ÜLKEMİZİN SABUN DİYE BİR DEĞERİ VAR-1

KUZEY EGE SABUNLARI

Sabun maceram Altınoluk'ta bir zeytinyağı mağazasından bir sabun alıp kullanmakla başladı.İlk banyomda o zeytin yağı kokusu bana çok güzel geldi. Doğa ve zeytin bahçelerini çağrıştıran bu koku beni cezbetti.

Sonra tekrar Edremit taraflarına gittiğimde sabun peşine düştüm. Gördüğüm bütün zeytinyağı firmalarının satış dükkanlarına girdim. Birer ikişer sabunlar aldım. Sonra bir ondan bir bundan kullandım. Ama büyük bir çoğunluğunun içerisinde doğal olmayan kokular vardı ve çoğu hoşuma gitmemişti..

O zeytin kokusunu, o doğal sabun kokusunu vermiyorlardı. Maalesef bir çoğunun içinde esans vardı. İnsanlar şampuanlarla birlikte doğal kokuları unutmuş bu yeni kokulara alışmıştı; tıpkı yemekler gibi. Annemin ben çocukken kuyruk yağı kullanarak yaptığı pilavı herhalde şimdi kimse yiyemez.

Sabun peşinde koşmam da işte böyle en doğalı en değerli olanı bulmak için araştırmakla başladı. Bir gün memleketim olan Tarsus'a gittim. Tarsus da bir zeytin memleketi. Hatta Tarsus'a özgü bir zeytin çeşidi bile vardır. Sarıulak derler. Tarsus'ta da zeytincilik yapan aileler vardır. En ünlüleri mübadele ile Girit'ten gelenlerdir. Şendağ ailesi ve Boltaç ailesi. Her ikisinin de Tarsus'ta zeytin yağı fabrikaları ve şehrin içinde de küçük dükkanları var.

Yıllardır memlekete gider gelirim bu dükkanlara hiç uğramamıştım. Bu sefer uğradım. Bir de ne göreyim bu insanlar yıllardır sabun da üretiyormuş. Tabi hemen bu sabunlardan da aldım. Bu sabunlar Edremit taraflarından aldıklarımdan çok farklıydılar. Bir kere daha kuru ve serttiler. Sonra kokuları da sanki biraz daha yoğundu daha çok hoşuma gitti. Boltaç defne yağı kullanarak da sabun yapmıştı. Ondan da aldım tabi ki.

İlk defa defne sabunuyla tanışıyordum. Muhteşem bir kokusu ve dokunuşu vardı. Ve son gittiğimde maalesef bu insanlar da hamam kokulu sabun yapmışlar. Üzüldüm.. Yahu arkadaş... Sizin bu sabunlarınız zaten muhteşem kokuyor neden böyle bir şey yaparsınız diye de serzenişte bulundum. İnsanlar soruyor, istiyor diye de cevap verdiler.

Kendi kendime bu değerbilmezliğe savaş açıyorum dedim. İnsanlar ellerindeki değerlerin farkında değiller. Değersiz şeylerle bu güzelim değerleri değiştiriyorlar. Ben çocukken bakır leğenler, ıbrıklar, kaplar filan vardı. O zamanlar kadınlar bütün bu güzellikleri plastik olanlarıyla değiştirdiler. Oysa onların sadece bakır olarak bile değeri çok çok fazlaydı.

Bu işte aynen böyle. Elimizde çok değerli sabunlarımız var ama satmıyor diye biz onların içine boya koyuyoruz, koku koyuyoruz.. Hatta kıvamı şöyle olsun, köpüğü böyle olsun yada daha ucuz olsun diye de güzelim zeytinyağlarımız prina yağlarımız defne yağlarımız dururken bir çok ucuz yağla değiştiriyoruz.

Sonra da sabun cildi şöyle yapıyor, saçları sertleştiriyor hatta kepek yapıyor diye de artık sabun kullanmıyoruz. Oysa ben 3 yıldır sadece sabun kullanıyorum hiç böyle bir sorun yaşamadım. Çünkü en doğal en güzel sabunları bulmaya çalıştım.

Allah'a şükürler olsun ki hala ülkemizde işini düzgün yapan, hile hurda bilmeyen üreticilerimiz var. İşte ben bu insanların peşine düştüm. Şimdi elimden geldiğince bu küçük sabun üreticilerini tek tek tanıtacağım.

Önce Ayvalık ve Edremit civarlarını..

