İSTANBUL'UN BORÇLU OLDUĞU İNSAN: ÇELİK GÜLERSOY

1990'ların başında ve ülkenin akan saatlerinde,

Cem Karaca ile TRT için Raptiye programına başlamıştık.

Her bölüm için konuklar ve ilçeler için hazırlıklar yapıyorduk.

İstanbul'a her şeyini veren

 Usta Mimar,Aydın,Yazar,Hukukçu Çelik Gülersoy tamam dedi!

Biz de ekip ile onun meşhur mekanı Yeşil Ev

 Sonra İstanbul Kitaplığında yan yana gelirken çok heyecanlıydık.

Onun yazdığı kitaplar,mimarlık dehası ile ürettiklerini nasıl anlatacaktık ki

Biraz şaşkınlık,biraz da ona haksızlık yapmamak için hassas davrandık.

Cem Karaca'nın sunumu ve inceliğindeki ustalıklar müthiş sonuçlar verdi.

İşte, o kısa zamanda tanıdığım Çelik Gülersoy'un insanlığı,

Öğrendiğimiz tarihi eserler,çabaları,emek aşkı içimize su serpiyordu!

Aslında, İstanbul'un açık hava müzesi ışığına verdiği elin kıymeti alkış olur.

Avrupa'dan Asya'ya akan tarih eserlerin 

Restorasyon çabaları,hamleleri dudak uçurtacak sayfalar bırakır!

Peki,onun o insanlık değerine karşı ona  yapılan haksızlıklar.

 Başına örülen çorapları hak etti mi?

İstanbul'un dili olsa konuşmaz mı?

Bu güne kadar bir teşekkürü bile etmeyen devletin yetkilileri

Nasıl bir insanlıkla yaşıyorlar?

Madem, Çelik Gülersoy heykelini bile çok gördünüz;

Bari, İstanbul Kitaplığının olduğu sokağa adını verin ki

Biz de oradan her geçtiğimiz de 

Çelik  Gülersoy'un ıslık sevgisini içimizden ayırmayalım!

Ne dersiniz?

Ne söylersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar