BİR ELMAS HİKAYESİ

Bir altın hikayesinde olup biteni tam anlatmamış veya anlatamamıştım zira hayatın görünen görünmeyen can acıtıcı dikenleri var zaten yorulmuşsunuz yaşınız ilerlemiş neticede olduğu kadarı da yeter mantığına erebiliyorsunuz benim ki ermekten olmadı ya neyse…


Zaman içinde bilgim tecrübem arttıkça fark ettim ki altın işi sanıldığı gibi değil. Belki merak duygusu üstün gelip parayı düşünmeden gerekli malzemeyi alıyor kullanıyor fakat elinizde kalanla giden dengesizliğini görünce,ben kendi hesabımca “bu iş beni aşıyor” sonucuna ulaştım. Bu sonuca ulaşmak için çok yol kat ettim çok emek harcadım çok farklı yöntemler denedim sonunda ya gramı birkaç yüz lira ! Öyle ya okudukça değerli taş dünyası bana daha çekici gelmeye başlamıştı.


Meraklısına derman olmaz ama bu süreci kısaca yazayım.

Bizim taş örneğinden yüksek altın tenörü çıkınca ilk aklıma gelen “Siyanür “ ile ayrıştırmak geldi.Uzun bir çalışma yapıp numuneleri bizim Mustafa’nın bahçesinde dinlenmeye bıraktık fakat olmayacak şey olmuyor! Bizim numune temizlik ( EV TEMİZLİĞİ ) faaliyetinin kurbanı oluvermişti…O kadar emek boşa gitti bu sefer de farklı olsun diye asitlerle ayrıştıralım dedim önce bir hurdacıdan eski çamaşır kapağı satın aldım bununla kaynatacağız,öyle de yaptık fakat asitin kokusu çok tehdit edici rüzgar dönünce hemen diğer tarafa kaçıyoruz bunun işlemi bitince yine numuneyi alamadan bizim numune kayboldu! Yani anca bu kadar şanssızlık olur bir ara Denizli’ye gidip “civa” satın aldım bu sefer de civayı deneyecektik fakat bu İşte kullanmak istediğimiz bakır kabı bir türlü eski olduğu için üzerindeki oksitlenmeyi çıkaramadık evet nişadır da kullandığımız halde.İşin aslı civa da çok pahalı idi .En kötüsü ise elimizdeki beş altı kiloluk toz numuneyi kaybetmek oldu.


Bunun üzerine altını bulduğumuz dereye değişik tarihlerde sekiz dokuz defa gittik yer çok uzaktı yer çok vahşi idi yer bizim yol almamıza çok engel çıkarıyordu.Zaten bu arada altın damarı bulalım fikri ağır bastığı için artık numune bakmıyorduk fakat ne kadar denediysek kaynağa ulaşamadık.


Yaşadığımız şanssızlık ve aksilikler nedeni ile artık fikrim değişmişti.Önceliği değerli taş aramaya verecektim tabi bu düşüncem nedeni ile ekip değiştirmek zorunda kaldım tanımadığım değil tanıdığım güvendiğim yakın birkaç arkadaşı bu konuyu açtım ancak pek ilgilenmediler zaten hiçbirinin önceden merakı yoktu bu insanlar hayalperest değillerdi ve ortada somut birşeyler görmek istiyorlardı tamamen haklı idiler.Bu somut şey bir gün beliriverdi.


Artık taşçı olarak birkaç senemi bu işe vermiş zır acemilikten çıkmak üzereydim sürekli konu ile ilgili kitap makale okuyor ve i-pad bilgisayarıma kayıt yapıyordum gerçekten birkaç sene içinde pek çok bilgiye sahip olmuştum zaten okumak benim için çocukluktan beri en sık yaptığım işti hiç zorlanmadım aksine keyif aldım.Burada problem sonra ortaya çıkacaktı zira arkadaşlarımla aramda bilgi farkı çok açılmıştı bu durum ileride büyük sorun yaratacaktı.

Araziye gitmek bende tutku haline gelmişti o yıllarda sağlam sayılırdım biraz kilom vardı ama sorun olmuyordu.Zaman geçtikce araziye çıkma periyodum artış gösterdi bir ara artık
haftanın altı günü araziye çıkıyor hale geldim ve bu yıllarca devam etti.


