Prof. Dr. Oygür: Kadın erkek eşitliğini savunan laik duruşu Atatürk'ten öğrendik!

ABD'nin öncülük ettiği işgalci koalisyon kuvvetlerinin ülkeyi terk etmesi ile birlikte, Afganistan'ın en büyük siyasi örgütü konumunda olan Taliban, devlet kuvvetlerinin herhangi bir direnişi ile karşılaşmadan önce sınırları, ardından şehirleri ve son olarak da başkent Kabil'i ele geçirdi. İşgalcilerin Afganistan'ı terk etmesi ülkemizde enteresan bir tartışma ve kamplaşmaya yol açtı. Cumhuriyet Kadınları Derneği'nin ABD işgalinin sona ermesini kutlayan basın açıklaması, CKD'nin ve Genel Başkanı Prof. Dr. Tü

Prof. Dr. Oygür: Kadın erkek eşitliğini savunan laik duruşu Atatürk'ten öğrendik!

ALİ RIZA ÖZKAN: Tülin hocam, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği devrim değerlerini ve özellikle de Cumhuriyet Devrimi’nin en önemli kazanımlarından kadın haklarını savunan Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin genel başkanlığını yapıyorsunuz. Diş hekimliği alanında da ülkemizin parmakla gösterilen birkaç bilim insanından birisiniz. Ama bir anda size yönelik “Talibancı”, “Taliban destekçisi” olarak suçlamalar oldu. Gerçekten Taliban’ı destekliyor musunuz?

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: Afganistan’da artık tutunamayacağını gören işgalci ABD’nin Afganistan’ı terk etmesi üzerine, sözüm ona kadın hakları savunucusu bazı kadın örgütleri “Taliban’ı tanımıyoruz, uluslararası camiayı Taliban’ı tanımamaya çağırıyoruz, ABD’yi de orayı Taliban’a bıraktığı için kınıyoruz” sözleriyle Afganistan’da emperyalist işgalin son bulmasına ağıt yaktılar. 20 yıldır ABD işgali altında eziyet çeken bir ülke var. İşbirlikçi Afgan hükümeti ordusunun ABD askerleriyle birlikte on binlerce çocuk ve kadına yaptıkları zulüm var. Bundan söz etmek akıllarına bile gelmedi.

Açıkça emperyalist ABD’nin işgali sürdürmesini savunan bu bakış, Atatürk’ün “İşgal, manda ve himaye kabul edilemez, önce bağımsızlık!” ilkesini varlık nedeni olarak gören Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) tarafından derhal mahkûm edilmeliydi ve öyle de yaptık. “Bağımsız Afganistan’ı tanıyoruz” başlığıyla bir açıklama yaparak Afganistan’ın 20 yıl süren ABD işgalinden kurtulmasına destek verdik. Ancak işgalden kurtulmuş bir Afganistan’da ilerlemenin mümkün olacağını, şimdi Afgan halkının bunun mücadelesi içine gireceğini söyledik. Burada temel konu işgalci ABD’nin Afganistan’da yenilmiş olmasıdır. ABD’yi kovan Taliban’ın şeriatçı olması bu gerçeği değiştirmez. Bu konu Afgan halkının kendi içinde çözülecektir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, mazlum milletlerin emperyalist zalimleri yenerek bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra ilerleyeceklerine dair ön görüsü, şu kısa yüzyıl içinde, en önce kendi ülkemiz olmak üzere, defalarca ispat olmuştur. İşte bu tarihsel gerçeği kavrayamayan ve maalesef Atatürkçülüğü de laiklikten ibaret sayan bir güruh, bu çıkışımızı hazmedemedi. “Taliban’ı destekliyor musunuz?” diye soruyorsunuz. Biz kadınla erkeğin yan yana ilerlemesini ve kadın erkek eşitliğini savunan laik Cumhuriyet kadınlarıyız. Taliban’ın şimdiye dek sergilediği katı şeriatçı yönetim anlayışını desteklememiz mümkün değildir. Buna karşın, Taliban’ın ABD’yi topraklarından kovmasını ve Afganistan’ın bağımsızlığını kazanmasını elbette ki selamlıyoruz. Bu duruşu biz Atatürk’ten öğrendik.

ALİ RIZA ÖZKAN: Acaba, Afganistan’ın milli bağımsızlığını kazanmasını “Taliban zaferi” olarak tanımlamak doğru mu? Sonuçta, Afganistan’da milli bağımsızlıkçı kuvvetler sadece Taliban’dan ibaret değil.

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: Afganistan’da işgale karşı mücadeleyi yürüten, çevre ülkelerle uzun süredir görüşmelerde bulunan ve nihayetinde dünyanın bugün itibarıyla tanımak durumunda olduğu yapı Taliban’dır. Taliban’ın arkasında belli bir halk desteğinin olduğu da malumdur. Kuşkusuz ki Taliban zihniyetini reddeden fakat ABD işgalinin son bulmasını zafer olarak gören bağımsızlıkçı başka kesimler de var. Bu kesimlerin işgale karşı mücadelenin bir yerinden tuttuklarına inanmak istiyorum. Şimdi artık, bağımsızlık temelinde Afganistan’ın yeniden ayağa kalkması için üzerlerine düşen görevleri yapmaları gerekiyor.