Sonra da geçtiğimiz ay içerisinde Konya'dan Mut'a, Tarsus'tan Antakya, Gaziantep, Mardin Siirt'e kadar olan coğrafyada yaptığım gezide bulduğum sabunları ve üreticilerini tanıtacağım ve kendi fikirlerimi de ekleyeceğim.

Bu girişten sonra Edremit Ayvalık bölgesiyle başlıyorum.

Bu bölge ülkemizde en çok bilinen zeytin bölgesi maalesef. Evet maalesef diyorum oysa Aydın'dan Antalya'dan Mersin'den Mardin'e kadar olan büyük bir alan zeytin bölgesi ve her bölgenin zeytininin de yağının da tatları bile çok farklı.

Belki de Tarsus'lu olmamdan kaynaklı ben güney ve güneydoğu Anadolu zeytinyağlarını daha çok seviyorum.. Kokular ve reyhalar hatta kıvamı çok yoğun ve keskin. Belki de o bölgelerin bir çocuğu olarak bu tatlar kokular aklımda daha çok kalmış.

Eskiden bizim oralarda insanlar kendi zeytinleri olmasa bile zeytinyağını, salamura zeytinlerini kendileri yaparlardı. Çocukluğumu hatırlıyorum.. Annem zeytin zamanı zeytin alıp salamura yapar ve bir kısmını da o zamanlar muhasere denilen pres yöntemiyle yağ çıkartan işletmeye götürüp yağını çıkarttırırdı. O yağlardan annemin yaptığı patates kızartmasının kokusu hala burnumdadır.  Sabun yaptığını hatırlamıyorum. Ama mutlaka o dönem de bir çok insan sabununu kendisi yapıyordu.

İşte bu Edremit Ayvalık bölgesinde de muhteşem bir zeytin kültürü var. Maalesef bu bölge özellikle sabun konusunda çok fazla dejenere olmuş durumda. Geleneksel çok fazla bir şey kalmamış. Ama az da olsa var. Orada bulduğum en ilginç sabun Ayvacık'ın Büyükhusun köyünde Sevil isminde bir kadının yaptığı 2 tip sabun.

Bu iki tip sabun da zeytin sabunu ama yöntemi çok ilginç. Sarımtırak olan zeytin ağaçlarının dibine toprağa düşmüş zeytinlerden elde ettiği yağ ile yapmış, diğer gri olanı ise de artık neredeyse çürümeye yüz tutmuş zeytinlerin çekirdeğini ayıklayıp püre haline getirdikten sonra kaynatarak yapmış. Yapımında meşe külü ve kostik kullanmış. Kullanırken kül kokusunu ve zeytinin kokusunu hissediyorsunuz. Ayvacık pazarında sabunlarını satıyor.. O pazara gidenler kendisini mutlaka bulsun ve sabunlarından alsın.

Küçükkuyu'da Antik Sabunhane diye de bir yer var. Burası da mübadele ile Midilli'den gelen bir ailenin. Sanırım üçüncü nesil devam ettiriyor. Eski usul kaynatma yöntemiyle yaptıkları sabunlar güzel. Yalnız artık soğuk yöntemle de renkli renkli sabunlar da yapmaya başlamışlar; bunlar hiç hoşuma gitmedi...

İnternet siteleri http://antiksabunhane.com burası... Eski tip geleneksel sabunlarını öneririm.

Akçay'ın yakınında Zeytinli kasabasının girişinde Herdan zeytinciliğin sabunları da çok güzel iyice kurumuş olanlarını tavsiye ederim.İsterken özellikle kurumuş ve renginin koyulaşmış olanlarını isteyin. Bu bölgedeki sabunlar maalesef pek kuru değil. Sanırım mevsimsel bir sorun var. Sıcak bölgelerdeki sabunlarlar daha kuru. Zannedersem bir de yöntemle ilgili. Neyse bu sabun yapımındaki teknik konular başka bir yazı konusu.

http://www.herdan.com.tr

Bu bölgede neredeyse bütün zeytin yağı üreten firmalarını gezdim. Bu bir kaç firmanın dışında artık herkes o yüzlerce yıldır atalarımızdan gelen güzellikte sabunları günümüz koşullarına ayak uydurma adına terk etmiş durumdalar. Maalesef ülkemizde artık bir Halep sabunu , bir Marsilya sabunu gibi geleneksel olup da dünya markası olmuş bir sabunumuz yok. Var olanlar da can çekişiyor ve çoğu zaten böyle bir kaygının çok dışına çıkmış durumda. Yalnız içlerinde uluslar arası milyon dolar cirolara ulaşmış olanları dahi var. Ama ne yazık ki bir tane bile geleneksel sabunları yok. Örneğin Akçay'da bayağı büyümüş ve sadece sabun üreten bir firma var. http://www.olivossoap.com/turkce.html ... İlla da kokulu ama zeytin yağından yapılmış olsun diyorsanız bu sabundan alabilirsiniz.