Artık her zaman birlikte çıkmasak da sayımızda beşi bulmuştu. Özellikle üç kişi daha çok beraber çıkıyorduk fakat bu durum en fazla haftada bir gün olabiliyordu ancak bir arkadaşım ise hepsinden fazla benimle beraber araziye çıktı Herkes gibi kuvars çeşitleri buluyorduk sonra garnet bulduk ve bir ara da siyah turmalin bulduk bu arada ben araştırma yaparken Karacasu İlçesinde bir yüksek okul olduğunu öğrendim burada iki senelik “değerli taş ve maden işleme bölümü “ vardı buraya gidelim diye düşündük ve arkadaşın arabası ile gittik.

İlk defa bu bilim dünyası insanları ile karşılaştım tesadüf bizi şakacı bir akademisyene götürdü,bu kişi aynı zamanda yönetici.İyi olmuştu bilmediğimiz pek çok bilgiyi de öğrendik evet epey yardımcı oldular.Bizim gibi aklı başında iki emeklinin maden ve değerli taşa tutkusuna memnundular. Elimizde ki taşları gösterdik ve ilk dersimizi aldık gerçekten ne kadar az bildiğimizi fark ettim ama onlar hoşnuttu sanırım ilk defa bu kadar meraklı amatör görüyorlardı. Özellikle turmalinle ilgilendiler dediklerine göre ilk defa birileri işe yarayacak taş getirmişti bu bize özellikle beni ateşledi.Artık daha bir istekle taş aramaya okumaya yöneldim.Bu sıralarda kendi başıma yaptığım aramalarda bazı garip taşlar bulmuştum bir türlü ne olduklarını da çözemiyorum.

Tesadüf eseri bir taş sitesinde bir videoda benim taşlara çok benzer taşlar gösteriliyordu dikkatle defalarca izleyip daha derinlemesine araştırınca elimde ki bazı taşların “ karbonado “ olduğuna karar verdim,muazzam bir olaydı ancak hayat bana erken sevinmenin kötü sonuçlarını çok gösterdiğinden temkinli idim.Birkaç gün daha testlere devam ettim.Elimde taş işlemek için dokuzdan daha sert (sanayi elması düzeltmek için kullanılan zımpara taşı) malzeme vardı bu zımpara ile her taşı rahatlıkla şekil vermiştim ancak bu taşlara tuttuğumda olan zımparaya oluyor ve zamanla sadece zımparadan çıkan toz birikiyordu.Bunların fotoğrafını çektim. Ne yazık ki o günkü bilgi düzeyim yeterli değildi bugün olsa başka testlerde yapardım.Fakat yinede en uç kısımlara kuvvetli ışık tuttuğumda yeşilimsi rengi de görmüştüm. Aradan geçen günler içinde kesin olduğuna kanaat getirip beraber çalıştığım arkadaşın birine konuyu açtım önce kabul etmek istemedi zira dünyanın en ender bulunan elmas çeşidi olan karbonado idi söz konusu olan! Nedense insanlar güzel hayallere daha çabuk inanıyor kaldı ki gerçek olma olasılığı da yüksek görünüyordu.Hemen grubun diğer üyelerine konuyu açtık İşte bu olay bizim ortak taş aramaya önemli bir ciddiyet kazandırdı.Aramızda en maceraperest ve meraklı bensem içimizde en soğukkanlı ve uçuk kaçık düşünmeyen arkadaş bile konuya inandı.Hep birlikte bazı denemelerde yaptık ancak bizim Mustafa her zamanki havasında olarak bu işe sırf heyecan olsun diye katılıyor zaten en az da aramada yardımcı oluyordu fakat onun bile itirazı olmadı zaten konuya uzaktı.

