Böyle bir çalışma atalarımızdan bize miras kaldı.

Ülkemiz tekrar savaş vermektedir. Ülkemize yönelik çok büyük tehditler söz konusudur.

 

Türkiye bugün tekrar Kurtuluş Savaşı öncesini yaşamaktadır. 6 cephede savaştığımız gibi PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile mücadele halindeyiz.

 

Mehmetçik canı pahasına ülkesi için çarpışırken, Türkiye’nin çıkarlarını savunmak biz basın mensuplarının temel görevidir.

 

Türkiye'yi savunmak sadece Ankara'dan başlamaz. Hatta, daha çok yerellerden ve yerel yönetimlerden başlar. 

 

Tüm bu nedenlerden dolayı Türkiye’nin güvenliğini düşünen biz basın mensuplarını düşünmenizi ve bizleri yalnız bırakmamanızı istiyoruz.

 

Gerçekten bu durum Denizli'de çok tehlikeli bir boyuta varmıştır.

 

Bu durum Milli Güvenlik sorunu haline gelmiştir.

 

Ama karşılaştığımız gerçek budur.

 

Bu durumun acilen düzeltilmesi gerekmektedir.


Denizli'de ayakları vatan topraklarına basan herkes, siyasi görüş ayrımı yapmadan, vatanseverlik temelinde birlikte hareket etmelidir.

 

Siyasi görüşlerimiz farkı dahi olsa ülkemizin bugün gerçek DİNDAR MİLLİCİLERE, GERÇEK ATATÜRKÇÜLERE,GERÇEK ÜLKÜCÜLERE yani gerçek vatanseverlere ihtiyacı çok fazladır.

 



Yazıdaki  linkler:
1-
https://www.sifrehaber.com/medya-mi-belediyelere-yoksa-belediyeler-mi-medyaya/
2- https://www.sifrehaber.com/bu-halk-sizi-paralarini-birilerine-peskes-cekesiniz-diye-mi-secti/
3- https://www.sifrehaber.com/sectiklerinize-degil-size-sesleniyorum/

 

Önceki ve Sonraki Yazılar