KUDSİ ERGÜNER NEYE KIYDI? 

Öncelikle;

Ülkemizin tarihinde yer alan ve basın tarihine sayfalar açan bir gazetenin geçmişten günümüze teslim edildiği eller açısından vahim duruma gelişi içler acısıdır. Şimdi; bir Mevlevi Dedesi ölmüş ve onun vakfı görevini yerine getirmeye devam ediyor.

Kurucusu rahmetli Hasan Çıkar için bir tarihte yurtdışında yapılan etkinlikte kıyamet kopuyor ve belden aşağı iftiralarla Hasan Çakır Dede'ye saldırılırken İstanbul'da Şeb-i Arus etkinliği düzenleyen İBB Başkanlığı topa tutuluyor. İşte, yine kirli,ucu siyasetin halk içindeki ayrışmasına çanak tutan provakasyon suçu işleniyor.

1967 Doğumlu bu gazetecinin dilindeki zehir tozu gelip savunma yapıyor ve diyor ki, dünya çapında müzisyen bu dedenin ayıbını görmüş ve geçmişte beraber olduğuna pişmanlığını açıklıyor.

Gazeteci geçinen ve tetikçilik yapan şahsı geçtim!

Ama Ulvi Ergüner gibi gerçek anlamda kültürümüze hizmet etmiş ve Ordu'dan yarbaylıktan ayrıldıktan sonra, Mevlevilik aşkına alınteri dökmüş,ilden ile ülke toprağına gözyaşı bırakmış bir eğitimci, yol ereni babanın çocuklarının kendi dışında Mevliliği temsil etmelerine saldırmaları ve maneviyatlarını ayaklar altına almaları o ney nefesinin derinliklerinde akan kâinat aşkının efendisine hizmette ne kadar vicdan, ne kadar vefa olabilir ki?

Kudsi Ergüner, neye leke sürdüğünü nasıl bilmez?

Bu tuzağa nasıl düşer? Yurtdışı hayatında aldığı eğitimler,dünya müzisyenler ile yaptığı çalışmalar ve sufizim yoluna düşerken yetiştireceği öğrencilerin yüzüne nasıl bakacak? Diyelim ki, bu Gazeteci onu gaza getirdi ve siyasetin kiri akacak ve İBB uzman kişi olarak Kudsi Ergüner'e yer vermeyecek diye, hak yolunda rahmetli olmuş bir Mevlevi Dedesini mahkum etmeye çalışmak hangi nefretin oyunu?

Bir sanatçı olarak, şu satırları yazarken bile üzgünüm ve kalbim kırık.

Fetöcülerle yatıp kalkanların fitne fesat tezgahlarda halen sanat dünyasını, kültür kardeşliğini yıkmasına izin vermek, suç ortağı olmak af edilir mi?

Ney notasında duran ve 1952 Diyarbakır doğumlu,1969 İstanbul Radyosuna katılan 1973 yılında Paris'e yerleşen ve Mimarlık ve Müzikoloji dallarında doktora yapan dünya insanlığının notalarını omzunda taşıyan bir sanatçının bizimle paylaşacağı bu olamaz.

Ulvi Ergüner dile gelse bize Ney Felsefesi için ve insanlık aşkı için 1879'da doğan ve 1953'te aramızdan ayrılan hem Neyzen Tevfik ruhu ile hem de onun can dostu Mehmet Akif Ersoy kapısında büyüyen sofra da Şeyhülislam Musa Kazım Efendi makamında bir ateş yakarak, ey efendiler kendinize gelin, kendinize gelin, gittiğiniz yol karanlıktır...

Önceki ve Sonraki Yazılar