Elbette bu olayların oluş sırası böyle olmadı ama aradan yıllar geçince zamanda hatalar oluyor neyse daha sıkı olarak aramaya üç kişi devam ettik aynı taşlardan sanırım beş altı tane bulduk (tam emin değilim belki daha fazla olabilir)bazıları oldukça büyüktü yani öyle normal elmasta olduğu gibi yarım kırat bir kırat değil onlarca gramdılar.İşin bu yanı biraz can sıkıcı idi fakat derhal karbonado üzerine yoğunlaşıp onlarca akAdemik makale indirip okudum. Hakikaten bu taşlar büyük olabiliyordu çünkü bunlar dünya imali değillerdi ve uzayda meydana gelmiş ve de meteor ile dünyaya ulaşıyorlardı.



Benim kendi gayretimle bir bölge bulmuştum ve burası çevreye göre farklı yapı gösteriyordu nitekim bir süre sonra analizler yaptırınca bu tahminimin doğru olduğunu anladık.Çünkü bu bölgede yapı “ultramafik “görünüyor ancak biraz dışarı çıkınca “asidik”yapı çoğunluğu alıyordu.

Artık burada farklı bir jeolojik oluşum olduğuna kesin inanmıştım.Bazen en yükseğe çıkar,araziye uzun uzun bakar ve on bin yıl önce yüz bin yıl önce hatta bir milyon yıl önce aynı yer nasıl olmuş olabilirdi diye düşünürdüm amacım bilgileri birleştirip yeni sonuçlara ulaşmaktı.Sonunda öyle de oldu.

Fakat bir müddet sonra topladığım bilgiler beni tek sonuca değil iki ayrı sonuca götürdü. Çünkü hemen anlaşılaverecek biçimde kolayca sonuca giderek bu bölgenin bir “impackt” yeri olduğu çok açıktı.İmpackt bölgesi büyük bir meteorun çarpması ile oluşmuş bölge demektir.

Nitekim aradan geçen zaman içinde bu sonucu nerdeyse kesinleştirecek yeni ve çok önemli bir bilgi ve keşif yaptım. Bölgede bulduğum taşları hemen her gece inceliyordum artık elimde 10 büyütmeli,40,60,100 hatta 500 büyütmeli çeşitli aygıtlar vardı bunları kullanıp üzerlerinde saatler harcıyordum. Sonunda olmayacak bir mucize oluverdi.Bu tür impackt bölgelerinde kayaçlarda belirgin izler bulunur bunları zaten bulmuştum ancak yorumlayacak insan zor bulurdum bu nedenle de daha çarpıcı bir iz veya mineral bulmalıydım bu olsa olsa “Ballen Kuvarsları “olurdu.

Ancak sorun şu ki ; bu oluşumlar çok ama çok küçüktü ama şansında yardımı ile bir gece minnacık parçalar arasında o muhteşem küreciği gördüm! İnanılmaz bir şeydi mucize gibiydi ancak gerçekti.Hemen ardından artık gözlerim alıştığı için mi bilmiyorum onlarcasını buldum.Elimde onlarca ballen kuvarsı vardı artık kesin deliliğe bulmuştum demek ki burada bir meteor patlaması olmuştu çünkü bu mineraller ancak böyle meydana gelebilirdi.Bu mineralleri uzun süre uğraşarak plastik şeffaf bir kaba koydum ! Büyük hataydı zira o kadar küçüktü ki asla görünmüyorlardı.Fazla önemsemedim ancak bir süre sonra kardeşimin temizlik kurbanı oluverdiler elimde malzeme kalmamıştı fakat taşların içinde yoğun olarak bulunduğu için de kafaya takmadım.


Nihayetinde ballen kuvarsları bulunca işi daha da garantiye erdirmek için kendime yeni bir hedef seçtim. Bu sefer ki çok zor bir hedefti çünkü artık hep okuyup durduğum ancak resmî olmadığı için hiç görmediğim “Stishovite “ idi.Bu taş bana elmastan çok daha cazip geliyordu zaten sertliği en yüksek ikinci doğal mineraldi,problem ise çok ender değil ‘çok çok ender’ olmasıydı!


Yeni hedefim için arkadaşları ikna edemezdim bu nedenle bu konudan bahsetmedim rutin aramalar devam ederken yanlız olduğumda sadece bu taşı aradım. Bu arama işi en az üç sene sürdü…Bir türlü bulamıyordum. Baktım olmuyor başka türlü düşünmeye başladım.

