Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

KAÇIRILMAMASI GEREKEN BİR ŞAHESER FİLM: TOMRİS

 Birkaç hafta önce Türkiye’de son derece önemli bir film gösterime girdi: Tomris. Bu film hakkında yazmayı daha bir yıl öncesinden planladığım halde, filmin gösterime girişinden sonra, beklemeyi tercih ettim. Önce, Türkiye’nin aydın “kamuoyu”nun film hakkında ne yorumlar yaptığını görmek istedim.

Tek bir, filmi seyretmemiş olma ihtimali de yüksek, cahil cesaretli liboş eleştiri dışında, film hakkında ne sinema eleştirisi ve ne de köşe yazarlarından bir yorum geldi, “Tomris” için!

Halbuki, “Tomris”, hem insan ilişkileri, hem kadın-erkek ilişkileri, hem iktidar savaşları, hem dövüş sanatları ve hem de tarihsel rol-modeller açısından son derece önemli ve “kült” olmaya aday bir film.

Milattan önce yaklaşık 6. yüzyılda İskit-Saka imparatorluğunun başında büyük zaferlere imza atmış bir kadın hükümdarın hayatını ünlü Kazak yönetmen Akan Satayev çekti. Senaryoyu ise, Aliya Nazerbeyava ile Satayev’in pek çok filminde imzası olan Timur Çaksilikov (Timur Zhaksylykov) yazmışlar.

Kazakistan’ı ulusal kimliği ile yeniden inşa eden efsane Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in “Tomris” filminin fikir babası, maddi ve manevi lideri olduğunu da ekleyelim.

Teknik açıdan değerlendirirsek, senaryosuyla, müziğiyle, sahne düzenlemesiyle, oyunculukları ile ve yönetimiyle “şaheser” olarak niteleyebileceğimiz, mükemmel bir film, Tomris.

Hem bir tarih filmi olarak, hem bir aksiyon filmi olarak, hem kadın kahramanın baş karakter olduğu bir film olarak dünya sinemasında ender örnekleri görülebilecek derinlikte psikolojik, tarihsel ve estetik emeği filmin her karesine sinmiş olarak hissetmemek mümkün değil.

Bu bakımdan, “Tomris”in Hollywood filmlerinin fersah fersah önünde bir başyapıt olarak tanımlanması yerinde olur. Çünkü, “Tomris”in Hollywood filmlerinden ayrıldığı en kritik nokta, dramaturjisidir.

Tomris” Batı’nın bireyi yücelten, bencil kahramanlar yerine, baş karaktere toplumla var olan, daha doğrusu toplumu mobilize edebildiği ve toplumla bütünleşebildiği ölçüde kahramanlaşan bir karakter yaratıyor.

SİNEMA ELEŞTİRMENLERİNİ GÖRMEZDEN GELDİĞİ FİLM: TOMRİS

Enteresan bir şekilde, kendilerini “sinema yazarı” olarak tanımlamaya çok meraklı eleştirmenlerden tek bir değerlendirme yazısı dahi gelmedi, Tomris hakkında!

Elbette, bunun psikolojik ve siyasi nedenleri var! Sinema sektörünün çevresine sinmiş “yetmez ama evet”çi liboş tayfanın üzerinde Tomris filmi, vampire sarımsak tutmak gibi bir etki bırakmış olabilir!

Peki, Aydınlık, Yeniçağ, Cumhuriyet, Sözcü, BirGün, Evrensel gibi gazetelerin sinema yazarlarının “Tomris” filmini görmezden gelmelerini nasıl açıklayabiliriz?

Siyaset gündemi tarafından teslim alınmış bir “yazıişleri”nin kültürel olaylara yönelmekte yetersiz kalışı mı? Yoksa, liboş hegemonyanın bu gazetelere de yansıması mıdır, onları “Tomris” filmi hakkında kalem oynatmaktan alıkoyan?

