Osman Selim Kocahanoğlu
BİR FEN LİSESİNE KİMİN ADI VERİLMELİ?
Dün sosyal medyada dolaşırken Cazim Gürbüz'ün köşesinde gördüm. Bir Fen Lisesi açılmış, ona da yazarlar birliği başkanı Mehmet Doğan'ın adı verilesiymiş. Cazim Bey de bir not eklemiş. Böyle bir cumhuriyet düşmanının ismi nasıl verilir diye.... Yoksa benim de dikkatimi çekmeyecekti.
Benim dikkatimi çeken isim verilmesinden ziyade, beyinsel paradoks oldu. İyi güzel de bir okula isim verilirken yapılan eğitime biraz yakışan isim seçilmez mi? Fen lisesine ismi verilen adamın en azından fen bilimleriyle biraz ilgisi olmalı değil mi? Halbuki gerçekte ismi geçen kişi anadan doğma medrese kafası ve Hurma kültürü. İliklerine kadar da Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı. Fen Lisesi kim bu adam kim?
Hadi burasını sineye çekelim. Bu adamın ismini bir Kur'an Kursuna verseniz itirazımız olmazdı. Bir İmam-Hatip Okuluna veya Gümüşhane İlahiyat medresesine verseniz gene itirazımız olmazdı. Kafa ve beyin organizasyonu Hurma kültürü ve külliye dehlizlerinde gelişmiş bir adamın ismi, ancak din eğitimi yapan bir okula yaraşırdı.
Halbuki bu adam daha çocukluğunda Batı kültürü ve Fen eğitimini ihanet sayan bir bilinç sahibiydi. Delikanlı bir taşra molozu iken Niyazi Berkes ve Şerif Mardin ayarında bir kitap karalamış, adını da "BATILILAŞMA İHANETİ" koymuştu. Düşüncenin çocukluk çağındaki bu düzeysiz zihin yapısı için Batının tüm bilimsel ve teknolojik buluşları ve aydınlanma ufku, ihanet sayılıyordu, çünkü Batılılar bu ilmi İslam diyarından aşırmışlardı.
Evet Beşyüz yıldır Batının ayaklarını öpen, her şeyi onlardan dilenen kültür, kendinden üstün kültürü ihanet sayarak rahatlıyor. İhanetin tam ortasında yaşadığı halde, gerilik ve zilletin halkına ve insanlığa bir ihanet olduğunu göremiyor. Çünkü beyin ölümünü yaşıyor. Hele hele Batının laik/seküler demokrasi ahlakı, dini çürük ırzı kırık bir kültürün eseri sayılıyor. O halde biz müslümanlar oların ne bilimini, ne tekniğini ne ahlakını örnek alamayız, aksi halde onlara benzer ve külliyen KAFİR oluruz.
Kafadan söylemiyoruz, bunu perçinleyen kitabi ve ilahi kaynağımız gayet muhkem:
- " Menteşebbehe bi kavmihi fehüve minhüm."
Evet bizim ahlakımız kitap ve sünnete dayanırdı, inanç ve kültürümüzde hırsızlık ve yolsuzluk denilen haramzade soytarılar asla türemez, esamesi okunmazdı. Böyle muhkem bir kültürün imanlı nesilleriydik. İserseniz eğer, kafanızı kaldırınız, Suud yönetimi dahil, 57 İslam ülkesindeki Muaviye-Yezid soylusu ahlak ve adalet anlayışına, yönetici halk ilişkisine bakınız.
Dahası var. Batının küfür uygarlığı, tüm insanlık için bin çeşit ilaç üretirken, İslam dünyası bir asprin bile üretememiş, bir tıp bilgisi bir tedavi yöntemi geliştirememiştir.
Batılılaşmayı ihanet sayan medrese kafasına göre, bu bize bir zillet ve illet değil, üstelik şeref sayılırdı. Uygarlığın uzay çağında, öyle bir kültürün sahibiyiz ki, daha Batının modern tuvaletlerine bile oturmayı beceremiyoruz? Aksi halde Fetvacıbaşı Hayreddin, Bedevi kültüründen mülhem, cebimizde taş bulundurmayı tavsiye eder, yolsuzluk hırsızlık değildir, diyebilir miydi?
Bizim inanç hassasiyetimiz o derece ileriydi ki, Batı gavurunun kravatını protesto için yakasız gömlek giymeyi bile kendimize şiar edinmişizdir. Hala öyleyiz. Hala onların bilgisayarında makale ve kitap yazar,ama utanmadan onları hain sayarız. O derece Mekke, tekke - takke müslümanı, saç sakal kıl müslümanı, kısaca Maun müslümanıyız ki, gavur uygarlığının teknolojisini, bilim ve eğitimini, küfür alameti diye reddetmemiz gerekir...
Eğer zerre vicdanları varsa, uzay çağında Türk eğitim sistemini yöneten adamlara bir soru. 1400 sene öncesinin ileriyi geride arayan kafa yapısını Fen Lisesine isim olarak vermekle ne kazandınız? Eğitim seviyesi mi yükseldi. Diyelim Aziz Sancar gibi Nobel ödüllü bir bilim adamımız varken, ortaçağ kafasının adını Fen Lisesine vermek nasıl aklınıza geldi? Buradan mezun olanlar yarın bu rezaleti öğrenince gururlanır mı, komplekse mi kapılır?
Anladınız değil mi meselenin ince noktasını. Bana göre bu isim Karacabey harasının bir seksiyonuna verilse vallahi itiraz etmezdim. Madem amaç Cumhuriyeti paranteze almak, ondan kin ve intikam devşirmek.. Atatürk Orman Çiftliği arazisi ve eski Ankara üzerine kendine göre bilgiçlik taslayan birinin adı hoşuruza gidiyor. Kendini dil devrimi otoritesi görerek, Ebu'ul - Ula Mardin ve Babanzade Naim ukelalığı yapanı önemsiyorsunuz? Hele hele Katip Çelebi'nin ümmet-i büleha dediği cinsten bir ulema taslağı olduğunu fark edemeyen birine değer veriyorsunuz?.
Madem öyle ben de derim ki, Cumhuriyetin ilk bilim yuvası ve sembolü olan Dil -Tarih Coğrafya Fakültesinin adını değiştirip bu adamın adını verseydiniz, vallahi itiraz etmeyecektim. Hiç olmazsa bu muhteremin bir Lügat çalışması olduğunu gerekçe gösterirdim. Ama onun adı Fen Lisesine vallahi yakışmıyor, billahi yakışmıyor!? Bunda ideolojik bir tavır falan da aramayın. Sanırım yanlış düşünmüyorum, Ankara'nın değerli milli(!) eğitim fukaraları?