Bütün bilgileri toparladım dünyada bu işle ilgilenen özellikle Japonların ve Amerikalıların makalelerini tekrar okudum notlar çıkardım fark etmediğim bir kayıp bilgi arıyordum ancak bildiklerimden farklı bilgi de yoktu veya ben öyle sanıyordum bir gün yine tepenin üzerinde düşünürken patlamanın ne kadarlık alana yayılmış olabileceği üzerine fikir yürütürken aramayı rastgele yaptığımı ve makalelerde geçen patlama bölgesi çaplarının meteorun büyüklüğü ile ilgili kısmını yeniden düşününce yeni bir sonuca vardım evet hedefi daraltmalıydım.Hemen meteor ne kadar büyük olabilir diye kafa yorduktan sonra ortalama bir sayıya karar kılıp buna uygun merkez ve yarıçapı belirleyip merkezden (merkezi bulduğum krater ile kabı ediyordum)itibaren adımlayarak arama sınırını oluşturdum.Artık sadece bu sınır içinde arayacaktım. Böylece alan oldukça daralmıştı fakat hala büyük ve engebeli idi.Bu şekilde aylarca aradım…

Bir gün (nedense mutlaka bir gün olacak ama alışkanlık olmuş İşte!) arkadaşım Hüseyin ile yine mineral arıyoruz bilerek o bölge sınırları içine girdim onun haberi yok nasılsa bir parıltı gözüme çarptı önce elmas sandım yavaşça aldım iki santim kadar boyda fakat kristalli yapıda ancak kuvars olamayacak kadar parlaklığı yüksek ve biprimidal yapıda içimde bir heyecan kasırgası geçti arkadaşıma gösterdim beğendi lakin henüz buna ad veremezdim.


Akşam evde laboratuvar diye kullandığım mutfağa gittim özellikle sertliği test etmek istiyordum elimde iki adet normal çalışan bir adette arızalı taş işlemede kullandığım ve sertliği 9.20 civarı zımparayı makinaya takıp çalıştırdım.Disk, elmas disk diye ederi yüksek bir disk, şimdiye kadar sertliği 9 olan taş bile denemiştim ve her taşı rahat işlemişti özellikle Beril cinsi taşları rahatlıkla şekil verebilmiştim.Ancak ortada ummadığım bir gariplik vardı…Bulduğum taş küçük ama çok da küçük değil daha önce çok daha ufak taşları işledim (beş seneye yakın yüzlerce taşı her zaman olduğu gibi standartlara göre değil kafama göre işlemiştim zira bunlar zevk için yapıyordum hiçbirini satmadım fakat isteyen olduğunda hediye ettim.)ancak bu taşta en ufak sürtünme sonucunu belli edecek şey olmuyordu ayrıca uzunca süre sıkı şekilde basmama rağmen taş asla ısınmıyordu!ve ışık çıkarmıyordu.


Hemen işi bıraktım çıkan sonuç bana inanılmaz geldi ayrıca bizim elmas disk perişan olmuştu…Yok dedim bu işe kafayı fazla taktım halüsinasyon görüyorum diye karar verip ertesi gün dinlenmiş kafa ile tekrar etmeye karar verdim.Ertesi gün heyecanla yine makinanın başında idim fakat kimseye de bahsetmedim ne olur olmaz erken sevinç boğazımda kalabilirdi.Dikkatle işlemi tekrarladım “hay!Allah” yine aynı yine aynı.Ne taş ısınıyor ne aşınıyor ne parlıyor fakat bizim diskten parçalar fışkırıyor.Bir kaç kez daha işlemi tekrarladım ancak sonuca bir türlü inanamıyorum ve yine tekrar ediyorum derken birden işi bıraktım bu kadar olamazdı hala psikolojik etki altında kaldığımı kabul edip birkaç gün sonraya bıraktım.


Sanırım üç gün sonra dinlenmiş olarak tekrar işe geri döndüm hayret sonuç hiç değişmiyordu! Artık bilmiyorum kaçıncı deneme idi sonunda aklımın başında olduğuna ve taşın sertliğinin en az 9,5 olması gerektiğine karar verdim artık daha sıkı saklamalı asla kaybetmemeliydim(o kadar çok taşı binlerce taş içinde yitirdim ki,bazı taşları iki sene sonra bazılarını üç dört sene sonra bulabilmiştim hala aradığım çok önemli taşlar evin içinde kayıp!)