Aslında, burada anlamamız gereken, batıcı, Hollywood filmlerine “tapan”, sanat adına herşeyin en iyisinin emperyalist metropollerde yapıldığını peşinen kabul etmiş bir kişiliksiz aydın tipi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir!

Kabul edelim ki, “Tomris” filmi hakkında, kendilerini medyanın “en güvenilir” ismi, “en okunan yazar” vs ilan edenler de dahil olmak üzere, kültür-sanat alanında ahkâm kesen geri kalan zevatın hiçbirisinin kalem oynatmayışın ardındaki sebep, beyinlerinin radarlarını Batı’ya göre ayarlamış olmalarıdır.

Matrix’in Tirinity, Avatar’ın Neytiri, Elektra, Kedi Kadın, X-Man’in Phoenix, Karanlıklar Ülkesi’nin Selene karakterleri hakkında taparcasına “feminist” yorumlar yapan sinema yazarlarının Tomris gibi gerçek bir kahraman karşısında sus-pus olmaları, üzerine ciddiyetle eğilmek gereken bir durum, hatta kanaatimce, hastalıktır.

Cumhuriyet’in yüzüncü yılına çok az bir süre kalırken, “Türk aydını” konusunda büyük tartışmalar yapılması gerektiği gerçeğinin altını çizerek, bu konuyu kapatalım.

KADIN ÖRGÜTLERİ NEREDE?

İkinci sorumuz şu: Tamam, sinema ve kültür çevremizi müsilaj gibi saran Batıcı-liboş hegemonya “Tomris” filminden ürkmüş olabilir. Peki, kadın hakları savunucusu örgütler, medya organları, yazarlar neden suskun?

Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadın Haklarını Koruma Derneği, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözüm Derneği, Kadın Girişimciler Derneği, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Kadın Ressamlar Derneği, Femin & Art Kadın Sanatçılar Derneği, Mor Çatı, Cumhuriyet Kadınları Derneği, KAMER Vakfı... Kadın kooperatifleri, internet siteleri, platformlar, feminist yazarlar ve daha yüzlerce kadın merkezli kuruluş sayabilirim, neden bu filme duyarsızlar?

Hatta, iddia edebilirim ki, pek çoğunun bu filmin gösterimde olduğundan haberleri dahi yoktur!

Dünya tarihini gerçekten değiştirmiş olan bir kadın hükümdarın filmi yapılmış!

O çok sevdiğiniz “rol-model figür” olan Amazonların anası hakkında yapılan filme neden bu kadar ilgisizsiniz?

Tomris” bir kadının toplum içerisinde kendisini kabul ettirme ve zirveye ulaşma mücadelesini anlatıyor.

Hem de, menstruasyondan başlayıp, töresel ve erkek-egemen dayatmalara varıncaya kadar, kadınların toplumsal yaşamda karşılaştığı tüm zorlukları bir bir nasıl aştığını göstererek!

Sahici, gerçek, yaşanmış bir kadın zaferidir, “Tomris”!

Güçlü toplum, güçlü kadınla mümkün ise, “Tomris” güçlü kadın figürünü, özellikle de genç kızlarımıza rol-model olarak sunacağımız eşsiz bir karakterdir.

Hem de, kendi tarihimizden!

Çünkü, kadınlarımızın Barbie, Merida vesair sahte kahramanlara değil, tarihimiz ve geleneklerimiz ile de uyumlu, toplumsal hayatımızın gelişmesine katkı sunma potansiyeli de taşıyan gerçek figürlere ihtiyacı var.

Tomris”, bugün ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan kadına yönelik şiddetin kültürel olarak mahkum edilmesi için de çok önemli bir fırsattır.

Ben, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yerinde olsam, kadınlara “Tomris” filmini izletmek için satın alır ve bir kampanya başlatırım: “Hepimiz birer Tomris’iz! 

FİLMİN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Önceki ve Sonraki Yazılar