ALİ RIZA ÖZKAN: Kamuoyunda sizin ve derneğiniz hakkında oluşan olumsuz izlenimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: Derneğimize ve bana saldıranları iki gruba ayırmak gerekir. Bir kesim, dillerinde Atatürk ve antiemperyalizm olsa da, Atatürk’ü ve tam bağımsızlığın anlamını kavrayamamış olanlardır. Diğer kesim ise, Atatürkçülüğün içi işte böyle boşaltılsın diye 1980’lerden itibaren emperyalist yapılarla işbirliği içinde olan sözde kadın, çocuk, insan hakkı savunucusu gruplardır. Sözde diyorum çünkü evlatları HDP tarafından PKK’ya kaçırılan anneleri görmezler, o evlatların 12-15 yaşında çocuklar olduğunu görmezler, buradaki ağır insan hakkı ihlalini görmezler. Görmezler, çünkü bölücü PKK’yı besleyen ABD’nin sözde “demokrasi, insan hakları” fonlarıyla iş yapıyorlar.

Bu saldırılar bize önümüzdeki görevi gösteriyor. Emperyalist ABD ve AB’den beslenen bu grupların yüzündeki “ABD Malı Atatürkçülük” maskesini düşüreceğiz. Batı dayatması neoliberal ideolojinin piyonu olan bu yapılarla mücadele edeceğiz.

Dışarıdan beslenen bu yapılarla emperyalizmle mücadele zemininde karşı karşıya gelmemiz Derneğimiz açısından çok olumlu olmuştur. Sorunuzda “Derneğiniz hakkında oluşan olumsuz izlenim” ifadesi var; hangi olumsuz izlenim? Tersine, bu çıkışımızla birlikte Derneğimize üyelik başvuruları arttı. Vatansever, gerçek Atatürkçü ve bağımsızlıkçı insanımızın bize yönelimi, doğru noktada durduğumuzun kanıtıdır.

ALİ RIZA ÖZKAN: Afganistan halkı 42 yıl gibi çok uzun süren bir mücadelenin sonunda milli bağımsızlığını yeniden kazandı. Görünen o ki, Taliban da tek başına iktidar olamayacak ve Kabil’de hükümet olabilmek için toplumun diğer kesimleri ile uzlaşmak zorunda. Böyle bir uzlaşı ile ülkede istikrar sağlanırsa, Afgan kadınlarının eşitlik ve toplumsal hayatta daha fazla söz sahibi olma mücadelesini destekler misiniz?

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: Kadına Ortaçağ kalıntısı düşüncelerle bakmanın gideceği yol yoktur. Hiçbir güç ilerlemenin önünde duramaz; süreç içinde kaymalar, geri dönüşler olsa da insanlık yalnız ileriye doğru yürüyebilir. Afganistan 40 yıldır ilk defa bağımsızlık yoluna girmiştir. Afganlılar için, Afganlı kadınlar için zulüm dolu yarım asır yaşandı. Söylediğiniz gibi uzlaşı içinde kurulacak bir Afgan yönetiminin ve halkının yeni süreci ülkelerinin kalkınması için akılcı şekilde değerlendireceğine inanıyoruz. Bu bağlamda kadın hakları yönünden dünyayı şaşırtan ilerlemeler olması dahi mümkündür.

ALİ RIZA ÖZKAN: Afganistan’da mücadele eden kadın örgütleri ile herhangi bir bağlantınız var mı? Yoksa da, kurmayı düşünüyor musunuz?

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: Afganistan’da en bilinen kadın örgütü Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği (RAWA)… Sovyet işgaline karşı kurulmuş, sonra işgalci ABD ve köktenci Taliban ile mücadeleyi sürdürmüşler. 20 yıldır ABD/NATO işgalinin son bulması için mücadele ettiklerini, ABD askerinin yalnız Afgan halkı için değil, dünya barışı için de en büyük tehlike olduğunu yazıyorlar. İşgalin bitmesine seviniyorlar, ancak Taliban’ın şeriat yönetimiyle de mücadele edeceklerini söylüyorlar. Uluslararası kuruluşların Afganistan’da sadece yozlaşmayı ve çürümeyi beslediğini düşünen RAWA’nın, bağımsızlıkçı duruşunu yitirmeden Afgan kadını için vereceği mücadelesinde yanlarında oluruz. Takip edeceğiz.

ALİ RIZA ÖZKAN: Biliyorsunuz, Türkiye’deki kadın hareketi de çok parçalı. Hemen her siyasi oluşumu yansıtan kadın örgütleri var. CKD ise, en başından beri, siyasi bir partiye angaje görüntüsü vermeden cumhuriyetçi, yurtsever ve Atatürkçü kadınların örgütü olarak kendisini kabul ettirdi. Ancak, şimdi size bir siyasi partiye angaje olduğunuz eleştirileri geliyor. Bu eleştirilere ne dersiniz?

PROF. DR. TÜLİN OYGÜR: CKD’nin tüzüğünde yazan kuruluş amacı, “Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri ile kazanılmış olan ekonomik ve siyasal bağımsızlığın, özgürlük, demokrasi ve aydınlanmanın korunması, savunulması, ülke ve halk yararına geliştirilmesi için” çalışmaktır. CKD’nin bütün eylem ve etkinlikleri bu amaç doğrultusunda ortaya konmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Bizim duruşumuz hangi siyasi partiyle uyuşur, hangisiyle uyuşmaz diye bir derdimiz olamaz, biz tüzüğümüze bakarız. Söz konusu eleştiriler, Mustafa Kemal Atatürk’ten miras aldığımız bağımsızlık ve devrimcilik pusulasını, içi boşaltılmış Atatürkçülükle yitirmiş olmaktan kaynaklanıyor. Belki de asıl bu kesimler, aidiyet hissettikleri siyasi partilerinin CKD’de görüntü vermemesinden rahatsızlardır. Yapacak bir şey yok; bizim duruşumuz budur ve değişmez.