Sonucu arkadaşlara açıkladım pek önemsemediler…onlara karbonado daha Önce ilginç geliyordu haklılardılarda.Sonunda hem ballen kuvarslar hem stishovite yi bulmuştum ayrıca diğer yan delil olarak da onlarcası mevcuttu.Bunlar ise şunlar sayılabilirdi;

1-) Uvovorite garnetler (bu garnet iki jeolojik yerde oluyordu çünkü derin dip oluşumları kapsamındaydı)


2-) Nature glass ; bu oluşumlarda obsediyen değildi renkleri ve yapısı farklı idiler hatta bunlardan birini kolye yapıp arkadaşımın küçük kızına (o zaman küçüktü) hediye etmiştim.


3-) Melanie garnet; bunlardan çok bulmuştum bu garnet çeşitlerinde derinde oluşuyordu


4-) Menelite Opal; Bunların ne olduğunu çok uzun süre anlayamamıştım bulunduktan beş sene sonra Almanya’da ki taşçı bir arkadaşın yardımı ile öğrenebilmiştim.Bu taşlarda garipti küre biçiminde ve sertti.Evde bir deney esnasında nerdeyse gözlerimden olacaktım çünkü pürmüzle ısıtınca çok şiddetli olarak patlamıştı sebebi de içinde yoğun olarak sıvı bulunuyordu bu bilgiyi daha sonra bu tuşla ilgili makaleler okuyunca edinmiştim.Dünyada sadece sanırım dört yerde bulunmuştu,içindeki sıvı incelenerek değerli jeolojik bilgiler ediniliyordu.


5-) Pirop garnet; Bölgede çok sayıda garnet vardı ilk bulduklarım “almandin garnetti” daha sonra bilerek pirop aradım çünkü pirop mavi garnetten sonra en dipte oluşan (90 km) cinsten olduğu için önemliydi.Fakat iki garnette kırmızı renkte idi nasıl ayırt edecektim çünkü sertlik ve Özgül ağırlıkları benzerdi yanılabilirdim sonunda onuda çözdüm zira biraz araştırınca almandin garnetlerin fazla Demir bileşiği nedeni ile mıknatısa daha duyarlı olduğunu (mıknatıs tarafından kapılıyordu) oysa pirop mağnezyum içerdiği için evet mıknatısa duyarlı idi fakat kapılmıyor sadece çekiliyordu.Bu sayede ikisini ayırabildim.


6-) Diğer garnet çeşitleri; bunlar üzerinde çok durmadım ancak turuncu olanların “spasserttin garnet” olduğunu kabul etmiştim ayrıca belirleyemediği çeşitlerde vardı ancak çoğu küçük tanecikler halinde idi ancak kırmızı garnetten oldukça büyük sanırım ceviz büyüklüğüne yakındı bunuda işleyip bir arkadaşın eşine hediye ettim.


7-) Diğer yan buluntular; Analiz sonucunda yüksek miktarda wolfram bulunduğu anlaşıldı,bu maden nadir bulunur ve özellikleri itibari ile diğerleri ile ilişkilidir.Altın normalin çok üzerinde idi (ppm olarak 1.5—2 ) ayrıca kurşun ve mineralleri de yüksek oranda çıkmıştı,civa ise beklenin çok üstünde idi vb.


8-) Porfirik yapı; Bu bilgiyi bulan kişi Prof.Halil Sarp hocadır bir gün kendisine götürdüğüm sanırım üç adet yüzeyi iyice işlenmiş (Üniversitede yaptırmıştım) kayaçları beraber laboratuvarda bakmış ve Metin bu işi çözdün demişti.Hocayı heyecanlandıran şey şu idi; porfirik yapı demek içinde hem büyük hem küçük kristallerin bulunması anlamına gelirdi ve bu durum sadece volkanik kayaçlarda olurdu çünkü dipte büyük kristaller okumuş iken hızla yukarı çıkınca da ancak küçük kristaller oluşabilirdi.


NOT: DEVAM EDECEK

Önceki ve Sonraki Yazılar