M. Haluk Yalçınkaya

M. Haluk Yalçınkaya

KONUŞAMIYORUM, KONUŞAMIYORUM - İLHAN İREM

Sanatın bir çok dalı var, hangi dille anlatacağı sanatçının seçimi, önemli olan duygularını isteklerini bazen estetik ya da estetik olmayan bir dille insanların gözlerinin önüne sermektir.

Sanatçının bir derdi ya da anlatacak bir şeyi olmalıdır. Popüler olmak sanatçı olmak demek değildir. Sanatçı üretendir, yazandır, çizendir ve söylendir.

Bursa'da bir ortaokul öğrencisi iken, yani 14 yaşında iken okul orkestrasına solist olarak seçilir.

Bir sene sonra Milliyet gazetesinin müzik yarışmasında birinci gelir, profesyonel şarkıcılık yapmaya karar verir.

Bir roportajında güzel sesi olan anneannesinden bahseder; "Anneannemi çok severdim. Çok güzel sesi, masmavi gözleri vardı. Kucağına yatıp yıldızları seyrederdim. Kulağıma şarkılar söylerdi. Hiç bilmediğim şarkılar. Ona eşlik ederdim. 'Sen farklısın, sen sanatçı olacaksın' derdi hep."

Yarışmada birinci geldiği "Meltemeler" adlı orkestra ile yıllarca Bursa'da Çelik Palas ve Uludağ'da otellerde sahneye çıkar.

İlhan İrem ilk TV yayına 1974 yılında çıkar ve o gece bütün ülkede tanınır.

Müzik yazarı Naim Dilmener'in dediği gibi, o gece tüm ülke tanır ve sever, ama yıllardır sahnelerde çalıştığını bilmez.

İlhan İrem'in bir gecede şarkıcı olduğu gibi yanlış bir düşünceye sahiptir.

Bir çok müzik yapıımcısı İlhan İrem'in içindeki felsefesini keşfedemediğine üzülür. (Nino Varon)

İlhan İrem'in şarkılarının sözünü kendisi yazmıştır.

Sadece Nazım Hikmet'in "Hoşgeldin Kadınım" şiirine şarkı bestelemiştir.

İlhan İrem şiirlerinde genelde bir felsefe ile dünyaya bakış açısını anlatır. Ayrı bir evrensel dünyası vardır.

Önce şiirlerini yazar, sonra besteler.

İrem yıllarca gazetelerde köşe yazarlığı yapmıştır.

Hatta babamın çalıştığı gazete de babam ile sohbetleri olmuş.

Babam gazetenin teknik ekibinde olduğu için, İrem yazılarına daha büyük harfler ile basılsın istermiş, aralarında şakalaşırlarmış.

İrem ile roportaj yapmayı çok istedim, ama bir türlü kısmet olmadı.

İlhan İrem yazılarında da şiirlerinde olduğu gibi, bir felsefesi vardı. İrem 1999 yılında bir yazısından dolayı, o günün parası ile 1 milyar TL para cezasına çarptırılmıştı.

Her zaman fikirlerini açık açık söyleyen bir sanatçı idi.

Eşi Hansu hanım ile tanışmasını ise şöyle anlatır; "Hansu İrem ile tanışmamız göksel buluşmadır. Daha küçücük bir kız çocuğu iken beni rüyasında görmüş. İngiltere’deki gibi, yola merdivenle inilen, iki katlı taş evlerin olduğu bir sokakta, kolum pelerinli bir kızın omzunda uzaklaşırken, dönüp arkaya ona bakmışım ve “Ben seni bulamam, sen beni bul” demişim. Sonra yaşadıkları şehir olan Ankara’da verdiğim bir konser… Sarı saçları beline kadar uzanan dünyalar güzeli bir kız, çıkışta elime bir kitap tutuşturdu ve kalabalığın arasında yok oldu gitti… İçinde ne isim, ne adres… Sadece bir cümle yazılıydı: “Sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…” Işık yürekli insanlar için birlikte cennetimizi kuracağım insanım Hansu İrem’di… Onunla başka boyutlardan tanışıyorduk! 1 Ekim 1991’de sadece ailelilerimizin bulunduğu bir törenle İda Dağları’nda evlendik.

Eşi Hansu hanım, İlan İrem'in vasyetini açıkladı; "Tabutunun Türk bayrağına sarılmasını istemişti. Atatürk Kültür Merkezi’nde, AKM’de bir tören yapılmasını istiyordu. Bir diğer vasiyeti de Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilmekti” dedi. 

Babam ve bir çok tanıdık ile sohbeti ola bu romantik ozan ile tanışamadık ama, kısmet...

Işıklar içinde uyu.

KONUŞAMIYORUM

....

Sensiz ben yolumu bulamam
Haykırmak istiyorum
Konuşamıyorum, konuşamıyorum, konuşamıyorum
Konuşamıyorum, konuşamıyorum, konuşamıyorum
Konuşursam, gözyaşlarım beni boğacak
Biliyorum, duyuyorum, görüyorum
Konuşamıyorum

...

Önceki ve Sonraki Yazılar