https://www.kalenaturelsabun.com Bu firma Edremit'te.. Esas işleri bitki ekstraktı üretmek. Sabunları da güzel. Ama dediğim gibi maalesef tek bir tane geleneksel sabunları yok.

https://www.kuvvetmarka.com Bu firma da Burhaniye'de. Zeytinyağı üreticisi. Sabunları yine tabi ki de kokulu hatta bir çok sabununda palmiye yağı da kullanmışlar. Yine tek bir tane geleneksel sabunları yok. Bu palmiye yağını artık ülkemizde bir çok sabuncu kıvam artırıcı olarak kullanmaya başlamış. Bu yağ aynı zeytinyağı gibi donuyor sabunlarda sabuna bir kıvam verdiğini ve daha katı hale getirdiğini söylüyorlar. Aynı şekilde pamuk yağı ve ay çiçek yağı da kullanıyorlar. Nizip'te ise bu yağların yerinde bir de don yağı yani hayvani yağ da kullanıyorlar.

Hindistancevizi yağını da köpük artırıcı olarak kullananlar da var. Ama bu yağ zeytin yağından daha pahalı bir yağ. Kullanma nedenleri sabunun daha kaliteli ve köpüğü fazla hale gelmesini sağlamak. Örneğin Halep sabunlarının köpürme özelliği az ama bu tip sabunlar hamam için yapılmış sabunlar. Sıcak ortamda köpükleri ve kokuları daha güzel bir hal alıyor. Binlerce yıllık hamam kültürümüz de ortada olmadığı için duş jeli daha güzel geliyor artık. İşte bu durumda sabun üreticileri de talebe göre tavır almak durumunda kalıyorlar.

Hoş, ülkemizde banyo yapmak için hatta elini yıkamak için sabun tercih eden yüzde kaç kişi var. Aslında bu yazıyı yazmaktaki amacım da geleneksel sabunlarımıza dikkat çekip böylesine dünya çapında büyük bir değer olabilecek bir değerimizin kaybolup gitmemesi için bir çaba harcamak. Çünkü işin içinde olanlar dışarıdan bakamadıkları için ve ticari kaygılardan dolayı böylesine bir değeri bir kenara atıyorlar.

İnşallah bu yazım kendilerine kadar ulaşır da o kadar sabun çeşitlerinin yanında numunelik de olsa geleneksel sabun üretirler. Eminim bir süre sonra benim gibi gerçek değerlerin peşinde olan insanlar bu değerleri mutlaka keşfedecektir.

Fotoğrafta görünen koyu renkte olanlar kuruduğu için bu renge bürünüyorlar. Güneydoğu ve Halep sabunlarını anlatacağım kısımda bu özelliği daha detaylı anlatacağım. Prina yağından yapılmış sabununun bu dış rengi zamanla gittikçe koyulaşıyor. Siyaha yakın rengini dahi gördüm. Bu özellik Halep sabunlarının en önemli özelliği. Hatta sabunu kesip içini göstererek tanıtıyorlar. Sanırım bu sabunların içinde de prina yağı az da olsa kullanılmış, yada zeytinyağı tortusu kullanılmış. Çünkü sadece zeytinyağından yapılan sabunlarda bu özellik görünmüyor. Her daim beyaza yakın bir renk olarak kalıyor. Herdan'ın da bu rengi koyulaşmış sabunlarını beğendim.

Havran'da Sabuncu Ramazan isimli bir küçük dükkan buldum. Şimdilerde ikinci nesil Yusuf Kaya usta bu işi sürdürüyor. Sonra bu sabuncunun Ayvalık Vakıflar'a da sabun yaptığını öğrendim. Ayvalık Vakıf'ların bir çok yerde mağazası var. İstanbul'da Fatih'te bir mağazı var bir gün oraya uğradım. Geleneksel kokusuz sadece bir tane sabunları vardı. Bu firmanın da geleneksel diyebileceğimiz sadece bir tane sabunları var. Herkes gibi kokulu sabun kaygılarına burası da düşmüş durumda.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar