Güneş Gürseler

Güneş Gürseler

“MARMARA DENİZİ’NİN KİRLETİLMESİNİN YAKIN TARİHİ”

1993 yılında vefat eden İlham Artüz’ün 1954 yılında başlattığı ve halen Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı bünyesinde oğulları Levent ve Bülent Artüz’ün geniş bir bilim insanı ekibi ile, Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi olarak yürüttükleri bilimsel çalışmaların birikimi Levent Artüz’ün kaleminden “MARMARA DENİZİ’NİN KİRLETİLMESİNİN YAKIN TARİHİ” başlığı ile kitaplaştırıldı ve Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.

Kitap, sadece ve sadece Türkiye’de yaşamışların ve de halen yaşayanların yani hepimizin sorumluluğundaki Marmara’yı adeta gün be gün nasıl “taammüden” öldürdüğümüzün tarihsel sürecini Artüz Ailesi’nin bu birikim ve uzmanlığında ortaya koyuyor.

Levent Artüz, babası gibi; “Marmara Denizi sığ mühendislik çözümleri ile oluşturulan İstanbul Kanalizasyon Projesi’ne kurban edilmiştir. Bu amaçla, Marmara Denizi’nin kirlenmesinin yakın tarihi irdelenirken, eşgüdümlü olarak İstanbul kentinin atıksuları ile ilgili üretilmiş projelerin kronolojik sırayla ortaya konması gerekmektedir.” görüşünden hareket ederek bu süreci ortaya koymuştur.

Ne rastlantıdır ki kitabı bir çırpıda okuyup bitirdiğim bugünün (18 Temmuz) bütün yıkımın tetikleyicisi olan Güney Haliç Kanalizasyonu Ön Arıtma Tesisleri’nin iki kapağının 1988 yılındaki açılış günü olduğunu öğrendim. Ayrıca bu tarih belediye başkanının da doğum günü imiş.

Haliç’in pis suları “arıtma” olmayan ön arıtmadan geçirilip Boğaz’ın dip akıntısına verilerek güya Karadeniz’e postalanacaktı.

Bugün hangi noktaya geldiğimiz ise ortada.

Müsilajlı Marmara’yı yarattık.

Levent Artüz kitabında, yapılan bütün bu yanlışlık ve de aymazlıkları bir bir ortaya koyuyor.

Ben de çocukluğumdan başlayarak; İstanbul Dragos ve Fenerbahçe askeri kamplarında, Tekirdağ Dereağzı, Karaevlialtı, Marmaraereğilisi askeri kamplarında ve Değirmenaltı ve Beyazköy’de yüzerek, sörf yaparak yaşadığım, fokların, deniz kaplumbağalarının, kılıç balıklarının, orkinosların mekanı temiz Marmara’yı çocuklarıma kadar koruyamamanın utanç ve üzüntüsü içindeyim.

Oysa bu tehlikenin bilincine vardığımdan beri hem Marmara’nın, hem İstanbul ve Trakya’nın, hem de Ergene’nin sorunlarını yazdım, dile getirdim. Milletvekili seçilip TBMM kürsüsüne 2.2.1988 tarihinde ilk kez çıktığımda konuşmamın konusu da Marmara ve Trakya’nın çevre sorunları idi. Bu konuşmanın gördüğü ilgi üzerine hazırladığım araştırma önergesi kabul edilerek TBMM Çevre Araştırma Komisyonu kuruldu. Hazırladığımız kapsamlı raporla Türkiye’nin çevre sorunları ve çözümleri ortaya konuldu ve bu süreç Çevre Bakanlığı kurulması ile devam etti.

Rahmetle andığım İlham Artüz’ün ricamı kabul etmesi üzerine yine milletvekilliğim dönemimde, 1990 yılı yaz aylarında birlikte Ergene Nehri’ni adım adım taradık ve rahmetlinin hazırladığı, “TEKİRDAĞ YÖRESİNDE ÇEVRE SORUNLARININ BOYUTLARI” başlıklı rapor Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından kabul edilerek yayımlandı.

Levent Artüz’ü büyük bir emek sonucu olan değerli çalışması ve eseri için bir kez daha kutluyorum.18.7.2021

Önceki ve Sonraki Yazılar